Zeki ALPTEKİN
Kastamonu-Bozkurt’daki Ezine çayında meydana gelen sel felaketi, sanayi devriminden bu yana oluşan ve geçtiğimiz yıllarda bir nitelik sıçraması ile kendini açıkça gösteren iklim krizinin dünyadaki en son örneklerinden biri oldu.
Konu, bunun etrafında oluşan bir dizi sorunu da gündeme getiriyor. Bunların başında gelen ise, küresel ısınma ve bunun -artık somut olarak gözümüzün önüne gelen sonuçları:
Bilim insanları, ısınma ile birlikte havada nemlilik oranının artmasını, buna paralel olarak dünyadaki ısının regülatörleri olarak kabul edilen ve 32 adet olarak sayılan büyük (golfstream gibi) deniz akıntılarının dengelerinin bozulmasını (daha hızlı akmasını) ve havadaki iklim regülatörü jetstream’in deforme olmasını bu bağlamda sıralıyorlar.
Bunun sonuçları, bozulan denge, yani „dengesizlik“, kimi bölgelerde aşırı kuraklık şeklinde ortaya çıkarken, kimi yerde de aşırı yağış şeklinde ortaya çıkıyor.
Bu aşırı yağış, örneğin Bozkurt’ta birkaç gün içinde metre kareye 161 kilogram şeklinde, Bozkurt’u çevreleyen dağlardaki köylerde ise metre kareye 453 kilograma varan miktarda gerçekleşti. Bunun nedenlerini ve ortaya çıkan sonuçları, yani ”büyük tablo”yu
yukarıda kısaca çizmeye çalıştık !..
(Bozkurt′taki felaketin 7 nedeni | Türkiye | DW | 16.08.2021)
İklim krizinin sonuçlarına karşı mücadelede başat olan, C02 salınımlarının radikal şekilde azaltılmasıdır!.. Bu ise önümüze ”Yenilenebilir Enerjiler” alternatifini koyuyor. Böylesi
stratejik bir hedef doğrultusunda sel felaketlerinin önüne geçebilmek, ondan korunabilmak vs. için „neleri yapmamamız“ gerektiği ortada. Bunlar Kastamonu-Bozkurt’a ilişkin olarak yukarıda verdiğimiz kaynakta sıralanmış. Biz burada, bunun dışında başka „neleri yapabileceğimiz“ konusunda kafa yormaya çalışacağız.
Türkiye’deki nehirlerde, özellikle debisi yüksek, dağlardan-taşlardan gelen nehirlerde uygulanabilirliği nasıl olur bilemiyorum ama, bunlar dünyadaki selden korunma örnekleri kapsamında elde edilen sonuçlar açısından ufkumuzun genişlemesine yardımcı olabilir.
Şöyle sıralayalım;
1. Dere, çay ya da nehir yataklarına kesinlikle „islah ediyoruz“ başlığı altında müdahele edilmemesi, derinleştirme ya da yönlendirme şeklinde yatak değiştirilmeye, daratılmaya çalışılmaması gerekiyor. Çünkü yatakta yapılacak her tür değişiklik, son tahlilde suyun var olan debisinden daha hızlı akmasını, aşırı yağış durumunda olası sel felaketinin daha hızlı oluşmasını beraberinde getirebilir. Nehirlerin taşıdığı sediment denen artıklar (aluvyonlar, irili ufaklı taşlar, kumlar vs.) doğal su stoperleridir.
2. Yağışların sel felaketine dönüşmesini önlemek için nehirlerin kabarma durumunda suyun nehir kenarlarındaki araziye doğal olarak serbestçe yayılabilmesinin sağlanması, buralarda yapılaşma olmaması gerekiyor. Bu havzalar, korunması gereken doğal nehir
yayılma havzaları, sulak alanlardır.
3. Bu doğal yayılma alanlarına ek olarak -doğal dengeleri gözeterek- oluşturulacak olan suni havzalar, göletler aşırı yağış sırasında „nehirlerin öfkesini“ dindirecek su depoları olarak görev görebilirler. Burada biriken sular sel dindikten sonra tekrar nehire verilip normal akış sağlanabileceği gibi, yerine göre su şebekeleri, tarım vs. gibi değişik amaçlar için de kullanılabilir.
Bu konuda Almanya’da -su kenarında yükseltilen bentler vs. gibi- alınan teknik tedbirlerin yanı sıra Ren Nehiri kenarında oluşturulan su havzaları (bkz. Aşağıdaki Şekil) 70-80’li yıllarda her yıl taşan, özellikle Mosel bölgesini, Koblenz ve Köln şehirini teslim alan ve
milyonlarca zarara neden olan su baskınlarını tamamen önledi. (Bu baskınların, nehirin beslendiği Alpler’deki buzulların global ısınma nedeni ile aşırı erimesi ve nehir yatağında zamanında yapılan „islahlar“ ile birlikte meydana geldiğini bu meyanda belirtmiş
olalım.)
4. Bu bağlamda coğrafi durumu da göz önüne alarak uygun yerlerde suyu tutacak bentler, setler oluşturup suyun akış hızını kontrol altına alma potansiyelleri oluşturulabilir. Şimdi burada bu şekilde bir su kontrolünü HES’ler (Hidroelektrik Santral) ve barajlar ile
sağlayamaz mıyız, gibi soru ortaya çıkıyor.
