Tayfun Atay
Dersim’de 2010 yılında düzenlenen “1. Uluslararası Tunceli (Dersim) Sempozyumu” açılışında konuşan dönemin Tunceli Valisi, “Devlet, Doğu’suna artık namlunun ucundan bakmamaktadır” şeklinde bir söz sarf etmişti.
Kuşkusuz bu söz, bir politik-stratejik bağlamın içinden çıkmaktaydı. Bu bağlam, AKP dinbazlığının AKP dinbazlığının “Kürt açılımı”, “Alevi açılımı”, “barış süreci” başlıkları altında iktidarına daha fazla yakıt tedariki için sondaj faaliyetleriyle karakterize edilebilir.
Elbette Dersim’e dinbaz iktidarca böylesine kur yapılmasının temelinde 1937-38 Katliamı dolayımıyla CHP’ye dönük bir yıpratma hedef ve arzusu bulunmaktaydı. Nitekim bahsettiğimiz sempozyumun açılış konuşmasında Baskın Oran’ın 2010’daki anayasa referandumunda Dersimlilerin “Hayır” oylarını “Stockholm sendromu” ile açıklamaya yeltenmesi de bu arzulara fazlasıyla karşılık gelmiştir. Sonrasında 2011 seçimlerinde de Kılıçdaroğlu CHP’sine verilen oylar için halka “Celladınıza oy verdiniz” diyenler de ne yazık ki oldu.
Dersim insanına bu yaklaşım çok üzücü, kırıcı ve kıyıcıdır. Kişisel kanım, yıllar önce de bir başka yazıda tartışmaya açtığım üzere Dersim’in “CHP sınavı”ndan yüzünün akıyla çıktığı şeklindedir. Burada sadece bir tek cümleyle konuya değinip geçmek gerekirse şu söylenebilir: Dersim’in kayda değer bir CHP geleneği varsa bu, Tek Parti CHP’si değil, sosyal demokrasinin taşıyıcısı, aynı zamanda da 1960’lardan itibaren yükselişe geçmiş sosyalist-sol hareketin legal düzlemdeki sığınağı sayılabilecek Ecevit CHP’sidir.
“Açılım”ın kanla kapanımı
Dönelim asıl mevzumuza: Elbette 2010’lardaki “açılımcı”lıktan bu yana köprülerin altından çok su aktı. 2011’de yüzde 50’ye varan oyla hem gözleri hem dişleri kamaşan dinbazlık, ülkeye “inşa süreci” adı altında bir yaşam dayatma ve baskısında bulunmaya başladığı süreçte toplumun tepkisini önce meydanlarda (Gezi) sonra da sandıkta (7 Haziran 2015 Genel Seçimi) gördü. Ve tutsağı olduğu iktidarı kaybetme korkusuyla “açılım defteri”ni kapatıp, sözde “barış süreci”nden, korkunç bir “savaş süreci”ne dümen kırarak bir “acı-kan-gözyaşı defteri”ni 7 Haziran’dan 1 Kasım 2015 tekrar-seçimine giden yolda açtı.
Tunceli Valisi’nin 2010 Ekim’inde sarf ettiği söz, artık tamamen “hikâye”ydi. Devletin gözleri namlu olmuş, çakmak çakmak bakmaktaydı Doğu’ya da Dersim’e de…
2015 sonbaharından 2019 ilkbaharına kadar geçen 3 buçuk yılda olanları burada tekrarlamaya gerek yok. Fakat kutuplaşma çatışma, haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, tutukluluk ve mahkumiyetlerle ayırt edilen dinbazlığın “uzun sürmüş kış”ı sonrası gelen “bahar”, onun “bir daha geri gelmemek üzere yıkılıp gidecek” noktada olduğunun ilk işaretini de yine bir başka Haziran’da verdi.
2013 Haziran’ında Gezi ile, 2014 Haziran’ında genel seçimle elden geldiğince bu dinbazlıktan sıyrılmaya çalışan halk, nihayet 2019’un 23 Haziran’ında karanlık tünelin ucundaki ışığı görür oldu.
Ve ben, hepimizin yeniden umuda merhaba dediği bu noktadan sadece bir ay sonra Dersim’e güle oynaya, hoplaya zıplaya, koşa koşa tekrar yol tuttum!..
Namlunun ucundan kameranın ucuna…
25-29 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen 19. Munzur Kültür ve Doğa Festivali kapsamında Pertek Belediyesi programındaki etkinliklere katkıda bulunmak üzere Pertek’in gencecik, dinamik ve de yakışıklı mı yakışıklı CHP’li Belediye Başkanı Ruhan Alan’ın davetiyle geçtiğimiz günlerde Dersim’deydim. Çok heyecanlı, eğlenceli ve bereketli bir “vuslat” oldu benim için… Gelir gelmez hemen ayağımızın tozuyla Pertek’in Zeve (Dorutay) köyündeki Sultan Hıdır türbesini ziyaret edip niyazımızı yaptık, duamızı aldık, lokmamızı yedik.
