Erol KATIRCIOĞLU
Ne ilginçtir hâlâ tarihin içinden konuşarak siyaset yapan bir siyasi elitimiz var. Bu durum yalnızca siyasi eliti mi kapsıyor yoksa tüm toplum olarak zihniyet dünyamızda bu tarihî tartışmalarla mı yaşıyoruz bilmiyorum. Ama bildiğim ya da anladığım bir şey varsa o da biz bugünü konuşurken dünü, dünü konuşurken de bugünü konuşuyoruz aslında.
Her ne kadar, bu, “grup konuşmaları” denen ve televizyonlarda yayınlanan liderlerin konuşmaları formatından çok hoşlanmıyorsam da bazen de düşündürücü ve öğretici oldukları kesin. Özellikle bu salı günkü liderlerin konuşmaları böyleydi.
Suriye ve tezkere konusunda konuşan liderlerin ifade ettikleri düşüncelerin önemli bir kısmı insana sanki Cumhuriyet’in kurulduğu günlerde yapılan tartışmaları dinliyoruz duygusu veriyordu. Kılıçdaroğlu’nun “Siz 1923’ü anlamıyorsunuz, anlamamışsınız” derken Kemalist Batıcı bir fikriyatın içinden “Batı”ya işaret ederek konuşuyordu. Erdoğan da “Suriyeli kardeşlerimiz bizim ecdadımızın mirasıdır” derken Osmanlıcı (hatta belki de İslamcı) bir fikriyatın içinden konuşarak“Doğu”ya işaret ediyordu.
Kılıçdaroğlu “Ne işimiz var bizim Ortadoğu’da?” derken Kemalist bir dış politika düsturu olan“Yurtta barış, cihanda barış” fikriyatı içinden konuşuyordu, “Güçlü bir devletin çevresinde olan bitenlere seyirci kalamaz” diyen Erdoğan da yine bir Osmanlıcı zihniyet dünyasının içinden söz söylüyordu.
Kılıçdaroğlu’nun “Batı”yı gösteren zihniyetinin hangi Batı’yı gösterdiği ile Erdoğan’ın “Biz” diyerek ifade ettiği “Biz” in hangi “biz” olduğu düşündürücü değil mi? Bu durum, “köprü”lüğü ile övünen, bu nedenle de “Medeniyetler Buluşması” toplantılarına önderlik ve evsahipliği yapan Türkiye’nin hâlâ bir köprü olamadığını, köprünün bir tarafında olmak isteyenlerle diğer tarafında olmak isteyenlerin hâlâ kavga ettiklerini göstermiyor mu?
Evet bütün “köprüler” iki yakayı birleştirirler ama, unutmayalım ki “köprüler” aynı zamanda iki yakayı ayırırlar da. O nedenle de, bunca zaman sonra konuştuğumuz siyasi konuların bu denli temel tarihî ve kültürel kodlar ve konular içinden yapılıyor olması Türkiye’nin daha henüz“köprü” olup olmayacağı konusunda karar vermemiş bir ülke olduğunu gösteriyor.
Doğrusu yazının başında da söylediğim gibi bu siyasi konuların böyle ele alınışları toplum sath-ı mailinde de böyle midir bilmiyorum. Ama benim hissiyatım toplumun bu tartışmalardan bıktığı ve yeni bir toplum tasavvuru arzuladığı yönünde. Ben bu nedenle de “Arap Baharı” denen “baharın” yalnızca “Araplara” özgü bir “baharın” değil aslında tüm dünya halklarının “baharı” olduğu fikrindeyim. Bir başka deyişle, toplumların sıradan insanları artık kendi geleceklerine ait kararlarda kendilerinin de katkıları olması gerektiğini düşünerek davranıyorlar. O nedenle yarın çok daha kabaranlarını da göreceğimiz bugünün isyanlarının Batı toplumlarını da içine alarak genişlediğine tanıklık ediyoruz. Bugün Amerika’da, Britanya’da, Yunanistan’da, İtalya’da, İspanya’da yükselen itiraz seslerinin giderek artacağı açık.
Bütün bu nedenlerle Türkiye toplumunda yeni bir insanlık ve hayat tasavvurunu toplumun önüne koyacak yeni siyasetlere ihtiyaç var. Umarım Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin Yeşiller Partisi’yle önayak olup giriştikleri yeni siyaset böyle bir ihtiyacı karşılayacak yeni bir siyaset olur.
Alex üzerine
Pazartesi günü, her Fenerbahçeli gibi Alex’in basın toplantısına kilitlendim. Alex’in bir futbolcu olmanın ötesinde ne kadar sahici ve samimi bir insan olduğunu görmekten çok mutlu oldum. Mutlu olmamın nedeni ise daha çok haklı olduğumu görmekten dolayı idi. Çünkü ben Alex’i zaten öyle düşünmüştüm. Gururlu, samimi, düzgün ve bir futbolcuyu aşan özellikleri olan biri...
Ama gerek bu basın toplantısının öncesinde, gerekse sonrasında Fenerbahçe yönetiminin, başta Aziz Yıldırım olmak üzere, gösterdiği tavırdan, ne başkanın ve ne de bu yönetimin Alex’i hiçbir biçimde hak etmediklerini düşündüm. Sonrasında da bu “Arap Baharı”nın hiç mi Fenerbahçe’ye uğramayacağını ve bu yönetimi alaşağı etmek için daha ne kadar bekleyeceğimizi…
Sahi, Fenerbahçe Cumhuriyeti’ne “bahar” ne zaman gelecek ey Fenerbahçeliler?!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025