Ahmet TAŞGETİREN
Taha Akyol’un Karar’da yayınlanan haftalık mülakatlarında çok önemli düşünce insanları ile çok önemli konular değerlendiriliyor.
Şükrü Hanioğlu ile yapılan mülakatın 3 Eylül 2019 tarihli ikinci bölümünün sonunda şu soru sorulmuş:
-Tarihi dinamiklere, dip dalgalarına bakarsak, Türkiye nereye gidiyor?
Hanioğlu’nun cevabının son kısmı şöyle:
“-Yaklaşık bir asır sonrasında küresel, bölgesel ve yerel güçlerin katılımı ile Ortadoğu’da yeni bir status quo şekilleniyor. Oldukça uzun sürecek bu sürecin nasıl netice vereceğini tahmin etmek şüphesiz kolay değil. Ancak bunun Türkiye’yi derinden etkileyeceğini söylemek mümkündür.”
Bu tespite katılmayacak insan yoktur. Çünkü coğrafya kaynıyor ve dünyanın bütün etkin güçleri bu coğrafyaya odaklanmış durumda.
Türkiye bu coğrafyanın merkez ülkelerinden biri. Ve 100 yıl önceki yeniden şekillenme de Türkiye zemininde gerçekleşmişti. Türkiye’nin büyük kayıplarıyla.
Türkiye bugün nasıl “derinden etkilenecek?”
Bunu okumak ve mukabil hamleleri yapmak, bugünün tarihi sorumluluğu.
Coğrafyada çok önemli gelişmeler olduğunu herkes görüyor. Ve bunların Türkiye’yi ilgilendirdiği de sıcak gelişmeler halinde önümüze çıkıyor.
Zaman zaman Türkiye’yi yönetenler de Türkiye’nin Türkiye’den ibaret olmadığını, Türkiye’nin savunmasının sınırların çok ötesinden başladığını ifade ediyorlar.
Bir ara Büyük Ortadoğu Projesi’nde üstlenilen “eş – başkanlık” rolü de, coğrafyanın yapılanmasında Amerika ya da Batı ile paralel iş tutulabileceği yaklaşımı ile alakalı olmalıdır. Bugün o rolün çok da sağlıklı bir yaklaşım olmadığı görülüyordur.
Yukarıdan beri Şükrü Hanioğlu’nun değerlendirmesinden yola çıkarak yazılanlar, Türkiye olarak çok hayati bir noktada bulunduğumuzu ortaya koyuyor.
Böyle bir süreci yönetme sorumluluğu şu andaki iktidarın üzerindedir. Hiç şüphesiz tarihi bir sorumluluktur.
İktidar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin de getirdiği statü ile merkezi bir irade yoğunlaşması sağlamıştır.
Bu yapı, “tek adam” yönetimi biçimine dönüşme ihtimaliyle haklı olarak kaygı uyandırıyor, hatta tepki doğuruyor, ama ülke için hayat - memat meselesi haline gelen durumlarda toplumun tek yürek olmasını sağlama imkanını da içinde barındırdığını düşünmek mümkün.
Şu ana kadar iktidar grubu buna “Beka meselesi” dedi. Ve o çizgide bir ortak zemin bulmaya çalıştı.
Sorun bu ortak zemini bulmak için gerekli politikanın, dilin oluşturulmasında.
Normalde Cumhurbaşkanı anayasal tanımlamada “milletin birliğini temsil ediyor.”
Peki olan ne?
Olan, Cumhurbaşkanı’nın bir partinin liderliğini yapması, parti adına yüzde 50 artı 1’in peşine düşmesi, bunun için kitlelerin duygularını bir mecrada toplamak üzere karşıtlıklara vurgu yapması, yani açıkça taraf olması.
Amerika’ya, Rusya’ya, yani bir dış güce karşı taraf olmakla, içerde bir toplumsal oluşumu ifade eden partilere karşı taraf olmak arasında tabii ki fark var. Bu durum, “Cumhur-başkanı” da olsanız, kaçınılmaz olarak sizi bir kesimin lideri, diğer kesimin karşıtı haline getirir.
Şu andaki durum budur.
Bundan ayrı şu anda bir başka durum daha ortaya çıkmıştır. O da Cumhurbaşkanı’nın lideri olduğu partinin bünyesindeki ayrışmalardır. Bu olgu da Cumhurbaşkanı’nı parti içinde taraf haline getiriyor. Diyelim Cumhurbaşkanı’nın, Ahmet Davutoğlu’nun tasfiyesinde rol üstlenen Pelikan grubunun karargahını ziyaret etmesi, kuşkusuz bir tercihi yansıtıyor.
Parti mücadelelerinde bunlar çok normal karşılanabilir. Ama bunun ülke için hayat – memat meselesi olduğu durumlarda gerekli olan “cumhurun liderliği”ni gölgeleyeceği açıktır.
Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meydanlara çıkıp Davutoğlu ya da Gül – Babacan hareketine karşı kampanya yürüteceği konuşuluyor. Bunun ilk işaretleri “Davaya ihanet” ile “Ümmete yönelik bölücülük” ile geldi bile. Öte yandan CHP, HDP, İyi Parti ve Saadet’e karşı zaten kampanya yürütüyor.
Bu durumda, Cumhurbaşkanının kendi etki alanını daralttığı, milli meselelerin bile parti yaklaşımına indirgendiği bir sonuç ortaya çıkmaz mı?
Benim kanaatim şu: Cumhurbaşkanının “milletin birliği”ni temsil hüviyeti üzerinde çalışmak lazım. Bunun için parti ile ilişkisi, parti adına kampanyalara katılıp, diğer partilerle polemiğe girmesi ya da parti içindeki farklılaşmalarda taraf olması hallerinin masaya yatırılıp sağlıklı hale getirilmesi lazım.
“Ortak akıl” diye bir kavramı vardı Ak Parti’nin. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bunu “Türkiye’nin ortak aklı” haline getirmek gerekiyor. Nasıl olacak o?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025