Ardından altında 98 köyün 3 de kilisenin gömülü olduğu Keban Baraj Gölü’nde, Ruhan Başkan marifetiyle “serinleye serinleye” bir bot turu yaptık. Gölün ortasında yükselen Pertek Kalesi etrafından hayranlıkla dönerek ve bir ada parçacığını kendilerine mesken tutmuş, toprağın üzerinde adeta bir beyaz örtü oluşturmuş martıları yanlarına kadar sokulup tatlı tatlı rahatsız ederek…
Ertesi gün (26 Temmuz) Festival kapsamında üstümüze düşeni yapmak üzere, Munzur Akademi Kültür Sanat ve Turizm Derneği Başkanı ve bu güzel festivalde yer almama vesile olan, aynı zamanda öğrencim olmasından gurur duyduğum ama artık meslektaşım etnolog Dr. Dilek Kızıldağ Soileau ile birlikte söyleşi için yerimizi aldık. Önceki gün T24 PAZAR’daki “Behzat Ç.” yazımda da değindiğim üzere, “Gündelik Siyasetten Popüler Kültüre Memleketin Ahvali” başlığı altında sanırım verimli, yöneltilen sorular doğrultusunda düşünce kışkırtıcı ve aynı zamanda eğlenceli bir etkinlik oldu.

Tabii en “eğlenceli” yanlardan biri, söyleşimizin (ne mutlu bize!) baştan sona “Türk polisi” tarafından şakır şakır kamera kaydına alınmasıydı. Keşke bir kopyasını da “Pertek Hatırası” olarak tarafımıza iletseler ve memnuniyetimiz daha da artsa!..
Tabii bu sadece bizim söyleşimizle sınırlı bir “tasarruf” değildi. Bu türden neşe, sevinç ve mutluluğu çoğaltmayı hedefleyen festival etkinliklerinde sanırım Türkiye’nin başka hiçbir yerinde rastlanmayan bir “duyarlılık”la kolluk kuvvetleri, Munzur Festivali’ne baştan sona yakinen nezaret ettiler. Söyleşilerden konserlere kadar her şeyi özenle izleme inceliğinde, kayda alma fedakârlığında bulundular, sağ olsunlar!..
İşte o yüzden diyorum ki devlet, Dersim’e namlunun ucundan bakmadığı noktada kameraların ucundan çok daha net, berrak ve zum yaparak bakmayı sürdürüyor.
Tabii Festival kapsamında yer alan ve izin alındığı halde son anda Valilikçe yasaklanan “Cumartesi Anneleri, 10 Ekim ve Suruç Aileleri” belgesel gösterimi ile “LGBTİ+ Kavram Atölyesi” de cabası.
Dünden bugüne, 1937-38’den 2010-19’lara az gidip uz gidip çıktığımız yol burası.
Keban’ın ortasında, güneşin sofrasında!
Söyleşi sonrası Keban Gölü üzerinde bu defa bir feribot turu bekliyordu bizi çok daha geniş bir katılımla… Eyvah, Ruhan Başkan bizi yine mi “ıslatacak” diye bir tereddüt geçirdiysem de dediler ki “Korkma Hocam, şu güneşin güzelliğine bak, tas tas ışık döküneceğiz başımızdan aşağı!..”
Ve o “ışık ışınları”ndan biri, daha yolun başında sırtıma dokunmaz mı! Döndüm baktım ki yüzünde tutam tutam gülücükleriyle CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba.

Tayfun Atay-Veli Ağbaba
Onunla ve beraberindeki CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin, Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’yla, ev sahibi Tunceli Milletvekili Polat Şaroğlu’yla, ayrıca CHP ve HDP’nin yerel temsilcileriyle birlikte…
Metin-Kemal Kahraman ve Maviş Güneşer’in sazı-sözü eşliğinde…
"Dostların arasında/Güneşin sofrasında" Dersim’e, Türkiye’ye ve Yeryüzü’ne aşkla, geleceğe de umutla, güle-oynaya bir tur daha döndük Pertek Kalesi’nin etrafında!...
Ah Trabzon, vah Trabzon!
Bitmedi! Akşam bir başka muhteşem etkinlik, bu defa ay ışığı altında birbirinden değerli sanatçıların art arda sahne aldığı bir türkü deryasında bizi bekliyordu.
Bu etkinliğin nirengi noktası ise hiç kuşkusuz hem memleket ve insanlık aşkı hem de cehalet ve bağnazlığa isyan yüreğinden fışkıran Trabzon’un yüz akı çocuğu Apolas Lermi idi. O, geçtiğimiz hafta Uzungöl’deki korkunç hadisenin yüreğinde bıraktığı acı izi o kadar öfke ve hiddetten uzak bir zarafetle paylaştı ki bir an çarmıha gerilirken el ve ayaklarına çivi çakarak kendisine acı yaşatan askerler için İsa’nın Tanrı’ya, “Onları bağışla, çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar” duasını hatırladım!..
