Şahin ALPAY
PKK'ya da muhalefet eden radikal milliyetçi bir Kürt örgütünün 17 Şubat'ta Ankara'da düzenlediği intihar saldırısında çoğu asker 29 yurttaşımız can verdi.
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın “17 Şubat Şehitlerini Anma” törenindeki şu sözleri dikkat çekiciydi: “Üzgünüz, sinirliyiz, kızgınız, ama hiçbir zaman kızgınlığımız, asabiyetimiz aklımızın önüne geçmeyecek…” Akar'ın sözleri düşündürdü: Üzüntümüz ve öfkemizin aklımızın önüne geçmemesi ne anlama gelebilir? Bu soruya cevabım aşağıdaki gibi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “çözüm süreci”ne son vermesinden sonra güvenlik güçleriyle PKK militanları arasında çatışmalar yeniden başladı ve bu defa Kürt çoğunluklu bölgenin şehir ve kasabalarına yayıldı. Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı açıklamalara göre, 7 Haziran 2015'ten 20 Şubat'a kadar asker, polis ve korucu tam 316 güvenlik görevlisi şehit oldu. Diyarbakır'ın Sur ile Şırnak'ın Cizre ve İdil ilçelerinde toplam 951 terörist “etkisiz hale getirildi.” Sivil toplum kuruluşlarına göre çatışmalarda en az 300 sivil can verdi; yaklaşık 400 bin kişi göç etti.
Şehitleri tek tek, geride bıraktıkları yakınlarıyla, eşleriyle, kimi henüz yeni doğmuş çocuklarıyla tanıyoruz; içimiz kan ağlıyor. Onları şehitliklerde, merasimle toprağa veriyoruz. Çoğunun çok yoksul ailelerden geldiklerini öğreniyoruz. Onlar bunu görev bildikleri, meslekleri bunu gerektirdiği için canlarını veriyor; belki bazıları savaşmaya hiç gönüllü olmadıkları, bunu bir kardeş kavgası olarak gördükleri halde… Bazılarının yakınları çatışmaların sürmesine isyan ediyor, bir an önce son bulmasını istiyor.
Ya PKK buyruğuyla savaştıkları için “etkisiz hale getirilen” gençler? Çoğumuz onların isimlerini bilmiyoruz, ailelerini tanımıyoruz; hangi koşullarda yaşayıp nasıl öldükleri, nereye, nasıl gömüldükleri hakkında hemen hiçbir bilgimiz yok. Tek bildiğimiz onların bilerek ve isteyerek, bir dava, bir ideal uğruna can verdikleri. Evet, bir terör örgütü tarafından beyinleri yıkanmış, öldürmeye ve ölmeye adanmış olabilirler, ama onlar da birer insan, bizim yurttaşlarımız, bizim gençlerimiz… Onların da genç yaşta hayata veda etmeleri halkımız, ülkemiz, vatanımız, devletimiz için büyük birer kayıp. Ülkeye barış hakim olsaydı, ölmeselerdi, belki hepsi topluma değerli katkılar yapacaktı.
Zengin tecrübelerle sabit ki onların “etkisiz hale getirilmesi” silahlı isyanın, terörün, şiddetin sonunu getirmiyor. Aksine! “Etkisiz hale getirilen” her birinin ardından belki onlarcası dağlara çıkıyor, birer asi, terörist oluyor. Şiddet şiddeti tetikliyor; şiddet sarmalı ülkeyi kana boğmakla kalmıyor; Kürtler arasında “psikolojik kopuş”u artırarak, ülkenin bölünmesi tehlikesini giderek büyütüyor. Kızgınlıklarımız aklımızın önüne geçmeden, vakit çok geç olmadan, silahlı isyanı, terörü etkisiz hale getirmenin doğru, gerçekçi, çıkar yolunu bulmak zorundayız.
Bana göre çıkar yol şu: 1) Kürtleri yok sayarak bir yere varılamayacağını MHP dahil hepimiz öğrendik. Kürtleri asimilasyona tabi tutarak, dillerini – kültürlerini baskı altına alarak da bir yere varamayız. İsteyen Kürtler anadillerini serbestçe kullanabilmelidir. Türkçe zorunlu ortak, resmi dildir; Kürtçe bölgesel resmi dil olabilir. Yerinden yönetim, özerklik ülkeyi bölmez, aksine ülke bütünlüğünün, gönüllü birliğin güvencesi olabilir. Halklar zorla bir arada tutulamaz.
2) Ülke bütünlüğünün korunması Türk, Kürt, bütün halkımızın ortak çıkarıdır. Evet, bunun için PKK'nın etkisizleştirilmesi gerekir. Ne var ki, PKK öldürerek etkisizleştirilemez. Silahı ve isyanı temsil eden PKK'yı etkisizleştirmenin yolu, barışı ve demokrasiyi, ülkenin bütünlüğünü temsil eden, ülkenin üçüncü büyük partisi haline gelen HDP'nin PKK'ya karşı güçlenmesinin yolunu açmaktır. HDP'nin “Türkiyelileşmesi” elbette ki Kürtlerin temel taleplerine sırt çevirmesi anlamına gelemez. HDP'yi baskı altına almak, milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmaya, liderlerini hapsetmeye, partiyi kapatmaya kalkışmak, muhakkak ki Türkiye'ye yapılacak en büyük kötülük olur. Onca yıl, Kürt siyasi hareketinin onca partisi kapatıldı da ne oldu? Türkiye bütünlüğünü koruyacak, barış içinde yaşayacaksa, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyi hakim kılmak zorundayız.
3) Onyıllarca boyunduruk altında tutulan Irak Kürtleri ile yakınlaşmanın hem ekonomi hem de güvenlik açısından yararlarını ziyadesiyle gördük. Onyıllardır boyunduruk altında tutulan, vatandaşlık hakkı bile tanınmayan Suriye Kürtlerini düşman görmek yerine onlara da dostluk elini uzatmak, kendilerine başka dostlar aramak zorunda bırakmamak aklın emrettiği politikadır. DAEŞ'le PKK'yı, PKK ile PYD'yi, PKK ile HDP'yi aynı kefeye koyan bir zihniyetle Türkiye'yi yıkıma götürmekten vazgeçin. Kürtlerle “bin yıllık kardeşliği” canlandıran Türkiye uçar.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020