Taha Akyol
Pandeminin siyasete etkilerini araştıran Doç. Dr. Seda Demiralp, Taha Akyol’un sorularını cevapladı.
Pandemi süreci gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini nasıl etkilemekte?
Pandemi süreci ülkeler arası olsun ülke içi olsun, dezavantajlıyı daha ağır etkiliyor. Fakir daha fakirleşiyor, şiddet gören daha çok şiddet görüyor. Yoksul ülke vatandaşları, hele o ülkenin varoşları, kadınları, göçmenleri diğerlerinden daha olumsuz etkileniyor. Yani dezavantajlılık katmanlarının her biri pandeminin etkisini çarparak artırıyor.
Sanitasyonun, tıbbi müdahalenin ve aşının önemli maliyetleri var, en doğrudan eşitsizlik burada etkisini gösteriyor. Ayrıca teknoloji kullanımının yaygın olmadığı ülkelerde ve ailelerde iş ve eğitim aksıyor, günde bir kez okulda parasız yediği öğlen yemeğinden mahrum kalan yoksul çocuklar pandemide okulların kapanmasıyla birlikte açlık da çekiyor, özel arabanın lüks olduğu ülkelerde toplu taşıma pandemi yüzünden eski haliyle kullanılamaz olunca ya işe gitme şansı ortadan kalkıyor ya hastalık riski göze alınıyor. Güvencesiz işler pandemide ilk son verilen işler olduğundan buralarda çalışanların çok olduğu ülkelerde ekonomik sıkıntı daha ağır oluyor. Gelişmiş ülkeler kapsamlı destek paketleriyle pandeminin hasarını bir nebze telafi edebilirken, gelişmekte olan ülkeler bunu yapamıyorlar.
İlaveten, gelişmiş ülkelerin ağırlıklı olarak demokratik olduklarını düşünecek olursak, bu ülkelerde pandemiyi iyi yönetemeyen siyasiler değiştirilebilirken (örneğin Trump) otokratik ülkelerde bu imkan olmadığı için gittikçe dibe iniliyor.
KÜRESELLEŞMENİN SONU MU?
Pandemi uluslararası ekonomide küreselleşmeyi mi, korumacılığı mı güçlendirecek?
Her iki argümanı da kuvvetle savunmak mümkün, henüz net bir galip yok. Pandeminin küreselleşmenin bir sonucu olması küreselleşme karşıtı görüşleri kuvvetlendirebilir. Ayrıca ekonomik krizler genelde içe kapanmayla sonuçlandığından pandemi dönemi yaşanan ekonomik sıkıntıların da böyle bir sonucu olmasını beklenebilir. Eldeki kıt ve kıymetli olanı dışarı satıp elden çıkarmamak gibi (örneğin aşı), dışardan gelebilecek mala güvenemeyerek (örneğin gıda ürünleri) yerli üretime yönelmek veya içerideki işsizliğe kısa vadede çözüm olması için ithal ürünleri vergilendirip iç talebi artırmak gibi refleksler görülebilir.
Öbür yandan, o kadar enternasyonal bir sorunla karşı karşıyayız ki, hepimiz iyileşmeden hiçbirimiz tam iyileşemeyeceği için ister istemez, idealist olmasa da pragmatik sebeplerden ötürü bir küreselleşme boyutu da mutlaka olacaktır. Yani pandemiden çıkış da ancak küresel bir işbirligi ile mümkün olacaktır. Seyahatler için, ticaret için ortak standartlar oluşacaktır, aşı ve diğer sağlık girişimlerinde ortak çalışmalar artacaktır. Nitekim aşı milliyetçiliğinin hem sağlık, hem siyasi hem de ekonomik maliyetleri uzmanlar tarafından dile getiriliyor.
POPÜLİZM NE DURUMDA?
Pandemi popülist iktidarları mı, muhalefetleri mi güçlendiriyor?