Karadeniz ve Trabzon’un “insanlık namusu” bu güzel çocuk, sonrasında Kürt-Alevi coğrafyasının evrenseli kucaklamış dev ismi Mikail Aslan’la bir Zazaca deyişi (“Hal Yamano”) birlikte seslendirdi.
Apolas’ın, Mikail’in ve bu muhteşem şölende kalbimizi aşkla yıkayanların hepsinin ve de etkinlik alanını dolduran genç-yaşlı, çoluk-çocuk Dersim’lilerin topluca ve özetle söylediği şuydu sanki:
Trabzon da biziz, Dersim de biziz!
Seyit Rıza da biziz, Kaypakkaya da biziz!
Demirtaş da biziz…
Kılıçdaroğlu da biziz!..
Apolas Lermi-Mikail Aslan
Komünizmin eti-kemiği, canı-ciğeri!
Peki, Dersim’e gidilir de Komünist Başkan görülmeden olur mu?.. Olmaz.
Can dostum Fatih Mehmet Maçoğlu, çok şükür iki eli kanda olmamakla birlikte yine de bir dolu dertle uğraşırken; Festival’i Dersim’e zehir etmeye kararlı bürokrasi; kapının önünden hiç ayrılmayan hemşehrilerinin ihtiyaçları; ve de Kayyum’un Belediye’ye “taktığı” 68 milyon borcu eritme arayışlarıyla hemhal halde bile beni ihmal etmedi, bir hasret giderme fırsatımız oldu.
Yıllar önce onun mütevazı evinde misafir olmuştum. Şimdi yıllar sonra, can yoldaşı eşini ve canının yongası iki pırlanta kızını, hem de hayatın içinde ayakları üzerinde demir gibi duran birer yetişkin genç kadın olarak tekrar görmek! Ve yaşlanmanın güzelliğini onlarla hissetmek!..
Böylece karşılıklı, "ne yaptıysak değmiş, iyi ki böyle yaşadık ve yaşlandık" diyebilmek!..

Fatih Mehmet Maçoğlu, Ezgi Maçoğlu, Tayfun Atay, Deniz Maçoğlu, Gülistan Maçoğlu
Daha önce de yazdım, Fatih başkan komünizmin ete kemiğe bürünmüş halidir.
Dağ kekiğinden dağ keçisine kadar Dersim’in “tabiatı” ondan sorulur.
Keçi avlayıp yiyen gençlere baskın yapıp, onlardan “Fatih Abi, inan çok yaşlıydı, sürüden de atılmıştı, inanmıyorsan bak, tadından anlarsın” cevabını alan gençlere nasıl gürlediğini yazdım hep:
Yaşlı da olsa dağdaki kurdun hakkıydı, değilse börtü-böceğin, toprağın hakkıydı. O hakkı yediniz siz!..”
Kültürün doğaya tâbi olduğu yer
Dersim işte böylesi anlayışa sahip öncülerle komünizmin, “doğa ile uyum içindeki üreticilerin özgür birliği” ütopyasını hayata geçirmek için inatla ve inançla yol almaya devam ediyor.
Ne ırmaklarına santral oturtmaya çalışanlara ne de dağlarının bağrını maden aramak için yırtmaya kalkacaklara geçit verecek gibi görünüyor.
O bağrı ancak Doğa Ana’nın kendisi “Gözeler”de olduğu gibi içinden pınarlar fışkırtarak yırtar ve Munzur Baba’ya emanet eder diyerek hareket ve mücadele ediyor.
Kültürü doğaya hakimiyet için araçsallaştıran madenciye de HES’çiye de Dersim’de geçit yok!
Dersim’de kültür, doğaya hâkim değil tâbi olarak yol alıyor.
O yüzden de Dersim’e, bu büyüleyici “Sevgili”ye ancak Nazım’ın dizeleriyle seslenmek yakışır bize:
çömeldim bakıyorum toprağa
otlara bakıyorum
böceklere bakıyorum
mavi mavi çiçek açmış dallara bakıyorum
sen bahar toprağı gibisin sevgilim
sana bakıyorum
sırtüstü uzandım görüyorum gökyüzünü
ağacın dallarını görüyorum
uçan leylekleri görüyorum
sen bahar mevsiminde gökyüzü gibisin sevgilim
seni görüyorum
insanların içindeyim seviyorum insanları
hareketi seviyorum
düşünceyi seviyorum
kavgamı seviyorum
sen kavgamın içinde bir insansın sevgilim
seni seviyorum

Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
27.01.2020
23.01.2020
9.01.2020
7.01.2020
5.01.2020
31.12.2019
26.12.2019
22.12.2019
12.12.2019