Tabii ki olabilir, yerine göre olmalıdır da!.. Ama bu, neredeyse gördüğü her çayın, derenin, suyun üzerine „aç gözlülükle“, „enerji sorununun çözümü“ bahanesi ile HES yaparak „doğal“ dengeleri altüst etmekle değil, iklim krizine karşı ilkeli savaşım temelinde doğru bir su politikası -yaygın „bilimsel“ deyimi ile su managmenti çerçevesinde oluşturulacak bir sel felaketlerini önleme stratejisi uyarınca olursa anlamlı olabilir.
Bu bağlamda yeri gelmişken Ezine çayı üzerinde kurulmuş olan (Orta ve Doğu Karadeniz’de yüzlerce örneği olan) ufak boy (mikro) HES’ler üzerine de bir-iki kelam etmek istiyoruz. Ufak boy hidroelektrik santraller, dünyadaki tüm örneklerinin de ortaya
koyduğu gibi -ekoloji-ekonomi dengesi gözetildiğinde- aslında „astarı yüzünden pahalıya mal olan“ bir enerji üretim şeklidir. İster nehir tipi (regülatörlü), ister rezervuar tipi (barajlı) olsun sonuç pek değişmiyor: Barajlı, bentli olanları göreceli küçük oldukları için
sel felaketlerini önleme potansiyelleri oldukça düşük; her iki tipte de doğayı, habitatı sudan mahrum bırakma özellikleri nedeniyle, sonuçta ürettikleri enerji ile bunun doğaya ve insan yaşamına verdiği zarar arasında oldukça büyük bir „orantısızlık“ ortaya çıkıyor. Küçük Hesler verimsiz ve dolayısı ile sürdürülebilir değiller yani!
Ama her sorun çözümünü de beraberinde getiriyor. Ya da „önce sorun oluşuyor, bunun da bilinci bu temelde, bunun arkasından geliyor“! Geçenlerde önümüze tesadüfen bu „mikro HES“ler konusunda ilginç bir buluş, henüz daha deneme aşamasında olgunlaşmış bir proje çıktı. Münih Teknik Üniversitesinde (TUM) birkaç yıl önce başlanılan bu projede geliştirilen HES sisteminde doğaya, doğal sistemlere, diğer baraj ya da klasik HESlerde
olduğu gibi herhangi bir müdahale yok, ya da çok minimal seviyede. Şöyle ki;
Burada, yukarıdaki vizüel şekilde görüldüğü gibi suyun (nehirin) önüne set yaparak, suyun akışını engellemek söz konusu olmadığı için özellikle kurak aylarda su sıkıntısı nedeniyle nehir yolunun ötesinde ortaya çıkan ve bölgede yaşayan diğer canlılar için yaşamsal önemdeki „can suyu“ sorunu tamamen ortada kalkıyor. Sudaki ivmelenme ve buradan elde edilen güçle enerji üretme, su yolunda kazılarak oluşturulan küçük bir hazne (çukur) ve bunun içine yerleştirilen türbinlerle sağlanıyor (bkz. Aşağıdaki Şekil). Bu
sistemle „Can Suyu“ %100 aşağıya verilebiliyor. (Mevcut HES sistemlerinde can suyu oranı %10 gibi tespit ediliyor, ki bu fauna ve flora için çok düşük bir rakam!)
Doğal dengeler zincirindeki canlı-vahşi yaşamı açısından önemli olan balıkların nehirlerde göç edebilmesi, klasik HES sisteminde önemli bir sorun! Burada oluşturulan bentler balıkların göç edebilmelerini büyük oranda engellediği gibi, engelleri aşabilenlerin de çoğu türbinlerde heder oluyorlar. Oluşturulan bentler, ayrıca suyun getirdiği sedimentlerin akışını engelleyerek bunların nehir boyunca denizlere kadar yayılmasının önüne geçiyorlar. Oysa bu sedimentler, suyun akış hızının kesilmesi ve sahillerin getirilen kumlarla beslenmesi konusunda yaşamsal önemde. Yeni sistemle bu sorunlar da çözülüyor:
Türbinler „ince dokunmuş“ parmaklıkla (süzgeçle) korunarak balıkların buraya düşüp heder olmasının önüne geçilirken, böylelikle göç yollarının tamamen açık olması sağlanıyor. Parmaklıklar üzerinde birikecek olan sedimentlerin bir süpürgeç tarafından aşağıya iletilmesi ile de doğal akışın, sürüklenişin devam etmesi temin edilmiş oluyor..
Böylesi haznelerin, projeye ilişkin yukarıdaki ilk resimde de görülebileceği gibi doğal dengeleri bozmadan, aynı su hattında, yan yana birkaç defa tekrarlanma gibi bir pratikliği –avantajı- olduğu gibi, tesisin „rakiplerine“ oranla bayağı ”hesaplı” bir yanı da var. Çünkü bunlar uzun boylu bir kurulumu gerektirmiyorlar! Böylesi bir tesisin enerji üretim etkinliği ise %90 ile bayağı yükseklerde.
Oluşturulan pilot projelerde ortaya çıkan gerçekler özetle bunlar.. Projedeki sistemin işleyiş biçimi Youtube videosundan „almanca“ izlenebilir (https://youtu.be/2neTrcoUV8), projenin tamamı üniversitenin internet sayfasında „almanca“ okunabilir.
(https://www.bgu.tum.de/wb/schachtkraftwerk/)
Ekoloji ve ekonominin barışmasına bundan daha güzel örnek olabilir mi?!
Ne diyelim? Darısı bizim başımıza..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.02.2025
4.02.2025
22.12.2024
1.07.2024
12.05.2024
15.04.2024
3.02.2024
24.11.2023
6.08.2023
11.07.2023