Ahmet TAŞGETİREN
Cuma günü bir vesile ile eşimle birlikte Eminönü’ne indim. İşler uzadı, Cuma vaktini oralarda geçirmek gerekti. Zamanımız vardı, “camiye girelim, vaaz varsa onu dinleriz” dedim, camiye girdik.
Cami restorasyonda, ama bir bölümü ibadete açık tutuluyor. Eşim Hanımlar bölümüne geçti, ben de içeri girdim, bir köşeye çekilip oturdum. Eminönü camiinde o kadar yoğun sütunlu bir bölüm olduğunu bilmiyordum, Selçuklu dönemi camilerinde olduğu gibi adım başı sütunun olduğu bir bölüm bu. Oturduğum yerden vaaz kürsüsü gözükmüyor. Hocanın sadece sesi duyuluyor. Ses canlı, tok, ama nasıl denir, mülayim, güven verici.
Diyanet bu haftayı “Camiler haftası” olarak ilan etmiş, vaaz da camiler üzerine. İmamı anlatıyor Kürsüdeki hoca. Bir den bir cümle kurdu ve ben dikkat kesildim. Şöyle dedi: -“İmam” kelimesi Arapça “Ümm”den gelir. “Ümm” ise “Anne” demektir. İmam ana yürekli insan olacak. Ana evlatları arasında ayırım yapmaz. Hepsini bağrına basar.”
Sonra şöyle devam etti:
-İmam kalbli olan adamdır. İmam ruhu dünyaya isyan etmiş ama bedeni burada olan insandır. İmam hiçbir zümrenin adamı değildir.
Bunu söyledi, sonra “İki dakika susayım” dedi. Sustu. Camide derin bir sessizlik oldu. Adeta sessizliği dinledik. Allah Allah, ne garip bir vaazdı sessiz konuşma. Sonra devam etti Hoca:
-Meğer sesim ne kadar çok çıkıyormuş.
Demek ki insan konuşurken ses tonunun yeterince farkında olamıyormuş ve bizzat kendisi de kendi sessizliğini seviyormuş.
Sonra devam etti Hoca:
-Mescid Allah’ındır. İmamın kalbinde özel bir kişiye, gruba karşı sevgi olabilir ama bunu yansıtamaz. İmam Allah adamıdır. İmamlar adildir. İmamlar itidal üzeredirler. Zalimlerin hasmıdırlar.
Hocanın “iki dakika suskunluğu” beni çok etkiledi. Kürsüye konuşmak için çıkmıştı, konuşuyordu da, ama sanki “Acaba konuşurken durmayı, nefes almayı, neyi nasıl söylediğimize bakmayı, insanların neyi nasıl anladığını fark etmeyi, konuşmanın şehvetine kapılıp kapılmadığını sorgulamayı başarabiliyor muyum?” diye soluklanmıştı.
Hoca’nın “İmam ana yürekli insandır” sözü de beni çok etkiledi. Caminin ve orada görev yapan insanların yürek kuşatıcılığı vurgusu her zaman çok anlamlıydı, ama belki bugün Türkiye için çok daha anlamlıydı.
Benim “Din dili- Kalb Dili” isimli küçük bir kitapçığım var. Hocanın İmam “kalb adamıdır” sözünü de onun için not aldım. Hocanın “İmam hiçbir zümrenin adamı değildir” sözü de kürsüye çıktığına göre bugün için seçilmiş bir sözdür. Evet cemaate karşı söylenmiştir ama sanki kürsüdeki vaiz bizzat kendi kendisine söylemiştir ya da biraz sonra minbere çıkacak olan Hatibe, ya da mihraba geçecek olan İmama söylenmiştir.
Bugün için çok çok önemli, diyorum.
Çünkü Dinin görünürlüğünün camiden çok siyaset alanlarında ortaya çıktığı ve kamplaşmanın “Din dili”nden de beklendiği, ya da kaçınılmaz olarak “Dini atmosfer”in “Siyaset atmosferi” ile birlikte harmanlandığı bir Türkiye ortamı yaşıyoruz. Bunu siyasetçi de yapıyor, Diyanet ve tarikat – cemaat vs gibi dini camialar da. Kimi “Benim tabii görüntüm” diye yapıyor, kimi siyaset gerilimi oralara sürüklediği için yapıyor.
Din bir siyasi anlam kazanıyor. Herkes taraf oluyor, din de taraf hale getiriliyor. Camiye giren yürekler acaba caminin her boyutu ile bütünleşiyor mu? Hutbe dinleyen insanlar, imamın yüreği ile buluşuyor mu? Ya da imam cemaatin tamamının yüreği ile bütünleşme gibi bir kaygı ile hareket ediyor mu?
“İki dakika suskunluk” işte tam da burada devreye girmeli diye düşünüyorum.
Diyanet İşleri Başkanının en çok tartışıldığı süreçleri yaşadık. “Hakim siyaset” böyle durumlarda herkesi taraf olmaya sevk ediyor. Ya da böyle gergin süreçlerde herkes bir yerlerde gözükmeyi “durumdan çıkarılacak vazife” olarak telakki ediyor. Mesela Diyanet, bu tartışmalar içine girmenin insanların din ile ilişkisine nasıl yansıdığını ölçmek gibi kaygı taşımış mıdır merak ediyorum.
İmam ana yürekli insandır, sözü içime işledi. O vaizi tanımak isterdim. Buradan “ana yürekli hocalar”a kalbi selamlarımı yolluyorum. Susabilmeyi iyi bir hitabet olarak kullanabilmek hitabet sanatının burçlarıdır.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025