Yasemin ÇONGAR
* Yasemin Çongar’ın bu yazısı YA DA köşesinde değil, EX LIBRIS / DÜNYA BUNLARI OKUYOR adlı köşede yayımlanmıştır.
***
Erkekler, birarada olduklarında müthiş etkiliyorlar beni; onların birbirleriyle ilişkilerini seyretmeyi seviyorum. Belki de, derinlerindeki soğuk ve sıcak su akıntılarını, şaşkın balık sürülerini, köksüz yosun ormanlarını, kırmızı mercanları, morumsu deniz analarını, kabuklu hayvanları, dikenli hayvanları, çarpan, ısıran, bir hamlede parçalayan ya da hiçkimseye bir şey yapmazken oltanın ucundaki yemi yuttuğuyla kalan hayvanları, zamanın kipini tutan batıkları, insan atıklarını, hayat çöplerini, en diplerinde “Bundan da derini var” dercesine kaynayan balçığı, bataklığı ve, tabii, o müthiş sessizliği, soluksuzluğu, karanlığı, herbirini ve hepsini, ütülü bir örtü gibi ustaca gizleyen sakin yüzeyine benzemelerindendir denizin… Belki de, ekseriya, mahmur bir sabah denizi gibi dümdüz görünmelerindendir. Erkeklerin birbirlerini dalgalandırmalarını seyretmeyi seviyorum. Onları birarada, oynarken, yarışırken, yardımlaşırken ya da dövüşürken, uzun bir zaman sabırla, ses çıkarmadan seyrederseniz, o durgun ve ketum hallerinin, sığ görüntülerinin usulca değiştiğini farketmeniz mümkün zira; birbirlerinin derinlerini, bunun için hiç uğraşmaksızın, hatta sonunda gördüklerini de pek umursamaksızın yavaş yavaş yukarı çekip, yüzeye çıkardıklarına tanık olmanız, erkeklerin birbirleriyle uğraşırken, kadınlarlarlayken belki de hiç olmadıkları kadar, altüst olabildiklerini görmeniz mümkün.
Tarih kitabı değil, bir tür karakter romanı
Tam da böyle bir tanıklığın kitabını okuyorum şimdi; ellili yaşlardaki üç erkeğin ilişkisini anlatıyor kitap: Dwight D. Eisenhower, George S. Patton ve Omar N. Bradley’yi, yani Ike’ı, George’u ve Brad’i anlatıyor. Hukukçu ve askerî tarihçi Jonathan W. Jordan, ABD’de bu ay başında yayımlanan kitabına, Brothers, Rivals, Victors: Eisenhower, Patton, Bradley and the Partnership that Drove the Allied Conquest in Europe (Biraderler, Rakipler, Muzafferler: Eisenhower, Patton, Bradley ve Avrupa’nın Müteffik Fethini Yöneten Ortaklık) adını vermiş. İlk bakışta, İkinci Dünya Harbi’nin askerî tarihçilerce defalarca yazılmış hikâyesinin yeni ve yine iddialı bir versiyonuyla karşı karşıya olduğunuz izlenimi veren altı yüz elli sayfalık bir tuğla bu. Ama elinizdekinin bir tarih anlatısından ziyade, bir tür kurgulanmamış karakter romanı olduğunu anlamanız uzun sürmüyor. Harbin cephelerinin, o cephelerdeki vahşetin ve vakarın ya da cephe arkasındaki sefaletin, korkunun, inadın ve umudun objektif bir anlatımı yok bu kitapta. Savaşın bittiği gibi bitmesinde büyük rolü olan Rus generaller Antonov, Rokossovski ve Jukov yok mesela; satır aralarında “tavuskuşu” diye bir kalemde silinen De Gaulle bile yok hatta; Mareşal Montgomery, nam-ı diğer “Monty” ise var ama, daha ziyade Amerikalı muadillerinin diline düşmüş halleriyle var.
Savaşın kendisini değil, savaşın ve dolayısıyla da tarihin gidişatının değişmesine yardım eden üç adamın ilişkisini öğreniyorsunuz Brothers, Rivals, Victors’ı okurken. Üçü de Birinci Dünya Harbi’nde savaşmak için çok genç, İkinci Dünya Harbi’nde önemli görevler üstlendiklerinde ise, sırasıyla elli yedi, elli iki ve kırk dokuz yaşlarına varmış olan George, Ike ve Brad’in tuhaf dostluklarını, o dostluğun rekabetle, kavgayla, kıskançlıkla, keskin kişilik ve üslûp farklılıkları ve hayati kararlara ilişkin görüş ayrılıklarıyla defalarca sınanarak, sınandıkça bir yandan yıpranıp eksilirken, bir yandan da kopan kollarından yeniden üreyen deniz yıldızları gibi çoğalarak gelişmesini, gelişirken de bu üç sıradışı adamın en saklı ve belki en sıradan yanlarının yavaş yavaş temayüz etmesini izliyorsunuz.
