Yaşar YAKIŞ
İdlib’de aylardır başlaması beklenen askeri operasyonun uyarı atışları 4 Eylül’de geldi. Hmeimin askeri üssünden kalkan Rus savaş uçakları İdlib vilayetinin güney batısındaki Cisr el-Suğur’da ve civarında 20 hedefi vurdu. Ertesi gün Suriye ordusu da Hama’nın kuzey ve batısındaki başka hedefleri vurdu.
Türkiye tarafından eğitilen, donatılan ve ciddi destek verilen Özgür Suriye Ordusunun (ÖSO) da hedefler arasında yer aldığına dair doğrulanmamış haberler var. Operasyonun en büyük sürprizi de bu. Bunun kazara mı olduğu yoksa Türkiye’ye bir mesaj mı verildiği belirsiz.
Türkiye İdlib’de sivillerin silahlı muhaliflerden, radikallerin de daha az radikal olanlardan ayrıştırılmasına çalışıyordu. Rusya ise Türkiye’nin bunu daha hızlı yapmasını istiyordu.
Durumun karmaşıklığını göz önüne alırsak, Türkiye bu zorlu görevi mümkün olduğunca samimiyetle başarmaya çalıştı. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Pazartesi günü Suriye’nin isyancıların elindeki vilayeti İdlib’deki duruma sonsuza kadar göz yumulamayacağını ve Suriye hükümetinin bu vilayetteki teröristleri silip süpürmeye sonuna kadar hakkı olduğunu söylemesiyle Rusya bıkkınlığının işaretlerini verdi.
Lavrov bunu bu kadar açıklıkla söylediğine göre Rusya aynı kaygıları kapalı kapılar ardında daha ısrarlı şekilde dile getirmiş olsa gerek.
Hedef alınacak silahlı grupları belirleyecek ölçütler BM güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararında mevcuttur, bu karar da IŞİD ve el-Nusra gibi terörist örgütlerle birlikte “El Kaide ile ilişkili tüm bireyleri, grupları, girişimleri ve yapıları” kapsıyor. Kararda “Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tanımlanmış bütün diğer örgütler” de meşru olarak yok edilecek hedefler arasında tanımlanıyor.
Bu ölçütler, çatışmasızlık bölgelerinin tespit edildiği Astana Anlaşmasında tekrar teyit edildi. Bu nedenle Türkiye’nin hem BM kararından kaynaklanan akdi bir sorumluluğu var, hem de Türkiye’nin çatışmasızlık bölgelerinin üç garantöründen biri olduğu Astana Anlaşmasından kaynaklanan daha özgün bir sorumluluğu var.
Suriye hükümetinin “meşru hedef” tanımı ise daha geniş ve devletle silahlı çatışmaya dâhil olmuş neredeyse tüm kişileri, fraksiyonları veya örgütleri kapsıyor. Türkiye açısından bağlayıcılığı olmayan bu geniş tanımı bir kenara bıraksak da, Ankara’nın bu görevi tamamlamak ve bir an önce bunu Astana platformuna sunmak için yeterli ölçütleri mevcut.
Rusya’nın askeri operasyonların zamanlamasını, Astana sürecinin üç garantör devleti arasında 7 Eylül’de Tahran’da toplanacak zirve ile çakışacak şekilde ayarladığı anlaşılıyor. Zirvedeki pazarlığı daha yüksekten başlatmak istiyor olmalı.
Suriye ordusunun açıklanan stratejisi bölgeyi tedricen temizlemek. Bu strateji değişmez ise kitlesel hareketler sınırlanabilir ve zamana yayılabilir, zira insanlar kendilerini ordunun tedrici ilerlemesinin yaratacağı yeni gerçekliğe uyarlayacaktır. Nitekim son saldırı bir paniğe yol açmadı ve Türkiye sınırına doğru belirgin bir hareketlenme olmadı.
Suriye kaybettiği toprakları geri almaya kararlı ve bu hedefe ulaşmak için elindeki tüm imkanları seferber edecek. Rusya ve İran muhtemelen Şam’a ellerinden gelen tüm desteği verecek, yine de Şam’ın İdlib’i geri almasına kesin gözüyle bakılamaz. Diğer önemli oyuncuların da kendi politikalarını bu paradigmalara göre yeniden belirlemesi gerekecek.
Koşullara bağlı olarak çok sayıda sivil Türkiye sınırına yönelebilir. Ankara’nın sınırın Türkiye ya da Suriye tarafında bu gerçeklikle baş etmesi gerekecek. Ve tüm bunlar Türkiye’nin iktisadi açıdan en kırılgan olduğu dönemle çakışıyor.
Ankara’nın İdlib’e dair ilan edilmiş politikası sivillerin yaşamlarının gözetilmesi ve Türkiye’ye yönelik kitlesel göçün önlenmesini içeriyor. Bu gerçekçi beklentilerle sınırlı kalması halinde karşılaşması muhtemel zorluklarla baş edebilir.
Tahran’da gerçekleşecek zirvede gündemin ana konusu İdlib sorunu olacak. Bölgenin teröristlerden arındırılması hususunda Rusya ile İran’ın pozisyonları birbirine Türkiye’nin pozisyonuna göre daha yakın. Dolayısıyla, bu iki ülke Türkiye’ye dönerek ondan işin tamamlanması için daha fazla şey yapmasını talep edebilirler.
Türkiye’nin kendisinin de bir ölçüde sorumluluğu olan İdlib’deki karmaşık durum karşısında idare-i maslahattan başka seçeneği yok.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2020
3.04.2020
29.03.2020
6.03.2020
28.02.2020
23.02.2020
16.02.2020
9.02.2020
26.01.2020
13.01.2020