Zekeriya Kurşun
The Muslim World (İslâm Dünyası) dergisi 1911 yılından beri çıkmaktadır. İslâm dünyasını tarihi, dini, sosyal, siyasi bakımdan ele alan derginin başlığı sizi yanıltmasın. Amerikalı misyonerlerin dergisidir. Özellikle 1938 yılına kadar çıkan sayıları, misyonerlerin eski Osmanlı topraklarında ve sonrasında Türkiye başta olmak üzere yeni oluşan devletlerdeki faaliyetleri ile ilgili ilginç misyonerlik hikâyeleri, taktikler, umutlar ve hayal kırıklıklarını anlatan yazılar ile doludur.
PLİNY EKTİ, LEVİ SULADI, TANRI VERDİ
1819 yılında Pliny Fisk ve Levi Persons’un Osmanlı topraklarına gelmesi ile başlayan Protestan misyonerlik faaliyetlerinin neredeyse bütün detayları adı geçen derginin çeşitli sayılarında anlatılmaktadır. Özellikle Birinci Dünya Savaşı’nın Osmanlı topraklarında meydana getirdiği felâketleri avantaja dönüştürmeye çalışan misyonerler, dergileri aracılığıyla bunu dünyaya açıkça ilân etmekten de çekinmemektedirler.
Meselâ 1919 yılında İstanbul’dan yazan misyoner C. Trowbridge Riggs (The Muslim World 9/1919) “Türkiye’de Küçülen Hilâl” başlıklı makalesinde; son yüz yılda ektikleri tohumların meyvesini şimdi alacakları iddiasında bulunuyordu. Ona göre, “Pliny ekmiş, Levi sulamış ve şimdi de Tanrı onlara hasadı hediye etmişti.”
Savaş sebebiyle son yıllarda Müslümanların yaşadıkları krizlerden dolayı kendilerine daha yumuşak baktıklarını söyleyen Riggs, bunu avantaja çevirmenin gerektiğini belirtiyordu. O, savaşın doğurduğu sonuçlardan dolayı gayrimüslimlerin dışında sadece Çerkezler, Kürtler ve Yörükler arasında da İncil’i yaymanın kolaylaştığını ileri sürüyordu.
Aslında Riggs’in ifadeleri, son yüz yılda Ermeniler ve diğer Hristiyan unsurlar arsında yaptıkları faaliyetleriyle Osmanlı toplumundaki farklı din ve mezhep mensupları arasına soktukları nifaktan öteye gidemediklerinin de itirafıydı. Sürekli kriz dönemlerinden besleniyorlardı. Veya krizler oluşturarak sözde ‘hakikat güneşini’ ama gerçekte fesat tohumlarını yayıyorlardı. Nitekim 1900’lerde 300 yüz milyon Müslüman’ın İstanbul’a olan bağlılığından korkan Hristiyan âlemi adına şimdi Riggs, “İslâm âleminin en zayıf döneminde” olduğunu hatırlatarak, şöyle diyordu: “Şimdi Türkler bizim Efendimize (İsa’ya) teslim olurlarsa, 200 milyon Müslüman üzerinde nasıl tesir edeceğini kim tahmin edebilir ki?”
TANRININ KARALLIĞI MI EVANJELİK KRALLIĞI MI?
Bu yazıların yazıldığı dönem Birinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği, paylaşımların yapılmaya başlandığı ve Amerikan misyonerlerinin en şımarık devrelerinde olduğu yıllardır. Bu yüzden Riggs, Evanjeliklerin durumu nasıl avantaja dönüştürüp, Anadolu’da ve diğer İslâm dünyasında ‘Tanrının Krallığı’nı egemen kılacaklarının derslerini veriyordu. Misyonerler bu dergi aracılığıyla Hristiyanlığı yaymak üzere İslâm dünyası için taktik geliştirirken, Amerikan başkanlarına da yön vermekte ve kendilerinden olmayanlara nasıl davranacaklarını öğütlemekteydiler.