Zengin süvari, fakir piyade, mütevazı taktisyen
Jordan ne yaptığının farkında kuşkusuz. Kitabın sunuşunda, “Bu bir imparatorluğu yıkmaya gönderilen üç adamın hikâyesidir” diyor: “Savaşın ve siyasetin, üç olağanüstü askerin yarım asrı aşan bir Amerikan hayatının biriktirdiği önyargıların, kudretlerin, zaafların ve aklın boyadığı bakışlarından anlatılan hikâyesidir.”
Aynı çağın ve aynı ülkenin çocukları, dahası aynı Harp Okulu’nun mezunları onlar, ama birbirlerinden daha farklı olmaları imkânsız adeta. En büyükleri, 1885 doğumlu Patton, çok zengin ve köklü bir Kaliforniya ailesinden geliyor. Ata binerek, kılıç kullanarak büyüyor; usta bir süvari olarak yetişiyor; askerî nişanlardan önce eskrimde aldığı Olimpiyat madalyalarını asıyor göğsüne. Üçünün içinde tek “aristokrat” o; aynı zamanda dünyanın en küfürbaz adamı, birbirinden galiz sözleri çiğneyip tükürerek konuşan bir asker; övgüye, rütbeye, madalyaya, ödüle, zafere ve savaşa en düşkün olan da o; hiddeti, coşkuyu, sevinci, hüznü ve elemi en keskin yaşayan da; en hovardaca harcamaları yapıp, en gösterişli hayatı süren de; en hızlı saldırıları yönetip, en gözükara çatışmalara girebilen de… Sonunda, dünyanın unutulmaz komutanlarından biri olarak geçiyor tarihe; adına bir film yapılıyor.
1890 doğumlu Eisenhower ise, orta sınıfa mensup bir Kansaslı aileden geliyor. İyi huylu bir piyade olarak yetişiyor; Patton’ın aksine, sadeliği seviyor; onun fildişi kabzalı tabancalarından nefret ediyor mesela; ama Bradley’nin “Sizden biriyim” dercesine, emrindeki erlerin gömleklerini sırtına, botlarını ayağına geçirip ortalıkta dolaşmasına da “çirkin bir caka” diye dudak büküyor; Patton’dan farklı olarak sürekli geçim sıkıntısı çekiyor; yine Patton’dan farklı olarak, savaşın kendisini de pek sevmiyor aslında; savaşın tekniğini ve mimarisini seviyor o; bir de Bradley gibi, tankları seviyor; savaş alanında ölüme yürümek değil, tankların nasıl yürüyeceğini saptamak onun işi; iyi bir taktisyen; çok iyi bir diplomat; Patton gibi “Ben yaparım, bildiğim gibi yaparım ve mümkünse tek başıma yaparım” demiyor; koalisyonlara inanıyor; söz dinliyor ama gerektiğinde sözünü dinletmesini de biliyor. Sonuçta, savaş bitip Avrupa kurtulduktan sonra, üst üste iki seçim kazanıp sekiz yıl boyunca Amerikan Başkanı olarak Beyaz Ev’e yerleşiyor.
En gençleri, en sakin ve en silik olanları, 1893 doğumlu Bradley, Missouri’nin taşrasından çıkma fakir bir piyade. Patton gibi bireysel sporlar yaparak değil, Eisenhower gibi beyzbol oynayıp takım disiplinini öğrenerek büyüyor; matematik öğretmeni oluyor; savaşı sevmiyor ama haritaya baktığı zaman bir matematik denklemi gibi, bütün değişkenlerin yerini, etkisini, birbirlerine ne katıp, birbirlerinden ne götürdüğünü hesaplayabiliyor; ve Patton kadar hızlı, Patton kadar cesur olmasa da, hesaplı, sabırlı bir muharebeyi yönetmek konusunda, Eisenhower’a, “Sahaya indiği zaman ondan daha sağlam komutan yoktur” dedirtecek kadar usta; öyle ki onu kıskanıyor ve adının Arapça olmasına atıfla, arkasından “tentmaker” (çadır kuran) diye kendince alay ediyor Patton; evet, belki çok çekingen ve hiçbir zaman Patton kadar coşkulu, Eisenhower kadar kararlı olamıyor ama işler kızışınca, Patton’ın yerine İkinci Kolordu’nun başına geçip Tunus Savaşı’nı tamamlamak, Sicilya saldırısını ve tabii, Hitler için sonun başlangıcı olan Normandiya Çıkarması’nı yönetmek ona kalıyor. Sonunda, bir milyon kişilik bir kara ordusunun mütevazı komutanı Bradley, ABD Genelkurmayı’nın başına geçen son mareşal oluyor.