Bu sorunun cevabı, söz konusu popülist iktidarların temel destekçi gruplarının bu süreçten nasıl etkilendiğine, iktidarın ve muhalefetin nasıl bir sınav verdiğine göre değişse de genel olarak pandeminin popülist iktidarları zorladığı kesin. Çünkü popülist iktidarları ayakta tutan temel bir pazarlık vardır. Anahtar seçmen gruplarına yaptıkları ekonomik transferler karşılığı onlardan siyasal destek ve gerileyen hak ve hürriyetler karşısında tolerans beklerler.
Popülist iktidar geri dağıtım yapabildiği sürece, seçmenine ekonomik fayda sunabildiği sürece bu otoriter pazarlık devam eder. Ekonomik transferler durursa siyasi destek azalır, hak ve hürriyet talepleri artar.
Pandemide popülist iktidarların içinden geri dağıtım yapabildiği havuz küçüldü. Üstelik geri dağıtım ihtiyacı arttı. Bu popülist iktidarın seçmeniyle arasındaki pazarlığı bozabilir.
Elbette popülist iktidarların ekonomik fayda dışında vaatleri de var. Dünyanın her yerinde popülist liderler toplumdaki eşitsizliklerden, anti-elitist duygulardan beslendiler, elitlere karşı çoğunluğun çıkarlarını savunacaklarını vaat ettiler. Gücün tek merkezde toplanmasının, ezilmiş çoğunluğun muktedir olması için elzem olduğuna seçmeni de ikna ettiler. Yani çoğunlukçu bir temsil vaatleri de var. Ama benim bu konudaki çalışmalarımda tespit ettiğim şu ki, ekonomik transferlerle desteklenmeyen bir anti-elitist söylemin çekim gücü çok düşüyor.
Ancak şu da olabilir, pandemide iktidardan alabildiği destek azalsa da, desteğe olan ihtiyacı arttığı için, seçmen geri dağıtımı ajandasında bulundurmayan bir muhalefete de kaymayacaktır. Yani muhalefetlerin, en az iktidardaki popülistler kadar yoksulluk ve geri dağıtım konusunu önemsemesi ve fakat bu işi onlardan daha iyi, daha hakkaniyetli ve sürdürülebilir şekilde yapabileceklerine, krizi daha iyi yöneteceklerine dair seçmeni ikna etmeleri, popülist partilere giden oyları kendilerine yönlendirmeleri için şart.
LİBERAL DEVLET NEREYE?
Pandemi, merkezî hükümetlerin sosyal harcamalarını arttırdı. Bu, liberal devletten, piyasa ekonomisinden uzaklaşma, müdahaleci devlete yönelme anlamına mı geliyor?
Kısmen evet ama ihtiyaç sahiplerini vergi toplama ve geri dağıtma yoluyla, yani sosyal devlet fonksiyonuyla bir nebze kollamak 19.yüzyıldan beri liberalizm içinde kabul görüyor. Bu ekonomik transferler aynı gelir grubundaki tüm vatandaşlara eşit dağıtıldığı, siyasi sadakat farkı gözetilmediği, üretim kararlarına müdahale edilmediği sürece, modern liberalizm için mübah olduklarını söyleyebiliriz. Ne zamanki kamulaştırmalar başlar veya milli kaynaklar siyasal destek karşılığı dağıtılmaya başlanır o zaman liberal devletten net olarak uzaklaşmış oluruz. O yüzden harcamanın miktarı değil finanse ediliş ve dağılış biçimi önemli. Bu anlamda dünyada pandemi sürecindeki hükümet harcamalarına baktığımızda hem liberal hem illiberal ekonomik yaklaşımlar görebiliyoruz.
FAİZLERİ DÜŞÜRMEK?
İktidarların krediye erişimini artırması pandemi sürecinin ekonomilerde yarattığı kan kaybıyla mücadele etmek için doğru bir yöntem mi?
