Erol KATIRCIOĞLU
Zaman zaman yazıyorum serbest piyasa ile parlamenter demokrasi arasında yakın bir ilişki olduğuna dair görüşler üzerine. Bu görüşler daha çok her iki kavrama da sonsuz inançları olan kişilerin görüşleri kuşkusuz. Daha çok “liberal iktisat ekolleri”ne bağlı iktisatçılar bunlar. Demek istiyorlar ki, nasıl piyasada hangi malların üretileceğine tüketiciler onu ya da bunu alma kararını verdiklerinde onun ya da bunun üreticilerine ürettikleri malları beğendiklerini ve üretimlerine devam etmelerini söylemiş oluyorlarsa, tıpkı onun gibi vatandaşlar olarak toplum da sandığa gidip oy vererek kendilerinin kimler tarafından (hangi siyasi parti tarafından?) yönetileceğine karar vermiş oluyor. Yani iki sistem arasında bir fark olmadığı gibi her iki sistem de birbirlerinin üzerine tam olarak oturuyor.
İsterseniz siz bizdeki durumun vahametini, tersten gidip, siyasette hangi koşullarda seçim yaptığımızı dikkate alarak, Genel başkanların bizler adına bizlerin “temsilcilerini”(!) nasıl seçtiklerini düşünerek bizdeki serbest piyasanın da ne menem bir piyasa olduğuna siz karar verin.
Ama doğrusu sorun burada değil. Her iki sistemin de kendi içindeki sapmalardan dolayı ortaya çıkan sorunlar daha tali sorunlar. Asıl sorun her iki sistemin “mükemmel” çalıştığı koşullarda bile sorun üretmeye devam edecek olduğu gerçeğidir. Bir başka deyişle serbest piyasa “mükemmel” çalışsa ve en etkin ekonomik sonuçları üretse bile değil mi ki alınan kararlar küçük bir işveren sınıfının kararları olmaya devam ediyor böyle bir sistemin “ekonomik olarak etkin” olsa bile “sosyal olarak etkin” olma şansı yoktur.
Oysa “liberal iktisatçılar” serbest piyasa sisteminin “mükemmel” çalışması halinde yalnızca ekonomik olarak değil aynı zamanda sosyal olarak da etkin olacağı iddiasındalar.
Uzatmayayım! Demek istediğim serbest piyasa sistemi yalnızca belirli bir işveren elitinin aldığı kararlarla yürürken, bir başka deyişle toplumun çoğunluğunun alınan kararlara katılımını dışlarken aksak bir sistem haline geleceği ve toplum için “iyi”yi gerçekleştiremeyeceği.
Benzer bir durumun siyasette de geçerli olduğuna dair örnekler az değil. Mevcut “temsili”demokrasimizde alınan kararlardan “seçim yasası” ve “siyasi partiler yasası” gibi yasalarla toplumun uzak tutulmuş olması mevcut demokrasimizi de toplumun genel çıkarları için değil küçük bir azınlığın çıkarları için çalışan bir sisteme dönüştürmüş durumda.
Alın dün gazetelere yansıyan bir örneği: Karadeniz sahil otoyolu meselesini.
“Yapımı tam 20 yıl süren ve beş milyar dolar harcanan Karadeniz sahil yolu, her yıl meydana gelen heyelan ve sel felaketleri ile gündemden düşmüyor. Dün de Artvin’in Hopa ilçesinde denizde 10 metreyi bulan dalgalar istinat duvarını yıktı ve otoyolun 60 metrelik bölümü çöktü. Karayolları ekipleri onarım çalışması başlattı. Ekonomiye yılda 552 milyon lira katkı sağlayacağı hesaplanan otoyolun zararı, sel felaketleri ile daha büyük oldu.” (Milliyet, 1.2.2012)
Peki, bu toplumun beş milyar dolarının böyle sorunlu bir projede harcanması kararını kim verdi dersiniz? Diyorlar ki Yaşar Topçu. Bence de, bilemediniz Yaşar Topçu’nun yanında mesela Mesut Yılmaz ya da ne bileyim o zamanın kabinesindeki birkaç bakan daha. Ama hepsi bu kadar. Küçük bir azınlığın özellikle Karadeniz sahil şeridinde yaşayan insanların herhangi bir dahlini aramaksızın verdiği bir karar toplum açısından büyük bir yanlışa ve büyük bir zarara yol açtı. Bunun gerçek suçlusu toplumu kararlarından dışlamış bir parlamenter sistem değil mi?
O nedenle ben diyorum ki piyasada domatesin kaça, nasıl ve kimler tarafından satılacağı gibi kararlar piyasaya bırakılsın ama hayatlarımızı uzun süre ve derinden etkileyecek kararlar bize sorularak alınsın. Bu tür kararları son zamanlarda bırakın bize sormaya, Meclis’e dahi sormaya gerek duymayan hükümetin bu nedenle izlediği yol doğru bir yol değildir.
Nasıl denizin doğasına uymayan bu sahil yolu için Karadenizliler “Bir gün deniz mutlaka geri alacaktır" diyorlarsa tıpkı onun gibi toplumun kararlara katılmadığı bir toplum yönetimi de toplum tarafından mutlaka “geri alınacaktır”.
Yazarlar
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025