Yalçın ERGÜNDOĞAN
27 Mayıs 1960 askeri darbesi ile alaşağı edilen Türkiye’nin üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar (1883-1986) ilerlemiş yaşında, kendisini ziyaret eden politikacı ve gazetecilerin “ne olacak bu memleketin hali” tarzı sorularına sürekli; “Bu kış Türkiye’ye komünizm gelecek” derdi.
12 Eylül 1980 darbesi öncesi yıllarda, işçi sınıfı eylemliliğine paralel olarak, sol ve sosyalist hareketlerin de ivme kazanmış olması, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) varlığı, Bayar’ın sözlerine sürekli güncellik kazandırırdı. Bayar’ın anti- komünizm pompalayıcılığı, ileriki yıllarda çeşitli çevrelerde, artık mizah niyetine, gülmece konusu yapılır olmuştu.
Ama ne o kış, ne daha sonraki kışlar Türkiye’ye komünizm gelmediği gibi, dünyada da SSCB sahneden çekildi, ”sosyalist sistem” diye anılan ülkeler ise bir bir “kapitalist dünya”ya entegre oldular.
Dünyada bir küreselleşme ve neo-liberalizm rüzgarı esti.
Bu esinti, SSCB’nin önünü kesmek için yürürlüğe konulan “yeşil kuşak” projesinin yerine, bu kez Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve “Arap Baharı” diye adlandırılan kanlı uygulamaları getirdi.
Bu proje kapsamında esen rüzgarla, yelkenlerini şişiren (şişirtilen) AKP, rejimleri değiştirilmeye soyunulan Ortadoğu ülkelerine “İslamla, demokrasinin uyumluluğu” çerçevesinde rol model olarak Türkiye’de iktidara taşındı…
Ardından yaşanan süreçlere ve ‘tüm dünya ile kavgalı’ bugüne varışımıza ise, hepimiz tanığız.
Dünyada yaşanmakta olan aslında kapitalizmin “büyük krizleri” olarak tanımlayabileceğimiz durum, savaşlar, göç dalgaları gibi vahşi sonuçlarla, neo-liberal rüzgarı, sert fırtınalara dönüştürmeye başladı. Avrupa’nın ortasında, “popülist”, milliyetçi, ırkçı, faşizan rejimlerin kurulmasına ya da bu doğrultudaki siyasi odak ve partilerin güç kazanmasına tanıklık eder olduk… (ABD, Almanya, Fransa, Avusturya gibi ülkelerdeki gelişmeler, Macaristan, Rusya ve Türkiye’deki rejimler vb.)
Karamsar olmak için yeterince veri ve gelişme var… Ama, Çetin Altan ustanın dediği gibi “enseyi karartmamak” için, direnme ruhunu canlandıracak gelişmeler de yok değil.
* * *
O, hiç bir zaman “yıldız” bir siyasetçi olmamıştı. Genç bir lider de değildi. 67 yaşındaki "eski tüfek" sosyalist,sakin hitap tarzıyla hep bir ayağını mecliste, diğer ayağını da sokakta muhalif kimliğiyle tutmuştu.
Diğer siyasetçilere hiç benzemiyordu. Giysilerini büyük markaların mağazalarından değil yerel esnaftan alırdı. BBC’de yayınlanan bir röportajında üzerine giydiği kazağı annesinin ördüğünü söylemişti. Arabası yok, işine ve birçok etkinliğe bisikletle gidiyor…
Hatta, bisiklete olan tutkusunu ‘Stylist’ dergisine verdiği bir röportajda şöyle açıklıyor: “en büyük hayalim ‘Criterium’ model bir bisiklete sahip olmak. Zira o bisiklet hafif ve hızlı. Şehir içi uzun sürüşlerde büyük rahatlık…”, “ancak değiştirmek yerine tamir etmeye inanan birisiyim. Yakın zamanda bisikletimi değiştirmeyi düşünmüyorum…” (Röportajda sözü edilen, ünlü İngiliz bisiklet firması Raleigh’in 475 Sterlin (yaklaşık 3 bin TL) fiyatlı bir ürünü.)
