Fehmi KORU
Bu yazının özetini hemen girişte yazayım: Şu anda söylem düzeyinde yaşadığımız her şey iktidarın 20 yaşına yaklaşmasının sonucu. Ülke, tek parti döneminden bu yana (1923-1950), ilk kez, bir başka tek partinin uzun iktidarıyla yönetiliyor. AK Partili hükümet 2023’te bir dönem daha iktidarda kalmayı başarırsa, ilk tek parti döneminin rekorunu da kırmış olacak.
Unutmayalım, ilk tek partinin görev süresi aslında iki döneme ayrılır. Mustafa Kemal Atatürk’ün iş başında olduğu dönem 1938’de vefatıyla sona ermişti; ardından İsmet İnönü’lü dönem başladı ve o da 1950’de Demokrat Parti’nin seçimi kazanmasıyla bitti.
İlki 1923-1938 (15 yıl), ikincisi 1938-1950 (12) arasında sürdüğüne göre, AK Parti’ye “Cumhuriyet döneminde ülkeyi en uzun süreyle yöneten parti” diyebiliriz.
Partilerin iktidarda kalma süreleri uzayınca sorunlarla baş etmeleri de zorlaşıyor.
Özellikle de günümüzün çok sesli ortamında.
İktidar gerçekleri göremiyor, hatırlatayım dedim
AK Parti’nin, şimdiye kadar gidilen her seçim öncesinde karşısında yer alan partilerin geçmiş dönemlerdeki iktidar sorumluluklarını hatırlatması, seçmeni kendi yanına çekmekte önemli bir rol oynamaktaydı.
CHP, MHP, ANAP, DYP, DSP gibi partilerin her birinin iktidarları sırasında yaptıkları hatalar kendisini sıfırdan başlatan AK Parti için propaganda malzemesi teşkil ediyordu.
Şimdi yine aynı söylemi sürdürmeye çalışıyor AK Parti, fakat eskiden başarı getirmiş ithamlar eskisi kadar etkili olamıyor.
Sebep bir değil, sebep çok.
Türkiye nüfusunun büyük bölümü o eski dönemleri hatırlamayacak yaşta insanlardan oluşuyor. AK Parti’nin doğru politikalar uyguladığı dönemlerinde sağladığı ekonomik bolluğa ve özgür ortama alışkın genç veya gençliklerini o dönemde geçirmiş insanlar, bugün karşılaşılan sıkıntılar için 2000 yılları öncesinin suçlanmasını ikna edici bulmuyorlar.
Kamuoyu yoklamaları da bunu gösteriyor.
Daha da önemlisi, AK Parti’nin günümüzdeki rakipleri eskinin kolayca suçlanabilecek partileri değiller.

CHP, özellikle Kemal Kılıçdaroğlu döneminde, sadece söylem olarak değil eylem olarak da, kendisini yeniledi. Tek parti geçmişinin hatalarından bugünkü CHP’yi suçlamak her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. MetroPoll araştırma şirketinin son açıklanan -yanda sunduğum- anketinde, başörtülü kadınların kamusal alanda görev almalarına tavırları sorulanlardan CHP’ye oy verenlerin yüzde 80’inin bunu olumlu buldukları anlaşılıyor.
AK Parti tabanında aynı soruya olumlu cevap verenlerin oranı yüzde 82, aynı ankete göre.
Şimdi kalkıp da bugünkü CHP’yi başörtüsü yasağının uygulandığı günlerden sorumlu tutunca, bunun kitleler üzerindeki etkisi iktidarın beklediği türden olmuyor.
MHP’li ittifak ortaklığı da AK Parti’nin bu alanda işini zorlaştırıyor.
İktidar sözcüleri 2002 öncesinde çekilen ekonomik sıkıntıları ele alıyorlar; daha dün AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan o dönemde devlette önemli bir görevde bulunan CHP’nin şimdiki sözcüsünü suçladı.
O dönemde yaşanan ekonomik krizi ona mal ederek…
2002 öncesinde ekonomik kriz çıktığında ülkeyi yöneten üç parti arasında CHP bulunmuyordu, ama MHP o iktidarın da ortağıydı. MHP’nin lideri Devlet Bahçeli DSP, ANAP ve MHP’li üçlü koalisyon hükümetinde başbakan yardımcısı konumundaydı.
Devlet memurunu suçlamak garip kaçıyor, suçlamak şu andaki iktidarın ittifak ortağını akla getirmekten başka bir işe yaramıyor.
Zorluğun bir bölümü de buradan.
Daha büyük bir zorluk daha var: İktidar blokunun bugünkü rakipleri 2001’de kurulmuş AK Parti gibi kendilerini sıfırlamış partiler; başlarında da AK Parti’nin toplum tarafından ‘başarılı’ bulunduğu ve o sayede toplumun yarısından sandıkta destek alabildiği ilk döneminde sorumluluk taşımış isimler var.
Gelecek Partisi öyle, DEVA Partisi de öyle…
İYİ Parti ise, MHP içerisinde kalsalar 2002 öncesi sorumlulukları yüzünden eleştirilebilecek iken, kendilerine yeni bir yol seçmeyi tercih etmiş bir kadro tarafından kuruldu. MHP sözcüleri tarafından en ağır saldırılara maruz bırakılması, İYİ Parti’nin de sıfırdan başlamış bir parti halinde algılanmasına yol açtı.
Yeni siyasi algı 2002’yi anımsatıyor
Bu tablo ‘Millet İttifakı’ çatısı altında buluşmuş partilerin ilk yapılacak seçimde dengeleri değiştirebileceği izlenimini topluma vermeye başladı.
İktidar cephesi de kendilerine yönelik bu tehdidi algılamışa benziyor.
Tehlike algılanmış durumda, ama geçmişte işe yaramış söylemlerin artık işe yaramadığı, iktidar cephesinden muhalefete yönelen iddia ve ithamların dönüp iktidara zarar vermeye başladığı henüz tam fark edilmiyor.
Fark edilmediği için eski söylemlerle sonuç alma gayreti devam ediyor.
Muhalefetin “128 milyar dolara ne oldu?” sorusuna “Biz iktidar olmadan önce hazinede döviz rezervi sadece 27 milyar dolardı” cevabı verildiğinde MHP alınganlık gösteriyor, bunun üzerine muhalefete dönüp “Başınıza damat kadar taş düşsün” demekten başka söylenebilecek bir şey kalmıyor.
En başta ne yazdığımı hatırlatmanın zamanı geldi:
Şu sıralarda söylem düzeyinde yaşanan ne varsa hemen hepsi -hatta doğrudan hepsi- ülkemizin son 20 yılında tek bir partinin iktidarda bulunmasının sonucu. AK Parti ülkenin son 20 yılında tek başına iktidar ve bu yüzden bugünlerin derinleşen sorunlarıyla başa çıkmaya çalışan insanları uzak geçmişi suçlayarak arkasında tutabilmesi her geçen gün biraz daha zorlaşıyor.
İktidar cephesi bunu anlamalı ve kendini bu yeni gerçeğe ısındırmaya çalışmalı artık.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025