Yasemin ÇONGAR
IRAK’IN HAYALÎ SİLAHLARI
“Bu iki adamı çekip vurmak gerekirdi.” Amerikan istihbarat tarihinin altın cümlelerinden biri olarak kabul edilebilecek bu söz, ABD Dışişleri Bakanlığı eski İstihbarat Daire Başkanı Carl Ford’a ait. Ford’un, demokrasilerde neyse ki pek akla gelmeyen, akla gelse de bu kadar kolay telaffuz edilmeyen bu“western” usulü muameleye layık gördüğü iki adam ise, Amerikan Merkezî İstihbarat Teşkilatı (CIA) eski Başkanı George Tenet ile Yardımcısı John McLaughlin’den başkası değildi.
Aslında Ford’u bunca öfkelendiren süreci anlatmaya, büsbütün yaldızlı bir istihbarat vecizesinden başlamalıyım. Amerikan Başkanı ile CIA Başkanı arasındaki özel konuşmalar haliyle pek bilinmez. Fakat 12 Aralık 2002 günü, Beyaz Ev’de George W. Bush’la George Tenet arasında geçen konuşma bunun istisnasıdır. Hatırlayın; o sırada Bush, 11 Eylül saldırıları ertesinde Afganistan’ı işgal etmiş, Irak’a saldırma hazırlıklarını da gürültülü bir “sessizlik” içinde yürüten bir başkomutan. Tenet ise, Demokrat Başkan Clinton’ın beş yıl önce göreve getirdiği, Cumhuriyetçilerle de uyumlu çalışacağı anlaşılınca CIA’in patronu olarak koltuğunu koruyabilmiş karizmatik bir bürokrat. İki George’un gündeminde, Irak’ta kitle imha silahı olup olmadığı var; Bush sorunca, Tenet istihbaratın değil, basketbol terminolojisinin içinden konuşuyor:“It’s a slam-dunk case.” Yani CIA Başkanı’na göre, Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olduğu tezinin doğruluğu, basketbolda potaya smaç yapıp sayı kazanmak kadar garantili, su götürmez bir gerçek.
Oysa işin aslının böyle olmadığı, CIA’in Irak’ın silah kapasitesi konusunda Bush yönetimini ve Kongre’yi yanılttığı, bu konuşmadan iki buçuk yıl sonra Amerikan resmî raporlarına yansıdı. Tabii, dönemin Dışişleri Bakanı Colin Powell ile Başkan Bush’un yanlış istihbaratla bezeli birer konuşma yapıp, kendilerini tarih önünde rezil etmeleri suretiyle skandal büsbütün katmerlendikten sonra...
Powell, 5 Şubat 2003’te, bütün dünyanın gözleri üzerindeyken Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde konuştu, eldeki “çok sağlam” istihbarat bilgilerine göre Irak’ta mobil biyolojik silah laboratuvarları bulunduğunu anlattı. Önündeki CIA raporundan bazı cümleleri aynen tekrarlayan Powell’ın bu yanlış ifşaatı, ABD’nin Irak’ı işgalini siyaseten kolaylaştırdı.
Ancak savaş başladıktan sonra, Irak’ı karış karış arayan Amerikan askerleri, o mobil silah laboratuvarlarını bir türlü bulamadılar. “CIA yalan söyledi” şüphesi yayılıyordu ki, askerlerin bulamadığını istihbaratçılar buldu! Tenet’in talimatıyla, 28 Mayıs 2003’te altı sayfalık yeni bir istihbarat raporu hazırlanıp Bush’a sunuldu. Irak’ta ortaya çıkarılan bir traktör römorkunun biyolojik silah laboratuvarı olarak kullanıldığı saptanmıştı. Bush, CIA’e güvendi ve bir gün sonra 29 mayısta Polonya’ya yaptığı ziyaret sırasında bunu dünyaya ilan etti: “Kitle imha silahlarını bulduk.”