Çatışan üç zekâ, galebe çalan bir ortak akıl
Her şey Amerikan Genelkurmay Başkanı Orgeneral George C. Marshall’ın, Eisenhower’ı 1942’de Avrupa Kuvvetleri Komutanı yapmasıyla başlıyor aslında; Patton’ı ve Bradley’yi de yine onca komutan arasından bizzat seçiyor Marshall.Brothers, Rivals, Victors, o andan itibaren bin iki yüz gün daha devam eden savaş boyunca, bu üç adamın ilişkisini, her şeyden çok kendi sözlerine, yazdıklarına, birbirleriyle konuşmalarına, Bradley kibarca dudağını ısırırken, Patton’ın ve dilini ona uydurmaktan geri kalmayan Eisenhower’ın ağız dolusu küfürleşmelerine, ve tabii bir de kendi iç seslerine dayanarak anlatıyor. Bu süreçte, kâh Eisenhower’ın “Monty” ile yakın ilişkisine çatan Patton’la Bradley bir olup, Ike’ın İngiliz emir eri ve güzel bir kadın olan Kay Summersby’nin süreçteki rolünü de hınzırca vurgulamayı ihmal etmeksizin “Değme Britanyalıdan beter bir Britanyalı olup çıktı başımıza” diye çekiştiriyorlar komutanlarını; kâh Eisenhower, sahra hastanesinde rastladığı iki eri “İşe yaramaz, ödlek herifler” diye aşağılayan George’u odaya çekip, sıkı bir azarla hizaya getiriyor.
Kitabı, “Bu üç adam bu savaşı nasıl kazandı” sorusunu sorarak okuyanlar, Ike’ın, George’un ve Brad’in her zaman rasyonel ve âdil, hatta her zaman birbirlerine yoldaş olmasalar da, her zaman birbirlerinin zekâsını farkedecek kadar zeki, ve çatışan zekâları onları nihayet ortak bir akla ulaştırdığında, o aklı, artık sorgulamaksızın ve birbirlerinden şüphe duymaksızın, birer nefer gibi uygulayacak kadar da disiplinli olmalarına muhtemel cevaplarında bir yer ayıracaklardır sanırım.
Kitabı, benim gibi, bu üç adamın derinlerini görmeye çalışarak; savaşın, her birini yavaş yavaş nasıl değiştirdiğine bakarak okuduğunuzda ise, herkese her zaman tepeden bakan George’un, 1942’den 1945’e, biraz da Ike’ın sakin otoritesi, Brad’in serin aklı sayesinde, bir erkek, bir arkadaş ve bir komutan olarak bir nebze yumuşamaya başladığını fark ediyorsunuz. Zoraki bir tevekkül, hakiki bir tevazuun yerini alamıyor ama. Patton’ın emsalsiz cesareti ve inadı, 1945’te Almanlara esir düşen damadını kurtarmak için Hammelburg Kampı’na 239 asker gönderip sadece 15’inin sağ dönmesine göz yumduğunda olduğu gibi, gerçekçi davranmasını önlemeye son ana kadar devam ediyor. Ike ve Brad ise tanık oldukları ölümlerle ve kendilerine kazandıracağı şeref için değil, herşeyden ziyade hayatta kalma güvencesi olarak istedikleri zafere doğru her adımlarında biraz daha olgunlaşıyorlar sanki.
Kitabın en çarpıcı sahnelerinden biri, İkinci Dünya Harbi’nin dönüm noktası sayılan ve tarihin gördüğü en kanlı tank savaşlarından biri olan “Bulge Muharebesi” öncesindeki karargâh toplantısı. Hitler’in komutasında başlayan Nazi ilerlemesine karşı, Eisenhower komutasındaki Amerika ve Britanya birliklerinin hücuma geçmesiyle yaşanan muharebeye iki taraftan toplam bir milyondan fazla asker katılıyor ve sonunda, 19 bin Amerikalı, altmış bine yakın Alman ölüyor. Eisenhower, 19 Aralık 1944’te Patton, Bradley ve diğer komutanlarını Alman saldırısını nasıl geri püskürteceklerini konuşmak için Fransa’nın kuzeydoğusundaki Verdun’de topladığında bu sonucu bilmiyor henüz ama kendisini bekleyen savaşın çok kanlı olabileceğini tahmin ediyor. “Bırak da, orospu çocukları Paris’e girsinler” diyor Patton, “o zaman gösteririz onlara.” Eisenhower da, Bradley de gülmüyorlar. Sonuçta planı ikisi yapıyor, Üçüncü Ordu’nun Nazilere güneyden sürpriz bir saldırı gerçekleştirmesini kararlaştırıyorlar. “Bunu senin yönetmeni istiyorum George” diyor Ike, “tabii Brad’in denetiminde. Hazırlıklara ne zaman başlayabilirsin?”