Faizlerin düşürülmesi suretiyle krediye erişimin kolaylaştırılması kısa vadede kredi alanlara rahatlama sağlasa ve popülist iktidarlar tarafından tercih edilebilen bir yol olsa da çok doğru bir yöntem değil, çünkü uzun vadede toplumun geneline yüklenecek olan enflasyon gibi ağır bir maliyeti var. Daha doğru olan pandemiden etkilenen sektörlere maliye politikası kanalı ile doğrudan kaynak transferi yapılması. Fakat bu transferlerin siyasi sadakata dayalı değil benzer koşullardaki her vatandaşın eşit erişebileceği biçimde ve şeffaf biçimde yapılması önemli. Aynı şekilde bu kaynakları oluşturacak vergi gelirlerinin şeffaf ve adil toplanması kritik önem arz ediyor. Fakat, bunu yapamayan, maaşlı çalışanlar dışındaki kesimlerden vergi borçlarını tahsil edemeyen hükümetler kısa vadeli yöntemlere yönelebiliyorlar.
İKTİDAR VE BELEDİYELER
Türkiye’de de merkezi iktidar ile muhalif yerel yönetimler arasında çekişme var. Pandemi süreci merkezi ve yerel yönetimleri nasıl etkiliyor?
Türkiye’de yerel yönetimlerin merkezi iktidar açısından büyük önemi vardı. 2002’den beri iktidarın öne çıkardığı temel bir özelliği icraat hükümeti olmak idi. Yani, yollar yapmak, sağlık hizmeti sunmak, gıda ve başka ihtiyaç dağıtımı yapmak gibi. Kimin nerede neye ihtiyacı olduğu yerel yönetimlerce daha iyi biliniyor, yerinde müdahale edebiliyor, iktidar için çok muhim olan geri dağıtım mekanizması bu şekilde daha efektif götürülüyordu. Ayrıca, benim de yakın tarihli bir çalışmamda gösterdiğim gibi, kentleşme politikaları ve kent rantları bu geri dağıtım mekanizmasının finansmanına kritik bir katkıda bulunuyordu.
2019 seçimleri sonrası İstanbul ve Ankara belediyelerinin de muhalefete geçmesiyle bugün İzmir’le birlikte üç büyük kentin muhalif belediyeler tarafından yönetiliyor olması iktidar açısından büyük bir sıkıntı teşkil ediyor ve söz konusu belediyelerle ilişkilerinde gerilim yaratıyor.
Pandemi sürecinde de bu rekabet oldukça belirgin. Pandemi ortaya çıkar çıkmaz onunla birlikte acil bazı ihtiyaçlar devreye girdi. Maske, sanitasyon, kamusal alanın sosyal mesafeye uygun düzenlenmesi uzaktan eğitim ve uzaktan çalışma koşullarının desteklenmesi, çalışamayan ve geliri kesilenlere veya hizmete erişimi kaybolanlara destek olma gibi. Bu ihtiyaçları kimin daha etkin biçimde karşılayacağı ise merkezi iktidar ve muhalif belediyeler açısından bir “yönetebilirlik testi” haline geldi ve dolayısıyla rekabeti körükledi.
Olması gereken, merkez ve yerel idarelerin birlikte hareket etmesiyken söz konusu rekabetten ötürü bunun tam gerçekleşemediğini gördük. Tipik bir örnek olarak yardım kampanyalarını gösterebiliriz. Muhalif belediyelerin başlattığı yardım kampanyalarını merkezi yönetimin durdurması hatta soruşturma başlatması, böyle bir kampanyayı ancak hükümetin gerçekleştirebileceğini tebliğ etmesi tipik bir örnek olarak verilebilir.
TÜRKİYE’DE YARDIM YÜZDE 3
Türkiye nasıl bir ekonomik ve siyasi konjonktürde pandemiyle karşılaştı, bunun etkileri nasıl oluyor?