Bu görüntünün perde arkasında yaşananları ise daha sonra Amerikalı gazeteciler ortaya çıkardılar. Tenet’in altı sayfalık raporunu öğrenen Dışişleri İstihbarat Daire Başkanı Ford aynı gün devreye girmiş, Bakan Powell’a, “Efendim, sizi Birleşmiş Milletler’in önünde hatalı konuşturdular, şimdi de bu düzmece raporu yazdılar” demişti. Powell’a sunulan yanlış istihbarat, bu kez beyzboldan matuf bir kod adla“Curveball” (kavisli top) diye anılan, sürgündeki bir Iraklı Baas karşıtından geliyordu. Alman istihbarat örgütü, Curveball ’un verdiği bilgilerin güvenilmez olduğunu saptamış, Powell’ın konuşmasından bir gün önce bu durumu Tenet’a iletmiş, ancak Tenet, Bush yönetimini uyarmamıştı. Daha sonra da, traktör römorkuyla ilgili uyduruk bir rapor kaleme alındı. Ford’a göre, CIA’in başındaki iki adamı çekip vurmak gerekiyordu: “Çünkü dürüst davranmadılar. O raporun yazımına bizzat katıldılar. Üstelik, yaptıkları samimi bir hata değildi. Basbayağı yalan söylediler…”
Tenet’le McLaughlin’in mumları yatsıya kadar yandı; peki, sönünce ne oldu? ABD, bu istihbarat yalanlarının üzerine nasıl gitti? Yalanların ya da hadi biraz kibar olalım “yanılgıların” hesabı soruldu mu?
Sorunun kısa cevabı, “Sonuçta pek bir şey olmadı” diye verilebilir ama biz yine de ayrıntıya bakalım. Başkan Bush, 2004’te, bu istihbarat rezaletine karşı iki somut adım attı. Birincisi, CIA’in 11 Eylül saldırılarını öngörememiş, daha da vahimi, Federal Soruşturma Bürosu’ndan (FBI) gelen“ABD’deki El Kaide faaliyeti” raporlarını gözardı etmiş olduğunu hesaba katarak, CIA Başkanı’nın da üzerinde görev yapacak bir Ulusal İstihbarat Direktörü (DNI) atadı. Bu direktör, ABD’de sayısı on altıyı bulan sivil ve askerî istihbarat birimlerinin tepe yöneticilerini bir kurulda toplayacak, aralarında eşgüdümü sağlayacak, görev çatışmalarını önleyecek ve CIA dahil on altı birimin hepsinin denetiminden birinci derecede sorumlu olacaktı. Böylece bizde yaşanan krizin merkezindeki MİT-Emniyet çekişmesinin bir benzeri, iki kurumun da üzerine bir isim atanarak giderilmek istenmişti. Dahası, ilk “DNI” olarak bu görevi üstlenen John Negroponte, Irak’ta kitle imha silahları bulunduğu yanılgısının kaynağına inmekle de görevlendirildi.
Ama Amerikan medyasının, istihbaratçıları yerden yere vurmaya başladığı bir sırada, Bush bu atamayla yetinemezdi; ikinci bir adım daha atıp, Beyaz Ev’e rapor sunmak üzere dokuz üyeli bağımsız bir istihbarat komisyonu görevlendirdi. Başına eski bir Demokrat senatörle, emekli bir Cumhuriyetçi yargıcı getirdi ve onlara sordu: “Bu hatayı nasıl yaptık?”
Komisyon bir yıllık çalışma sonunda resmî raporunu 31 Mart 2005’te açıklarken, Negroponte’ye ve CIA’e “Bu bulguların gereğini yapın” çağrısında bulunmayı da ihmal etmedi.
Rapor vahimdi: “ABD’nin istihbarat örgütlerinin, Saddam Hüseyin’in kitle imha silahı ürettiği konusundaki bildirimleri kesinlikle yanlıştı... İstihbarat yetkilileri, Curveball kod adlı kaynağın bilinen bir ‘fabrikatör’ (uydurmacı anlamında) olduğu anlaşıldıktan sonra bile, ondan aldıkları bilgileri geri çekmeyerek affedilmez bir hata işlediler. İstihbaratçıların yanlış bildirimleri ve bunları düzeltme konusundaki zafiyet o kadar ciddidir ki, DNI mutlaka kurumları tek tek gözden geçirip somut önlem almalıdır.” Bu ifadelerin yanı sıra, raporda istihbarat yalanlarından sorumlu tutulan üç birimin adı da tek tek veriliyordu: “CIA Silah İstihbarat Merkezi (WINPAC), Kara Kuvvetleri Ulusal Yer İstihbaratı Merkezi (NGIC) ve Pentagon Beşerî İstihbarat Servisi (DHS).”
