Yüksel TAŞKIN
Sadece siyaset bilimci olarak değil, bir vatandaş olarak da başkanlık sistemi lehinde ortaya konulan görüşleri anlamakta zorlanıyorum. Kendisine bilim insanı diyenlerin, otoriterleşmeye ve istikrarsızlığa açık davetiye anlamına gelen bu arayışa destek vermelerini yadırgıyorum. “Bırakınız krallar değil kurallar konuşsun” diyebilmek bu kadar mı zor?
Erdoğan’ın kampanyasında zarf parlak ama mazruf oldukça zayıf. İhsanoğlu’nun şu âna kadarki kampanyasında mazruf iyi ama zarf aksıyor. Demirtaş’ta ikisi de parlak. Seçmenlerin büyük bir bölümü Erdoğan’la İhsanoğlu’nun başkanlık ve cumhurbaşkanlığı rekabeti üzerinden karar verecek. Erdoğan’a oy vermek, başkanlık sistemine vize olarak anlaşılacakken, İhsanoğlu’nu destekleyenler, parlamenter sistemden yana tercihte bulunacaklar. Demirtaş ise çok daha köklü bir reformun sözcüsü. İki sistemin de yerinden demokratik reform atılımı olmadan aksadığı iddiasına sahip. İki adayı en çok zorlayacak potansiyel de onun söylemlerinde.
Erdoğan’ın kampanyası aslında içerik bakımından çok zayıf. Bu nedenle kendi alternatifsizliği, vazgeçilmezliği üzerine bir söylem bina ediyor. İhsanoğlu’na saldırmak istiyor ama rakibi bu topa girmeyeceği için durup dururken arıza çıkaran adam oluveriyor. Erdoğan’ın kimlere saldıracağı belli: “CeHaPe ve MeHaPE zihniyetlerine”. Bu partiler de Erdoğan’la direkt çatışmadan uzak durup topu İhsanoğlu’na atacaklar.
O zaman da Erdoğan Paralel Yapı’ya saldırmaya devam edecek. Bir yandan “77 milyonun cumhurbaşkanı olacağım” derken, diğer yandan ailelere çocuklarını hangi okullara göndermemeleri gerektiğini söyleyerek bu tavrıyla çelişmiş olacak. Cemaat de, İhsanoğlu’nu çok açık biçimde desteklemekten kaçınıp, çatışmadan da uzak duracağı için Erdoğan, mahallenin kavgacısı olarak algılanacak.
Bu toplum, metro, yol, okul yapıldığında memnun olur. Marmaray’a hayranlık duyar ama kavgayı da sevmez. Erdoğan’ın ise Ramazan ayında bile babacan bir söylem kuramayacak kadar öfkeli olduğunu da görür. Demek ki ahlaki üstünlük, İhsanoğlu ve Demirtaş’ta. Ellerindeki içeriği daha da yaygınlaştırmayı becermeleri gerekiyor. Oysa Erdoğan’ın kampanya içeriği zayıf ve bunu değiştirebilecek esnekliğe de sahip değil.
İhsanoğlu, parlamenter sistemi koruyacak, tarafsız ama dış politikada barış lehine aktif rol üstlenecek cumhurbaşkanı kimliğine daha net biçimde vurgu yapabilir. “Yurtta barış, Ortadoğu’da barış, dünyada barış” için geçmiş birikimini kullanacak aktif ama tarafsız cumhurbaşkanı vurgusu yeterince değerlendirilebilmiş değil. Yine de helva yapılması için gerekenler mevcut.
Başkanlık sistemi taraftarları, “yasama ve yürütme kuvvetlerinin tam ayrı ve bağımsız olduğu; yürütmenin yasama tarafından etkin denetlenebildiği bir Türkiye için” sistem değişikliğinin zaruri olduğunu iddia ediyorlar. İhsanoğlu ve Demirtaş’ın bu söylemlere yanıt üretmeleri gerekiyor.
Mesele yasamanın yürütmeden hem bağımsız hem de güçlü olduğu bir yapı kurmaksa parlamenter sistem içerisinde yapılacak çok şey olduğunun altı çizilmeli. Güçlü yasama demek, milletvekillerinin parti liderlerine ve muhalefet partilerinin de iktidar partilerine karşı ciddi güvencelerinin olması demektir. Milletvekillerinin partilerine ve yürütmenin başına gerektiğinde karşı çıkabildikleri ve bu nedenle koltuklarını kaybetmedikleri bir ülkede yasama güçlendirilmiş demektir. Bırakın başkanlık sistemini, yüzde on seçim barajını kaldırmak ve parti içi demokrasiyi oturtmak bile daha güçlü yasama demektir. Sorun bunu kimin isteyip istemediğinde düğümlenmektedir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- CHP’nin Yerel Seçim başarısı ve iktidar yürüyüşüne dair bazı gözlem ve öneriler (1)
20.04.2024 - Popülizm Tartışmaları Üzerinden Son Yerel Seçimleri Anımsamak
15.12.2019 - 31 Mart-23 Haziran Seçimleri Türkiye Sağı Açısından Ne Anlama Geliyor?
26.07.2019 - Kudüs Tartışmasının Gösterdikleri: Benzin Kovalarıyla Medeniyetler Çatışmasına Koşmak
18.12.2017 - İki meselede netleşemeyen bir muhalefetin şansı olmaz
27.09.2017 - Şerif Mardin: Sosyal Bilimlere Saygınlık Kazandıran Bir Bilim İnsanının Ardından
19.09.2017 - Yaşam tarzı siyasetini veya yüzde 50’ye sıkışmayı reddetmek
10.08.2017 - Hakikat bükücüleriyle nasıl mücadele etmeli
27.07.2017 - Adalet Yürüyüşünün gösterdikleri
10.07.2017 - Bir mezuniyet töreni vesilesiyle
26.06.2017
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Hakki Sayin
nese hanim hos geldiniz. soylesilerinizi ozlemistik. bu konuda tum onemli kisilerle soylesiler yapacaginizi umuyoruz.