Şahin ALPAY
Putin gibi bir başkan olup, ülkeyi şirket gibi yönetmek ihtirasından vazgeçmediği anlaşılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Kürt sorunu yoktur... Müzakere yoktur... Mutabakat yoktur...” diyerek, başlattığı “çözüm süreci”ne son verdi.
Niyetinin PKK ile çatışmaları canlandırarak, kendisine 7 Haziran yenilgisini tattıran HDP yöneticilerine “bedelini ödeterek” ülkeyi 1990'lara döndürerek inisiyatifi yeniden ele geçirmek olduğu görülüyor. PKK da yardımcı olmak için elinden geleni yapıyor.
Bildiğimiz, inandığımız gerçekleri bıkmadan usanmadan tekrarlamak zorundayız: “Yasak, baskı, şiddet çözüm değildir. Sorunlar, öldürmekle çözülemez; konuşarak, uzlaşarak çözülebilir. Şiddet, şiddeti doğurur. Bu, sadece hükümet - devlet için değil, PKK için de geçerlidir.” Bu uyarıları en az 30 yıldır yapıyoruz. Netice alır gibi olduk, ama ne yazık ki yeniden başa dönüyoruz. Uyarıları yapmaktan bıkmayacak, usanmayacağız ve sonunda Türkiye'ye kalıcı barış gelecek. Neden?
Çünkü sosyolojik gerçeklerin karşısında durulamaz. Türkiye halkının en az yüzde 15'i ülkenin her köşesinde yaşayan Kürtlerden oluşuyor. Türk – Kürt karma evliliklerinden doğan milyonlarca yurttaş var. Nasıl Türklere Kürtlüğü kabul ettiremezseniz, Kürtlere de Türklüğü kabul ettiremezsiniz. Kemalistler bunu on yıllarca süren yasak, baskı ve şiddetle denediler, başaramadılar. Bundan sonra hiç başarılamaz. Türkiye Kürtlerinin, ortak talepleri var: Bize Türk demekten vazgeçin, anadilimizde eğitimi özgür bırakın, ülkenin bütün bölgeleri gibi bizim bölgemiz de yerinden yönetilsin... Türkiye bu demokratik talepleri karşılamadan, Kürt yurttaşlarının saygısını ve bağlılığını kazanmadan ne bütünlüğünü koruyabilir ne de huzur ve istikrar bulabilir. Eğer demokrasi olacaksa bu talepler pazarlık, al - ver konusu yapılamaz.
Türkiye Kürtlerinin İran'da, Irak'ta, Suriye'de yaşayan milyonlarca soydaşı var. Türkiye'yi emperyalist Batılı devletlerin kurduğu Irak ve Suriye'den ayıran sınırlar Kürtleri ailelere varıncaya kadar bölüyor. Türkiye'nin güvenliği açısından içeride Kürtlerin bağlılığını kazanmak kadar, dışarıda Kürtlerin saygısını ve dostluğunu kazanmak da stratejik bir zorunluluktur. Suriye Kürtleri de Irak Kürtleri kadar dostluk ve dayanışma görmelidir. PYD, PKK değildir.
PKK da, kurulduğu günlerdeki PKK değildir. Dört ülkedeki Kürtleri şiddet yoluyla Marxist – Leninist bir bayrak altında birleştirmek iddiasıyla yola çıktı. Önce bütün Kürtler için konuşmayı bıraktı, sonra Marxizm – Leninizm'i, sonra ayrılıkçılığı terk etti ve nihayet Kürtlerin temel taleplerinin karşılanması ve meşru siyasi çalışma hakkının tanınması karşılığında silahları terk etmeyi vaad etti. PKK'nın 16 yıldır İmralı'da hükümlü lideri Abdullah Öcalan, 2013 Nevruz'unda silahlı mücadele döneminin kapandığını ilan etti ve hükümetle görüşerek, silahların susup terk edileceği bir süreci başlattı. Önce bu sürece destek veren, sonra yokuşa süren, nihayet bitiren tarafın Erdoğan'ın başında olduğu AKP iktidarı olduğu çok açık ve net.
Evet HDP, Kürt siyasi hareketi içinden çıkmıştır, fakat PKK değildir. Silah kullanmaz, silahların ve şiddetin karşısındadır. Sadece Kürtlerin değil, ortak vatan bildiği Türkiye'nin partisidir. HDP lideri Demirtaş, bir ay önce, KCK, yani PKK'ya şöyle seslendi: “Demokratik siyasetin güçlenmesine destek vermeleri lazım. Vesayet altına almak değil, güçlenmesini engellemek değil, güçlenmesine destek vermeleri lazım. 2,5-3 yıl boyunca hep destek verdiler. Ben daha fazla güç vermeleri, destek vermeleri gerektiğini söylüyorum. Yani silahlar Türkiye'de kesinlikle gündemden çıkmalıdır. Türkiye'de artık silahların patlamayacağı kalıcı bir barışa ulaşmamız gerekir... Yüzde 13 oy almış bir HDP'nin önü açıktır. KCK yöneticileri akıllı insanlardır. HDP'yi zayıflatacak her adımın Türkiye'deki çözümü ve demokrasiyi zayıflatacağını görürler, bilirler.” (Bugün TV, 26.06.2015)
Demirtaş, Kandil ile ilişkisi konusunda şunları söylüyor: “Her konuda aynı düşünmüyoruz... Zorunda da değiliz. Ben HDP'nin eş genel başkanıyım, onlar KCK'nin eş genel başkanları. Biz ne bütün siyasi tartışmalarda örtüşmek zorundayız ne de her konuda yüzde yüz anlaşmak zorundayız... Biz ayrı bir örgütüz, PKK ayrı bir örgüt. Bizim PKK ile ne ast üst ilişkimiz vardır ne de ortak hareket etme gibi bir ilişkimiz vardır... Türkiye toplumu HDP'ye büyük bir şans verdi. Ve bu şans ile ne yapacağımız, HDP'nin daralmasına mı büyümesine mi yol açacak, onu belirleyecek. O nedenle HDP'nin süreci tamamlanmamıştır, potansiyeli bunun çok ötesindedir. İktidar partisi olabilecek ruha sahiptir...” (Radikal, 28.07.2015) HDP ile PKK-KCK arasındaki ilişkiyi ve “çözüm süreci”nin nasıl bitirildiğini anlamak için, Demirtaş'ın Ezgi Başaran'a verdiği uzun mülakatı okumayı herkese tavsiye ederim.
HDP'yi PKK'nın uzantısı göstererek, HDP'yi kapatarak ya da yöneticilerini hapse tıkarak, ülkede barışın hakim olmasını isteyen yurttaşların HDP'ye sırt çevirmesini sağlayabileceklerini umanlar yanılıyor. Türkiye'nin bütünlüğünün korunması, silahların gündemden çıkması, barışın kalıcı olması için HDP'yi cezalandırmak değil, cesaretlendirmek gerekir. Yönetenler bunu yapmıyorsa Türkiye halkı yapacaktır.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020