Kongre ve medya ataktaydı; Amerikan demokrasisi, kendi yalanlarıyla bu rapor sayesinde yüzleşebilir, hatası, ihmali, kusuru, çarpıtması söz konusu olan istihbaratçılar adalet önünde hesap verebilirdi.
Olmadı. Tenet, söz konusu komisyonun göreve başladığı günlerde istifa etti ve Bush onu, “İşini mükemmel yaptın” diyerek uğurladı, ardından bir de Başkanlık Madalyası ile onurlandırmayı unutmadı. Rapor yayınlandığında da, Tenet’a ve diğer kusurlu birimlerin sorumlularına kimse dokunmadı.
İŞKENCECİ AJANLARIN BEKAASI
İstihbarat yalanlarını, “samimi yanılgı” diye “masum hata” diye mazur göstermek yukarıdaki gibi durumlarda ziyadesiyle zor ama belki imkânsız değil. Ancak Amerikan tecrübesi bize, samimiyetin, masumiyetin asla söz konusu olamayacağı, CIA görevlilerinin bilerek, açıkça suç işlediği durumlarda da “Başkan’ın özel görevlendirmesi” benzeri zırhlarla korunarak, adalet önünde hesap vermekten kaçabildiklerini gösteriyor.
El Kaide şüphelilerini sorgularken işkenceye başvuran CIA ajanlarının yargılanmaması, Amerikan demokrasisinin hâlihazırdaki en büyük yüzkarası. Bu durumu değiştirmeye dönük bazı demokrat çıkışları ve Amerikan devletinin bunlara karşı direnişini birkaç vinyet halinde aktarmaya çalışacağım.
İlk olarak, 24 Nisan 2008’e, Amerikan Temsilciler Meclisi’ne gidiyoruz... Kongre’de Türkiye Dostluk Grubu başkanlığı yaptığı için, bu diyarda da çok tanınan Demokrat vekil Robert Wexler, Adalet Komisyonu’nda FBI Başkanı Robert Mueller’ı sorguluyor; o kadar kararlı bir sorgu ki bu, okurken FBI Başkanı’yla Kongre üyesinin konuşmayıp güreştikleri hissine kapılıyor insan. İşin ilginç yönü, Wexler’ın Mueller’ı, El Kaide sorgulamaları konusunda FBI’ın değil, CIA’in ihlallerine göz yummakla suçlaması.
“FBI’daki ajanlarınız, size CIA ve Savunma Bakanlığı’nın yasadışı sorgulama teknikleri kullandığını bildirince, ajanlarınızı sorgu sürecinden geri çekmekle yetinmek yerine, onların bu yasadışı sorgulamaları tümüyle önlemesini sağlamanız gerekmez miydi?”Mueller, bu soru üzerine FBI tüzüğünün, kendi ajanlarının işkence yapmamasını gerektirdiğini vurgulayan bir cevap veriyor. Bunun üzerine Wexler yine soruyor: “Sizin tüzük, CIA’in ve Savunma Bakanlığı’nın yasadışı sorgu yöntemi kullanması durumunda FBI’ın ne yapması gerektiğini söylüyor?” FBI Başkanı, “Biz durumu uygun yetkililerin dikkatine getirir ve tekniklerin yasal mı yasadışı mı olduğuna karar vermelerini isteriz” diyor. Vekil Wexler, “Uygun yetkililerin dikkatine getirdiniz mi peki” diye üsteleyince, FBI Başkanı “Size sadece tüzüğümüzü uyguladığımı söyleyebilirim” diyerek minderden kaçıyor.
“Uygun yetkililer” ifadesi, burada siyasi iradeyi ve yargıyı işaret ediyor kuşkusuz; FBI özelinde bu, kurumun bağlı bulunduğu ve aynı zamanda “Başsavcı” statüsü taşıyan Adalet Bakanı’nı akla getiriyor. Kaldı ki, 2008’de ABD’de “waterboarding” başta olmak üzere, birtakım işkence yöntemlerinin Bush yönetiminin göz yummasıyla CIA tarafından uygulandığını bilmeyen yoktu. Bush suç ortağıydı velhâsıl; umutlar 2008 sonunda seçimleri kazanarak, kendi çapında bir devrim yapan Barack Obama’ya bağlandı. İkinci vinyetimiz, bu umutların nasıl bir “gri alanda” sönüp gittiğini kavramamızı belki sağlayabilir:
Aslında, başlangıç iyiydi. Obama, Ocak 2009’da başkanlık yemini etmesinden iki gün sonra, yapması gerekeni yaptı. 13491 sayılı Başkanlık Genelgesi ile, bütün Amerikan kamu görevlilerinin, işkence yapmamak konusunda Amerikan yasalarını ve uluslararası sözleşmeleri uygulamakla yükümlü olduklarını kayda geçirdi. Bu, “İşkence suçtur” demekti. Bu aynı zamanda, “İşkence suçunu işleyen yargılanır” demekti.