İslâm’ın diğer semavî dinleri ve kitaplarını kabul etmesi, Kur’ân’da Hz. Musa ve özellikle Hz. İsa ile ilgili kıssaların yer alması ve bunların sürekli din adamları tarafından anlatılması misyonerlerin toplumda kolay kabul görmelerine imkân veriyordu. Osmanlı Devleti’nin asırlarca süren ve dini barışı sağlayan düzeni de misyonerlerin diğer İsevî topluluklar gibi kabul edilmelerini sağlıyordu. Üstelik Protestanların, asırlarca Osmanlı devletine karşı ittifak kuran Katolikleri eleştirmesi de cazip geliyordu. Bütün bunlar Osmanlı topraklarında ve sonrasında Türkiye’de Amerikan misyonerlerinin işlerini kolaylaştırıyordu.
Neticede onlar da yeryüzünde ‘Tanrının hakimiyetini’ tesis etmek (!) istiyorlardı. Tamamen dini sâiklerle hareket ettiği düşünülen bu gruba ne söylenebilirdi?
Din ve inanç hürriyetinin olduğu toplumlarda, kamu düzenini bozmayan, genel ahlâkı ifsat etmeyen hatta toplumun terakkisini isteyen, okullar, hastaneler açarak hizmet veren gruplara olsa olsa minnet duyulmalıydı.
Peki savaşın sonunda bir tespitten ziyade temennilerini dile getiren “Türkiye’de Küçülen Hilal” makalesini yazan kişinin aşağıdaki ifadeleri hangi dini anlayış ile dile getirilmişti?
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wilson “milletlerin kendi kaderlerini tayin hakkını” savunurken; vatandaşı misyoner Riggs, 1919’da şöyle diyordu: “Türkiye’de İslâm küçülen bir hilâldir artık. Bundan sonra Türk Sultan’ını hiç kimse hakiki inancın halifesi olarak tanımayacak ve dünyadaki milyonlarca Müslümanlar arasında adı hutbelerde okunmayacaktır.”
BRUNSON’IN DAVASI NE İDİ?
Bu ifadeler, inancını yaymak niyetinde olan ‘iyi bir din adamının’ samimiyetini ne kadar yansıtıyor? Bu sözler, bir inancı mı, yoksa İslâm dünyasına şekil vermek isteyen bir siyasi yaklaşımı mı anlatıyor?
Bu soruların cevabı aynı zamanda size Rahip Brunson’ı ve davasını anlamanın anahtarlarını verecektir.
Brunson davası açıldığında yazdığım bir yazıda davadan ziyade Türkiye’deki misyonerlik faaliyetlerine dikkatleri çekmiştim. Hâlâ aynı yerde duruyorum. Zira o tarihten sonra misyonerlerin mağdur ettiği pek çok kişi bana hikâyelerini anlattılar. Nasıl kandırıldıklarını yazdılar veya söylediler. Şimdi hukuk ne derse desin, Brunson artık Riggs gibi Türkiye’nin tarihine yazılmıştır. Unutmayın, onun işlediği cürümlerin davası bitmiş ama ülkemizde misyonerlik faaliyetleri hâlâ devam etmektedir. Müslüman Türkler veya başka milletlerden Müslümanlar, Hristiyan ülkelerde kanunların elverdiği ölçüde dinlerini yaşama ve yayma faaliyetlerine izin verildiği gibi Türkiye’de de misyonerlik bir suç değildir. Samimi bir Hristiyan’ın dinini anlatması ve yaşaması kadar tabii bir şey de yoktur.
Suç olan husus, insanları aldatmak, yalan söylemektir. Topluma fitne sokmak, fesat tohumları ekmektir.
Nitekim tam 200 yıldır Amerikalı misyonerler bu topraklarda yalan söylemekte, fitne ve fesat tohumları ekmektedir.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.02.2019
18.03.2019
18.02.2019
4.02.2019
10.01.2019
3.02.2019
17.12.2018
22.11.2018
12.11.2018
18.10.2018