Yasin AKTAY
Gülen hareketi amaç-araç ilişkisi veya dengesi veya ideal ve ideale ulaşmak için takip edilen yol arasındaki ilişkinin bir hareketi dönüştürme deneyimi açısından hiç kuşkusuz ilginç bir örnektir. Yola çıkarken neyi amaçlamışsa yol boyunca ilerledikçe o kadar uzaklaşan bir harekete örnek olarak vermek mümkün.
Hizmet kavramının başına gelenler bu hareketin bu deneyimini irdelemek açısından merkezi bir kavram. Harekete ikna edilen, bir şekilde katılan insanlar, büyük ihtimalle son derece samimi bir biçimde çok olumlu, çok ulvi değerlere, örneğin, İslam’a, Allah’a, Peygamberin yoluna, Kur’an’a “hizmet” etmek üzere kendilerini şartlandırır. Hizmet bir değer olarak bu tür durumlarda paha biçilmez bir sosyal ve kültürel sermayedir. Bir toplumsal hareketin başarısının en önemli kaynağıdır. Hiç bir karşılık beklemeksizin iyi tanımlanmış ve nihayetinde hepsi de Allah’ın kitabıyla temellendirilmiş bir hizmet seferberliği hiç kimsenin burun kıvırabileceği bir eylem biçimi değildir. Hizmet, Kur’an-ı Kerim’deki tanımıyla iman edip salih amel işleyen insanların varoluş biçimlerinin özetidir.
Hizmet bir değer olarak bir süre sonra Gülen hareketinin üzerinde en çok durduğu, en çok işlediği ve giderek kendini isimlendirdiği bir kimlik kavram haline geldi. Hareketin yolcularının harekete hizmet yolunda sergilediği performans kimsenin itiraz edebileceği, kimsenin görmezden gelebileceği bir performans değil. Ancak asıl sorun da orada başlıyor. Hizmetin hedefi ve yolu konusundaki tanımda bir belirsizlik varsa, kime ve neye hizmet edildiği noktasında da bir belirsizlik var demektir. O zaman, bütün bu samimi çabaların ne olduğu sorulur.
Hareket kendini, son derece dürüst, siyasetten uzak, herkese hoşgörü ile bakan, tek hedefi insanlığa ve İslam’a hizmet olan bir “altın nesil” yetiştirmek olarak tanımlamıştır. Oysa giderek bu hizmet yoluna katılmış olanlardan başka hiç kimseye en ufak bir hoşgörü beslemeyen, kendi insanından başkasına adil olma, sadık olma ve yardımcı olma sorumluluğu hissetmeyen bir nesil çıktı ortaya.
Sadakati sadece kendi hizmet yoldaşlarına gösterip geriye kalanlara takiyyenin, yani yalanın her türlüsünü söylemeyi caiz gören bir yaklaşım hakim oldu yapıya. Camianın köşe yazarlarından birisi “hizmet için ölmek şereftir” diye bir demeç vermiş.
Belli ki, içine girdiği mücadelede hasımlarına bir davasına sadakat gösterisi kastıyla söylenmiş bir söz ama hizmet kavramının bir camia için nasıl bir fetiş karaktere bürünmüş olduğunu gösteriyor. Bugün camianın “hizmet” kavramının içeriğini herhangi bir olumlu değerle doldurduğuna dair en ufak bir intiba var mı? İslam’a mı hizmet edilecek?
Dünya Müslümanlarının ve hatta bütün mazlumlarının neredeyse ittifakla kendilerine umut gördükleri, aynı şekilde İslam’dan hiç hazzetmeyen çevrelerin, İslamofobların da nefret ettiği bir Recep Tayyip Erdoğan’a ve ailesine savaş açarak mı İslam’a hizmet edilecek?
İnsanın dostu düşmanı onun kimin hizmetinde olduğunu da net bir biçimde açıklamıyor mu? Allah aşkına dünyada şu anda kim Erdoğan, Davutoğlu ve arkadaşlarıyladır, kim Gülen ve hareketinin yanındadır ona bir bakın. Gülen camiası kimin nezdinde kendine meşruiyet arıyor, kimi kime şikayet ediyor? Bir de ona bakın. Tablonun herhangi bir yerinde Müslümanlara, mazlumlara dair herhangi bir hizmet emaresini bulacak mısınız, Hizmet hareketinin?
Hizmet söylemiyle son derece samimi insanları motive eden hareketin şu anda dünyanın herhangi bir yanında Müslümanların gönlüne su serpen en ufak bir hareketi kalmamış durumda.
Türkiye’de yaptığını büyük bir PR çalışmasıyla reklam eden hareket, bir süre sonra bütün bu hizmetlerin karşılığında akıl almaz bir iktidar talep etti. Hem de öyle iktidardan pay falan değil, iktidarın tamamını talep etti. Hem de öyle usulüyle de değil, tamamen haksız ve usulsüz bir biçimde, yolsuzlukla ele geçirmiş olduğu az bir iktidar alanından bir yargı ve polis cuntası örgütleyerek iktidarı gasp etmeye kalkıştı.
Bu hareketin ”hizmet” kavramı açısından izahı nedir? Hareketin dışındakilere dünyanın PR faaliyeti yapılsa, bu saatten sonra yapılabilecek bir izah yok. Başlarına gelenin İslam’a hizmet ettikleri için veya bir sivil hareket oldukları için, İslam’a düşman, sivil hareketlerden de korkan bir iktidarın öfkesi olduğuna kimseyi inandıramıyorlar herhalde. Zira herkes biliyor ki, paralel yapıyla mücadele asla sivil faaliyetler dolayısıyla değil, sivilliğin bile cılkını çıkararak ve suiistimal edilerek girişilen yargı-polis darbesidir. Üstelik bu tek denemelik bir darbe de değil, neredeyse otomatiğe bağlanmış, adeta bir karaktere dönüşmüş bir vesayet istidadına dönüşmüş durumda.
Hizmet, hareketin mensupları için belli ki bir değer olmaktan çıkmış, bir camianın, bir örgütün kod adına indirgenmiştir artık. Hizmet edilecek herhangi bir ulvi değer yok ortada. Hareketin kendisi bizatihi hizmetin hedefidir. Hizmet bir yol veya bir istikamet olmaktan çıkmış herkesin kendisine hizmet ettiği bir fetişe dönüşmüştür artık. Yapının kod adı olarak “hizmet”e hizmet etmeyen her türlü cezayı hak etmektedir artık. Hizmet’e hizmette, sadakat ve itaatte kusur eden hükümet, olsa devirmek hizmetin gereğidir.
Hakka hizmetten “her şey hizmet için” anlayışına geçmiş olmak öylesine bir sapma biçimidir. Allah muhafaza.
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019