ABD Adalet Bakanlığı, CIA’e mensup kamu görevlilerinin sorgu sırasında işkence uyguladığı iddialarına dair yeni bir soruşturma başlattı, adalet nihayet yerini bulacaktı. Ama Nisan 2009’da, CIA’in yedi eski başkanı bu soruşturmayı kıyasıya eleştiren ortak bir mektup kaleme aldılar ve mektubu, dosyanın sahibine, “Başsavcı” olarak soruşturma savcılarını denetleyen Adalet Bakanı Eric Holder Jr.’a değil, doğrudan Başkan Obama’ya gönderdiler. Talepleri gayet cüretkârdı: “Yetkinizi kullanıp, Adalet Bakanı’nın bu soruşturmayı yeniden açma kararını geri aldırın.” İşin tuhafı, Obama’nın böyle bir yetkisi yoktu. ABD’de savcıların ve hatta kendisine bağlı Adalet Bakanı’nın kimi soruşturacağına Başkan karışamaz, Beyaz Ev yargıya asla dokunamazdı.
Ya da kâğıt üstünde böyleydi bu; kurallar ve yasalar böyle söylüyordu. Ama istihbaratçıların aşık attığı“gri alanın” kurallardan, yasalardan azade olduğunu, bu alanda “dokunulmazlık” teamülünün her şeyin üzerine çıktığını gördük. Obama, 17 Nisan 2009’da, “Bush döneminde, terörizm şüphelileri üzerinde haşin sorgu teknikleri kullanan CIA ajanlarının kovuşturulmayacağını” açıkladı. Çoğu sıkı birer Obama destekçisi olan insan hakları grupları isyan ettiler; Beyaz Ev, “özel durum” diyordu, “Başkan Bush’un yaptığı görevlendirme” diyordu,“ulusal güvenlik” diyordu, bunları diyerek “savunulamaz” görüneni savunuyordu.
Obama’nın kararı, istihbarat camiasını memnun etti; Bush döneminde Tenet’tan sonra CIA başkanlığı yapan General Michael Hayden şöyle dedi mesela: “Eğer bir istihbarat servisinin size hizmet etmesini istiyorsanız, onların her zaman tam sınırda görev yaptığını hesaba katacaksınız. İstihbaratçılarınızı, görevin doğasından kaynaklı işler nedeniyle yargılarsanız, onların istihbarat toplamasını engeller ve yabancı istihbarat servislerinin CIA ile bilgi paylaşmasını imkânsız kılarsınız.”
Bu sözlerin meali, “İstihbarat pistir, pis kalacaktır” olabilirdi ancak. Halen, dünyanın dört yanında fiilen geçerli olan durumun iyi bir tarifi galiba.
Daha geçenlerde yine ABD’de açılan bir soruşturmayı hatırlayarak bitirelim. 22 Ocak 2012’de, Adalet Bakanı Holder, eski CIA çalışanı John Kiriakou hakkında soruşturma başlattı. Kiriakou, CIA’de görevli olduğu dönemde El Kaide şüphelisi Ebu Zübeyde adlı kişiyi nasıl yakalayıp sorguladıklarını ABCtelevizyonu ile New York Times’a anlatmıştı. Kiriakou, “Waterboarding yaptık” diyor, operasyonda görev alan bir CIA ajanının da ismini veriyordu. Şimdi Amerikan mahkemeleri onu,“İstihbarat tekniklerini ve istihbaratçıların kimliğini deşifre etmek” suçundan yargılamaya hazırlanıyor. Görevini ifa ederken suç işleyen istihbaratçıları adalet önüne çıkarmayı reddeden bir devlet, bu suçun işlendiğini basına anlatanları affetmiyor anlayacağınız.
Tabii, bu sadece bir tesbit. Durum böyle mi olmalı? Hayır. Durum böyle mi? Evet.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012