Türkiye pandemiyle muhalefet ve iktidar arasında yıllardır benzeri görülmeyen bir rekabet ve bir ekonomik kriz ortamında karşılaştı. İktidar partisi başa geldiğinden beri hem merkezi hem yerel seçimlerde çok baskındı ve muhalefetin seçim yoluyla iktidarı değiştirme ümidi çok zayıflamıştı. Böyle bir ortamda muhalefet 2019 yerel seçimlerinde içinde İstanbul ve Ankara gibi ülkenin en kritik şehirlerinin olduğu 10 şehri iktidar partisinden aldı. Hele İstanbul’un alınışı iktidar açısından çok büyük bir hezimetti.
Bu yüzden bu seçim sonrası pek çok kişi Türkiye siyaseti açısından yeni bir dönem mi başlıyor, tekrar çok partili döneme mi geçiliyor şeklinde bir heyecan içine girdi ve Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş gibi belediye başkanları mercek altına alındı. Başarılarını devam ettirebilirlerse, yönetebilirliklerini ispat ederlerse başkanlık seçimlerinde de önemli roller oynayabilirlerdi. Bu arada pandemi patladı ve belediye başkanı olarak performansları zaten yakından incelenen bu isimler ilaveten pandemiyle baş etmek konusunda test vermek, hatta merkezi iktidarla karşılaştırılmak durumunda buldular kendilerini ve bu günlerde olduça zor bir sınavdan geçtikleri söylenebilir. Bu siyasi bağlama ek olarak pandemi Türkiye’yi bir de ağır bir ekonomik krizin içinde yakaladı. 2016’dan beri toparlanamayan ve 2019 seçim sonuçlarında da önemli bir etken olan ekonomik kriz, pandeminin etkilerini de ağırlaştırdı. Bugün gelişmekte olan ülkeler arasında pandemiyle mücadeleye en az kaynak ayırabilen ülkelerden biriyiz. IMF verilerine göre Türkiye kendi dahil olduğu gelişmekte olan ülkeler grubunda Meksika’dan sonra en düşük mali yardımı veren ülke olarak görülüyor; milli gelirin yüzde 3’ünden az. Bu iki faktörü birleştirince seçmenin ağır bir sıkıntı altında olduğunu ve gözlerin son yıllarda hiç olmadığı kadar muhalefete çevrilmiş durumda olduğunu söyleyebiliriz. Muhalefetin bu ihtiyaçlara ve sıkıntılara nasıl yaklaşacağı başkanlık seçimlerinin kaderini belirleyecek diyebiliriz.
SEÇMEN EĞİLİMLERİ
Pandemi Türkiye’deki seçmen eğilimlerini nasıl etkileyecek gibi gözüküyor?
Pandemi iktidar ve seçmen arasındaki pazarlığı bozabilir. Artık yeterince ekonomik fayda görmeyen seçmenin, gerileyen hak ve hürriyetlere toleransı düşebilir. Muhalefet ise seçmeni iktidarın artık vermiyor olduklarını (ekonomik fayda) verebileceğine ve hala veriyor olduklarını (ideolojik temsil) geri almayacağına ikna ederse pandemi Türkiye’yi yıllar sonra iktidar değişikliğine götürebilir. Bu ise basit bir iktidar değişikliği değil siyasi dönüşüm olur çünkü tekrar çok partili siyasete ve seçim yoluyla iktidarın değişebildiği bir sisteme dönüldüğü anlamına gelir. Siyaset teorileri bir parti üç seçim sonrası hala iktidardaysa artık o ülkede iktidarın seçim yoluyla değişme ihtimalinin istatiksel olarak çok düştüğünü, bundan sonra böyle bir değişimin ancak bir dış şokla olabileceğini öngörür. Bu anlamda pandeminin seçmen tercihleri üstünde böyle bir dış şok etkisi oluşturabileceğini düşünebiliriz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
10.12.2025