İki yıl önce İngiliz İşçi Partisi yeni bir lider arayışındaydı. Onun ise, liderlik yarışına girmek gibi bir niyeti yoktu. Ancak partisinde liderlik için adaylığını koyan isimlerin hiç birisinin sol, sosyalist görüşü temsil etmediğini görüp, düşündüğünde fikri değişti.
Jeremy Corbyn, önce partisi içinde girdiği mücadeleyi kazandı, sonra da başına geçtiği partisiyle, İngiltere’de yaşanan seçimlerde hiç beklenmedik oranda bir başarı göstererek oylarını ve milletvekili sayısını ciddi oranda arttırdı, İşçi Partisi’ni canlandırdı ve iddialı bir pozisyona soktu.
İngiltere İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn, geçtiğimiz hafta Artı Gerçek’te yer alan Armağan Kargılı imzalı haberde belirtildiği üzere; Brüksel’de Avrupa Merkez Sol partileri tarafından düzenlenen “Birlikte Avrupa”konferansında adeta bir kahraman gibi karşılanıp, ayakta alkışlandı. Corbyn’in, toplantıda tüm Avrupa sol partilerine “kazanmanın ve başka bir dünyanın mümkün olduğu” mesajını verdiği konuşması da önemli öğeler içeriyor.
“RADİKAL ALTERNATİF, YÜZYILIN ANA GÜCÜ OLABİLİR”
Corbyn’in radikal sol söylem ve programıyla İngiltere’de elde ettiği büyük başarı, neo liberal dalganın, popülist faşizan rüzgarını kesmede, bir umut kapısı aralıyor:
“…Radikal siyasi söylemlerin sol tarafından terk edilmesi Avusturya ve Fransa’da olduğu gibi aşırı sağın ve reaksiyoner partilerin yükselişine yol açtı. Bozulan sistem, milliyetçi ve yabancı düşmanı politikaların gelişmesi için verimli bir zemin sağladı. Hepimiz, aşırı sağın bu nefrete ve bölünmeye dayalı politikalarının ve suçlamalarının sorunların çözümüne bir yanıt olmadığını biliyoruz.
Ancak, karşı karşıya olduğumuz sorun için açık ve inandırıcı radikal bir alternatif sunamazsak, bozuk sistemi değiştirme şansımızın olduğunu topluma anlatamazsak, onlara gelecekte daha iyi bir yaşam umudunu veremezsek olsa olsa aşırı sağın toplumun en derin noktalarına kadar ulaşmasının yolunu açarız. Onların mesajları olan ‘korku’ ve ‘bölünme’ bizim de politikamızın temeli haline dönüşür.
Ancak biz, radikal bir alternatif sunabiliriz, ilerici siyaseti bu yüzyılın ana gücü yapacak fikirlere sahibiz. Ancak mesajımızı doğru seçmezsek, temel inançlarımız için ayağa kalkmazsak ve değişimi savunmazsak batarız ya da yerimizde sayarız.
Neo-liberal ekonomik model çöktü. İnsanların çoğu için artık işe yaramıyor. Eşitsizlik ve zenginlerden düşük vergi, artık IMF'nin bile kabul ettiği gibi toplumumuza da, ekonomiye de zarar veriyor.
Ancak bu politikaları bir yana bırakır toplumla bütünleşirseniz kazanmak mümkün arkadaşlarım. Biz, bunu yapmaya devam edeceğiz. Eğer mesajımız yeterince cesur ve radikal ise, eğer gerçekten çoğunluğun ne dediğini dinlersek, elitlerin de onların uzmanlarının da yanlış olduklarını kanıtlarız…"
* * *
Yazının başında söz ettiğim, Celal Bayar’ın “bu kış gelecek” dediği komünizm ne yaz, ne kış; hiçbir zaman Türkiye’ye uğramadı.
İngiltere’ye mi uğrayacak yoksa?..
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.12.2019
3.02.2019
26.11.2019
4.01.2019
29.10.2019
8.07.2019
8.07.2019
3.06.2019
4.02.2019
28.01.2019