Yüksel TAŞKIN
HDP eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, partilerinin 1 Kasım seçim bildirgesini kamuoyuyla paylaştılar.
Vaatler, 7 Haziran seçimleri öncesi açıklanan Büyük İnsanlık Seçim Bildirgesi’yle büyük ölçüde örtüşüyor. Ama iki seçim arasındaki iklim ciddi ölçüde değişti. Bu değişimin de en büyük nedeni, HDP’nin beklenmeyen başarısı ve bundan duyulan hazımsızlık.
Birileri düz ovada siyaset güzellemesi yaparlarken anlaşılan HDP’ye yüzde 5’ler civarında bir “kontenjan” ayırmış. Ana toplum mühendisliği şişede durduğu gibi durmuyor. Kendi kurduğunuz veya kendiniz kurmuş gibi savunduğunuz barajın altında kalabiliyorsunuz bazen.
Bildirge’nin içeriğine çok giremeyeceğim. Özyönetim talebi altında birleştirilebilecek vaatler, kadınlara yönelik radikal ve çok çeşitli vaatler ve “seni diktatör yaptırmayacağız” mesajı en fazla aklımda kalanlar.
Bu yazıda daha çok Yüksekdağ ve Demirtaş’ın giriş konuşmalarındaki bazı vurguları değerlendirmek istiyorum.
HDP’lilerin mücadele azimleri azalmamış ama bir burukluk var üstlerinde. Geçen seçimde zekice çıkışlarıyla suya atılan bir taşın etrafında oluşan anafor misali, dalga dalga mesaj olmuş yağmışlardı. Bu defa yine akıl dolu çıkışlar yapıyorlar ama etki katsayısı eskisi kadar güçlü değil. Veya şimdilik güçlü değil?
Neden peki? Öncelikle bu durumun oy azalışına tekabül etmeyeceği tahminimi paylaşayım. Çünkü son süreçte yaşananların asıl faturası AK Parti’ye çıkarılacak. Yine de çok sayıda HDP’li, PKK’nın silahlara sarılmasından dolayı buruk.
Barışı, radikal demokratik yenilenmeyi savunan bir partinin yüzde 13,4 oy aldıktan sonra bu duruma düşürülmemesi gerekiyordu.
Şimdi açıkça soruyorum: Çatışmasızlık ortamında HDP barış mesajını daha rahatlıkla iletemez miydi? Böyle bir ortamın parti oylarını yüzde 15’in üzerine taşıması dahi mümkün olabilirdi.
“Kılıçla yaşayanlar kılıçla ölmek” mi istiyorlar yoksa yüzbinlerce insanın öldüğü bir iç savaş sonrasında barışmayı başarmak üzere olan Kolombiya’daki gibi, siyaset alanında yerlerini almayı mı?
Yüksekdağ’ın konuşmasının bir yerinde de bu burukluğu hissettiği anlaşılıyor: “İşte böyle başlamıştı her şey. Güzel başlamıştı, güzel devam etmişti. Siyasi iktidarın ve sarayın hırsı Türkiye’nin aydınlanan geleceğini karartmadan önce, savaş başlamadan önce, hırsızlıkların üstü kanla örtülmeden önce umut vardı, coşku vardı, neşe vardı. İnsana inanç, geleceğe inanç vardı…” Sanki yıllar öncesinden bahsediyor, Yüksekdağ.
Ama unutmamalıyız ki her savaşta en az iki taraf vardır.
Tam da bu nedenle konuşmaların en vurucu bölümü Demirtaş’a aitti bana göre:
“Biz bugüne kadar halkların yararına her kim olumlu ne iş yaptıysa, taş üstüne kim taş koymayı başardıysa onlara ancak teşekkür edebiliriz. Ama yolun bundan sonrasına HDP ile devam edeceğiz… Siyasetle akılla barış yoluyla devam etmeliyiz. Gandhi’nin dediği gibi ‘Adaletsiz rejimi adaletle yıkınız ve alkışlar önüne kansız elle çıkınız’.”
Kamuoyunda bu son derece önemli ifadeler yeterince yankı buldu mu? “Adaletsiz rejimi adaletle yıkınız ve alkışlar önüne kansız elle çıkınız.” Bundan daha güzel bir siyaset tanımı yapılabilir mi?
Bu ifadelerde neden HDP’nin önünün açılması gerektiği konusunda çok net ve ilkesel bir tutum var: “Savaşma siyaset yap!”
Yine örtük olarak deniyor ki, HDP’nin bu denli güçlenmesinde geçmiş mücadelelerin de etkisi olmuştur. Ama artık bayrağı HDP’nin devralması gerekiyor.
HDP Demirtaş’ın sözlerine yansıyan tavrı her fırsatta savunmak, anlatmak zorundadır. İşte bu yapıldığında Demirtaş’ın “HDP olmazsa bu gemi batar” ifadeleri çok daha anlamlı hâle gelecektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.04.2024
15.12.2019
26.07.2019
18.12.2017
27.09.2017
19.09.2017
10.08.2017
27.07.2017
10.07.2017
26.06.2017