Ahmet TAŞGETİREN
34 şehide rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’le Moskova’da görüşmesi çare arayışının yansıması.
Ne kadar uzun sürerse ve ne kadar cana mal olursa olsun ülkeler arasındaki savaşlar bir biçimde sona eriyor.
Böyle zamanlarda ülke içinde birlik beraberlik olması dışa karşı savaşın gereklerinden biri olarak kabul edilir. Ancak şu anda bizde de dozu gittikçe yükselen bir iktidar-muhalefet savaşının yaşandığını ve bu savaşın sanki hiç bitmeyecekmiş gibi görünüm arz ettiğini ifade etmek gerekiyor.
İşin garip olan yanı şu ki, Anayasada “Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil temsil ettiği” ifade edilen Cumhurbaşkanı da savaşın tarafı haline gelmiş bulunuyor.
Yeni sistemde Cumhurbaşkanının “partili olması” ve bu hüviyetle “yürütmenin başı” sorumluluğunu üstlenmesi, onu, hem her icraattan sorumlu kılıyor hem de eleştirilerin hedefi haline getiriyor. Parlamenter sistemde bu rol başbakanda idi. Başbakan bir partinin iktidarını temsil ediyor, sevabı ile günahı ile yapılan her işin faturasını ödüyordu. Cumhurbaşkanı ‘82 Anayasasına göre yine “icranın başı” gibi görünse de sembolik bir konumda bulunuyordu. Onun için de icranın hesabı ondan sorulmuyor, savaş gibi ülkenin hayati meselelerinde iktidarla muhalefeti bir masada buluşturup, dışa karşı millet birliğini sergileyebiliyordu. Muhalefetin iktidara itirazları olsa bile cumhurbaşkanlığı bir tür subap misyonu ifa ediyordu.
Yeni sistemde cumhurbaşkanı fiilen icranın başı ve partili.
Muhalefet icranın başını eleştirdiğinde cumhurbaşkanı otomatikman hedef haline geliyor. Ortada muhalefetin cumhurbaşkanını sakınacağı ara bir alan yok.
Cumhurbaşkanı’nın ya da iktidar partisinin tavrına gelince… Orada ikili bir görüntü var. Bir görüntüde Cumhurbaşkanı ile “Devletin başkanı ve millet birliğinin temsilcisi” gibi moral ve saygı boyutu ağırlıklı bir ilişki bekleniyor. Diğer görüntüde ise, Cumhurbaşkanı’nın muhalefetle dişe diş mücadele içinde olması durumu var.
Muhalefet hedef alıyor, suçluyor, Cumhurbaşkanı da misliyle karşılık veriyor.
Bu durumda ikinci görüntünün birinci görüntüyü anlamsız hale getirmesi kaçınılmaz.
İşin realitesinde iktidarla muhalefet arasında bir mücadele olması kaçınılmaz. Biri iktidar olmak istiyor öteki iktidarını kaybetmek istemiyor, herkes halkta bir karşılık üretmeye, herkes karşı tarafın hatalarını öne çıkararak kendi tabanını tahkim etmeye çalışıyor.
Bu durumda ne muhalefete “Şunu yapma” demek gerçekçi olur ne de iktidara… Ya da isimlendirmek gerekirse ne Kılıçdaroğlu’na ne Erdoğan’a…
‘Kılıçdaroğlu’na muhalefet lideri olduğu için her şey söylenebilir, Erdoğan’a Cumhurbaşkanı olduğu için her şey söylenemez’ yaklaşımını korumak mümkün değildir.
Siyasi arenada herkesin evi camdandır ve camdan evi olan taş atarsa karşılığını beklemelidir.
Ben sayın Cumhurbaşkanı her “Bay Kemal” dediğinde Kılıçdaroğlu’nun da “Bay Recep” demesinden endişe etmişimdir. Ben Kılıçdaroğlu’nun “Adamsan… Namusluysan…” diye başlayan cümlelerini hep içim kalkarak dinlemişimdir. Sadece bir kısım trolün küfür isterisini tatmin eden bu tavırlar siyaset değil bana göre.
Şimdi gele gele geldik karşılıklı şeref, haysiyet biçmelerine… Gele gele geldik, hakaretlerin tepelerden ayaklara doğru inmesine… Meclis’teki yumruklaşmalar Suriye’de şehit sayısını azaltmak için yapılmış değil ne yazık ki.
Bu karşılıklı şeref haysiyet biçmeler sonunda kim kazanır diye soracak olursanız, bence kazananı olmaz o işin. Ayrıca Cumhurbaşkanının saygınlığının korunması da mümkün olmaz.
Milyonluk hakaret davaları da saygınlık için yeterli olmaz.
Şeref haysiyet biçmelerinden heyecan duyan taraftarlar yok değildir. Medya hemen durumdan vazife çıkararak hakaretleri manşetlendirir, köşelendirir, ekranlandırır. Böylece şeref – haysiyet biçiciliği halkın duygu dünyasında zemin edinir. Bütün taraflar itibar aşınması yaşar.
Durum bu. Siyasette yıllardır bu durum devam ettiğine göre taraflar siyasetin raconunun bu olduğunda anlaşmış gibiler. Bizim gibi “Yahu, şehitler varken…” türü cümleler kuranlar ise çok naif bulunuyor. Ne diyelim.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025