Şahin ALPAY
MHP'nin iktidarı yeniden AKP'ye vereceğinin anlaşılmasından, hele 1 Kasım sonrasında iktidarın keyfilikte fütursuzlaşmasından bu yana kendi kendime soruyorum:
Burası benim bildiğim, tanıdığım Türkiye mi, yoksa başka bir ülkeye mi geldim? 2011 genel seçimlerinden bu yana yaşadıklarımız muhakkak ki Türkiye'nin evet, iniş ve çıkışlı ama Tanzimat'tan bu yana iki yüzyıla yaklaşan, hukuk devleti, anayasal yönetim, çok partili düzen, Batı demokrasileriyle bütünleşme birikimiyle ilerleyen demokratikleşme sürecine tümüyle ters.
Ne yazık ki çevremde yine Türkiye'nin hiçbir zaman demokratikleşemeyeceğini çünkü İslam ile demokrasinin bağdaşmadığını, tek adam yönetiminin İslam'ın fıtratında olduğunu ileri süren oryantalist görüşlere tanık oluyorum. Ya da Türkiye'de seçmenin üçte ikisi muhafazakâr cenahtadır ve bu hiç değişmez diyenlere… Sanki 2011'den bu yana sergilediği zihniyetle Erdoğan, Menderes–Demirel-Özal çizgisinin devamıymış gibi…
İslam inancının demokrasiyle bağdaşmadığı iddiasının temeli yok. Dünya Değerler Araştırması, İslam ülkelerinde halkın büyük çoğunluğunun özgürlük ve demokrasi talep ettiğini ortaya koyuyor. Demokrasiyle bağdaşmayan İslam değil siyasal İslam. Arap halklarının 2011'de otokratik yönetimlere karşı özgürlük ve demokrasi için ayaklandığı unutulmamalı. “Arap baharı”nı boğanlar, da radikal İslamcılar oldu.
Osmanlı, Tanzimat'tan II. Meşrutiyet'e uzanan dönemde, inişli çıkışlı bir yoldan hukuk devletini ve demokrasiyi yerleştirme sürecini yaşadı. Bu süreci tersine çeviren, İslamcılar değil otoriter milliyetçi ve laikçi (yani İslam'ı kalkınmaya engel gören) projeleriyle İttihatçılar ve Kemalistler oldu. Türkiye 20. yüzyılın büyük bölümünü farklılığa saygıyı reddeden bir askeri vesayet rejimi altında geçirdiyse, bunun sorumluluğu da İslam'da değil Kemalizm'in otoriter modernleşme anlayışında yatar.
2011 seçimlerinden bu yana yaşadığımız yönetimde keyfileşme, otoriterleşme ve yozlaşmayı İslam inancıyla açıklamak da büyük bir yanılgıdır. AKP'yi iktidara taşıyan “İslamcı gömleğini” çıkarıp, AB kriterlerini, yani temel hak ve özgürlükleri hakim kılmayı vaat etmesi oldu. Gün geldi halk arasında AB üyeliğine destek yüzde 70 – 75'lere kadar tırmandı. Evet AKP iktidarı yaptığı demokratik ve ekonomik reformlarla 2007'de yüzde 47, 2011'de yüzde 50 oy aldı, ama 2009'da ekonomik sıkıntılar arttığında oy oranı yüzde 38'e kadar indi.
AKP iktidarının 2011'den itibaren otoriterleşmesine halktan gelen itirazlar gecikmedi; 2013 yazındaki Gezi Parkı gösterileriyle kendini ortaya koydu. 17 / 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması halka, AKP iktidarının sadece otoriter değil aynı zamanda gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşmış olduğunu da gösterince, 7 Haziran seçimlerinde AKP'nin oy oranı yüzde 40'a indi. Muhalefet partileri güç birliği yapma dirayetini gösterebilselerdi, AKP iktidarının sonu gelmişti. Ne var ki bir yandan MHP'nin sergilediği tutarsızlıklarla, öte yandan PKK ile tırmanan çatışmalar ve IŞİD'in hunhar terör eylemleriyle korkutulan halk, partiler arasında son derece eşitsiz koşullarda yapılan, basın özgürlüğünün ayaklar altına alındığı bir seçim kampanyası sonunda, 1 Kasım'da AKP'ye yeniden tek başına iktidar imkanı tanıdı. Seçmenin önemli bir bölümünün korkuyla, kerhen oy verdiği, en az yarısının büyük tepki duyduğu bir iktidar uzun ömürlü olamaz.
Evet, rahmetli Çetin Altan geçen haziranda kutladığı 88. yaş gününde “Artık anlaşılıyor ki ülkeme demokrasinin geldiğini göremeden ayrılacağım bu dünyadan. Torunlarımıza bırakmayı hayal ettiğimiz ülke bu değildi…” derken haklıydı. Ama arkasından hemen eklemişti: “Gene de bir hayal kırıklığı yaşamıyorum. Menzil-i maksuda ulaşılamasa da çok yol katettik...” Elbette ki gidilecek daha çok yol var. Demokrasi, uğrunda mücadele edilmeden kazanılamıyor.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020