“Benimle işiniz biter bitmez” diyor Patton.
“Ne zaman saldırabilirsin?”
“Üç gün içinde, üç tümenle.”
Komutanlar arasında gülüşmeler oluyor; bunun imkânsız olduğunu biliyorlar zira. Eisenhower’la Bradley ise gülmüyorlar. Ike, “Daha yavaş olmalı, daha iyi hazırlanmalısın” diyor George’a. Patton susuyor. Bu kez Ike’ın değil, kendisinin haklı olduğunu biliyor çünkü; Verdun’e gelmek için sabah Nancy’den yola çıkmadan önce, masasında üç ayrı plan bıraktığını, planlardan birinin güneyden sürpriz saldırı olduğunu ve emir parolasının tümenlerince çoktan bilindiğini söylemiyor. Kendi iç sesini dinliyor sadece; zekâsından memnun, zaferinden emin.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında…
5.12.2013 - Müminlerle âlimlerin demokratlığı ve matematikten boşanan fizik
24.09.2013 - Erdoğan'ın yeni danışmanı, şaka değil
27.07.2013 - Abdellatif Kechiche: Hiçbir devrim, cinsel bir devrim olmadıkça tamamlanmaz
29.05.2013 - Sıradan bir 'tanrı'nın olağanüstü kitabı: Son Oyun
1.04.2013 - Duvarlarınıza fazla güvenmeyin
8.12.2012 - Makinenin hakikati, insanın zehri
1.12.2012 - Ben bu işi hepinizden daha iyi yaparım
17.11.2012 - Birinci hazin şahıs ve komşu çocukları
10.11.2012 - Ölümün içinden hayatı doğurarak...
3.11.2012
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
aseran
Atatürk zamanında insan hakları bu topluma uğramadı bile,cümlesine yazıklar olsun diyorum,biraz tarih okuyun sallamayın diyorum,ayıptır diyorum,diyecek bişey bulamıyorum,vah memleketim vah diyorum.....
ü/niversiteli
Yazınızın en son cümlesine katıldım gerisi zırva “insansınız, insan gibi davranın.” insan olan insan öldürmez. Yaşlı, çocuk kadın öldürmez. Siz dağdakileri de insan kefesine koydunuz. Eğer ki onlar insan olsalardı hemdaşları gibi köylerde mezralarda şehir ve kasabalarda İNSANCA yaşamayı tercih ederlerdi. Sanki bir b..uma bağımsız olacaklarmış çok affedersiniz NAH olursunuz. Tamam, bu topraklarda doğduğunuz ama eğer ki o kadar bağımsızlık aşkı varsa o zaman dötdaşlarınızın yaşadığı ülkelere gidin
nihat dogan
h.... AKP yi yillarca kurtarici olarak lanse eden sen degilmiydin, ne degisti?
Metin ORHAN
AKP liler mutlu, Kemalin askerleri sarı saçlım mavi gözlüm , badem bıyıklım diye dansedip , raksederken Ahmet Altan zehirlendiğimizi anlatmasın
selim
lan cahil üniversiteli; bu topraklarda sen yokken bu halklar vardı. senin övündüğün münafık ve uçkurcu ecdadın Dini kalkan olarak kulandı bu halkı kandırdı ve şimdi senin gibi soyu sopu belli olmayan hödükler oldular bağlı, bu toprakların asli unsuru olanlar da oldular dağlı, öyle mi? bir kıvılcım oldu mu nallarınız balkanlarda parlayacak eminim: Bu devran döneeeer keser döner sap döner silivridekilere nasıl döndüise sanada döner...
ü/niversiteli
Önümüzde yılbaşı var yani sizin NOEL BABANIZIN BAYRAMI, Noel babanız geçenlerde bana mesaj gönderdi. Dedi ki; sizin orda yerel haber diye bir basın kuruluşu varmış onlara KINA getireceğim. Bende cevap yazdım. 2,5 gram olsun en fazla 3,5 olsun. Bu gramajları geçersen akbul etmezler dedim yanılıyormuyum.
ü/niversiteli
Önümüzde yılbaşı var yani sizin NOEL BABANIZIN BAYRAMI, Noel babanız geçenlerde bana mesaj gönderdi. Dedi ki; sizin orda yerel haber diye bir basın kuruluşu varmış onlara KINA getireceğim. Bende cevap yazdım. 2,5 gram olsun en fazla 3,5 olsun. Bu gramajları geçersen akbul etmezler dedim yanılıyormuyum.