Şahin ALPAY
Cengiz Çandar “Mezopotamya Ekspresi”nin önemli bir bölümünde Kürt sorunu ve onun bir ürünü olan PKK silahlı isyanı üzerine görüşlerinin evrimini irdeliyor.
Kitabı okurken, kendi görüşlerimin evrimi üzerine düşündüm. Kürt sorununa (yani Türkiye’de Kürtlerin varlığının inkârı ve zorunlu asimilasyona tabi tutulmaları gerçeğine) uyanışım, muhakkak ki, üniversitede okuduğum yıllarda Türkiye İşçi Partisi’ne duyduğum ilgiyle oldu. Hatırlarsanız TİP, başka nedenle değil, Türkiye’de Kürtlerin kimlik haklarının tanınması gereğini savunduğu için kapatıldı.
1970’lerin ortalarına kadar süren solculuk dönemimde, bütün diğer sorunlarımız gibi Kürt sorununun da sosyalizmin inşasıyla, her türlü ayrımcılığın son bulmasıyla çözüleceğine inandım. Bütün etnik kimlik ve dinsel inanç gruplarından “yoldaşlarım”, bunun bir güvencesi gibi görünüyordu. “Reel / Gerçek” sosyalizmin dünyanın hiçbir yerinde ayrımcılığa son vermediğinin anlaşılması, sosyalizm “ideal”inden uzaklaşmamın başlıca amillerinden biri olacaktı.
Kürt sorununun uluslararası boyutuna, yani Kürtlerin dört ülkede kimlik mücadelesi verdiklerine somut olarak uyanmam, 1970’lerin başlarında Filistin Direnme Hareketi saflarında, Suriye ve Lübnan’da bulunduğum sırada ve sonra 1970’lerin çoğunu geçirdiğim İsveç’te, öteki ülkelerden gelen Kürtlerle tanışmamla oldu. 1980’lerin başında yurda döndükten sonra, Türkiye Kürtlerine uygulanan 12 Eylül zulmü azap verdi.
PKK silahlı isyanı, 1984’te bütün Kürtleri Marxist-Leninist bir devlet altında birleştirme iddiasıyla patlak verdiğinde şöyle düşünüyordum: Öteki Türkiyeli komünistlerin en azından bir bölümü; komünizmin, hele şiddetin çıkmaz yol olduğunu tecrübelerle kavramıştı; ama Türkiyeli Kürt komünistlerin çoğu, maruz kalınan baskı ve zulme karşı, şiddetle direnmekten başka çare olmadığı sonucuna varmışlardı. Bu şiddetle direnişin Türkiye’nin Kürt sorununu çözmesine yardımcı olmak şöyle dursun, ülkenin sürekli askerî diktatörlük ya da vesayet altında kalmasına yol açacağından kaygı duyuyordum.
Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle, tekkültürcü Kemalist rejimin katılıklarının aşılacağı umudu doğmuştu. SHP Güneydoğu Raporu’nu yayımlamış; Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın öncülüğüyle Kürtçe gazete, dergi, kitap, müzik üzerindeki yasaklar kalkmış; DYP-SHP hükümeti “Kürt realitesini tanıdığını” açıklamıştı. Reformlarla Kürt kimliğinin tanınacağı, Türkiye’nin Kürt sorununu demokrasisini genişleterek çözeceği umudu bende iyice uyanmıştı. Leyla Zana’nın 1991’de TBMM’deki yeminini izledikten sonra şöyle yazmışım: “Kürt sorununda bir yol ayrımına geldik. Bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti ya özgürlükçü ve çoğulcu düzenin doğal bir gereği olarak Kürtlere etnik kimliklerini serbestçe ifade etme özgürlüğünü tanıyarak Kürt sorununu demokrasi içinde çözecek ya da çözemeyecek. Geleceği seçmek elimizde.” (“Parlamentoda Deprem”, Cumhuriyet, 9 Kasım 1991.)
Ne yazık ki, 1993’te yaşanan 33 er olayı, hazır olunmayan barış fırsatının kaçması anlamına geldi ve Abdullah Öcalan’ın 1999’da yakalanmasına kadar Türkiye, şiddetle direnme ve şiddetle bastırma sarmalı içinde 40 bin yurttaşını yitirdi. Bu süre boyunca benim (Milliyet’teki) yazılarımda işlediğim esas görüş şu oldu: Sorun, ancak Kürt kimliğinin ifadesi ve Kürtlerin haklarını demokratik, siyasi yoldan aramasının önündeki bütün engellerin kalkmasıyla çözülebilir. Bu takdirde, PKK’nın Türkiye Kürtleri arasında etkinliği kalmaz; barışın sağlanması için PKK’nın muhatap alınmasına da gerek olmaz. Konuya gelecek yazıda devam edeceğim.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020