Yüksel TAŞKIN

Yüksel TAŞKIN
Yüksel TAŞKIN
Tüm Yazıları
Sevgili öğrencilerim, değerli arkadaşlarım,
9.02.2017
2025

İki gündür yağmur gibi yağan destek mesajlarınızı okuyorum. Hepinize tek tek yanıt veremedim. Kusura bakmayın. Ama beni ne kadar mutlu ettiğinizi, bana nasıl güç kattığınızı anlatamam. KHK ile üniversiteden atıldığımı öğrendiğim andan bugüne kadar yaşadıklarım, öğrencilerime, gençlere duyduğum inancın, umudun ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gösterdi. Yoğun bir haksızlığa uğramış olmanın acısını sizler bana derhal unutturdunuz. İçimi ısıttınız. Hem de hepiniz sahip çıktınız hocalarınıza. Yersiz ayrımların küflü tuzağına düşmeden.

Bazen odama gelirdi öğrenciler. Umuda ihtiyaçları olduğunda bana gelip iyimserlik aşılamamı beklerlerdi. Bu iyimserlik rolü bana zamanla yapışıp kaldı. Galiba bu rolü sevdim. Belki kendime de umut aşılıyordum, çaktırmadan?

İşte sizler benim umudum oldunuz iki gündür. Sizlerin sayesinde çok çabuk toparlandım.

1999’dan beri derslerine girdiğim yüzlerce öğrencimden aldığım mesajları hayatımın sonuna kadar unutmam mümkün değil. İşte bu sizin gücünüz. Gücünüzün farkında mısınız?

Evet pazartesileri ilk ders Humanities dersi olurdu. Derslerin ilk günü çaktırmadan öğrencilerin yüzüne bakardım. Kim nerede oturmuş? Heyecanlı, endişeli, utangaç, beklenti dolu yüzler. Düşünen, şaşıran, merak duyan insandan daha güzel ne olabilir?

KHK ile atıldığımı öğrenmeden önce, bir gün sonraki Edebiyat ve Siyaset dersini düşünüyordum. İlk derse katılım az olmasın diye baştan öğrencilere bir uyarı mesajı yazmıştım! Dersi alan öğrencilerin oluşturduğu gurup çok heyecan vericiydi. Üç yıldır tanıdığım pırıl pırıl insanlar. O derste edebiyat metinlerine yoğunlaşarak hep beraber dönüşmek, derinleşmek muazzam bir deneyimdi. Bir masa etrafında yüz yüze oturarak sahiden konuşmayı öğreniyorduk...

İki gündür yüzlerce öğrencim son yirmi senenin anılarını yeniden canlandırdılar. İlk günün ürkek öğrencilerinin zamanla büyümelerine, değişmelerine ve mezuniyet günlerinde de hayata karışmalarına şahit olmak hem güzel hem de buruk bir duygudur. Bizim meslek, çocukların defalarca yuvadan uçmalarına alışmayı da gerektirir.

Ben öğrencilerimi, derslerimi çok sevdim. Her ders benim için bir oyun gibiydi. Mutluluk kaynağıydı. 20 yıla yakın ders verdiğim halde hala derslerin başında heyecanlanırım. Dersim bittiğinde ve iyi geçtiğini hissettiğimde benden daha mutlu bir insan yoktur. Kötü geçen ders ise uykularımı kaçırır.

İnsanın sevdiği işi yapıp bir de hayatını bundan kazanması kadar güzel ne olabilir? Ömür boyu öğrenciliğe mahkûm olmaktır hocalık ve ben bu mahkûmiyeti çok sevdim.

İşte benim elimden almaya çalıştıkları şey budur. Bu elimden aldıkları akademik hayat fena da sayılmaz. Şairin dediği gibi, “üstü kalsın!”

Şaka yaptım canım. Öyle kolay vaz geçmek yok. Öğrencilerimize yeniden kavuşmak için yılgınlığa kapılmadan mücadele edeceğiz. Bizleri tasfiye etmeye kalkışan özgüvensiz korkaklara teslim olmayacağız. En değerli silahımız haysiyetimizdir.

Öğrencilerimize borcumuz var. Sözümüz var. Marmara Siyasal yalnız değildir.

www.facebook.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar