Halil BERKTAY
Kapattım, seçimler ve Kürt sorunu faslını. Nasıl olsa daha çok konuşulacak, 12 Haziran sonrasında ve yıllar boyu. Ben şimdi, 7-12-14 mayısta (Hangi Aydınlanma; Ortaçağ ve tarih; Aydınlanma ve Ortaçağ) yazıp da bıraktığım konuya geri dönüyorum.
Nabi Yağcı, insanın soyut ve tarih-dışı bir zamandan kurtarılıp somut, tarihî zamana çekilmesini Aydınlanma’ya izafe etmişti. Nasıl olur, demeyi sürdürüyorum. Öncekilere ilâve edeceğim, başlıbaşına ilginç bir nokta da şu : Aydınlanma’da felsefeci çok da, tarihçi hemen hiç yok ! Hattâ gerek öncesi (Antikite ve Ortaçağ), gerek sonrası (19. ve 20. yüzyıllar) ile karşılaştırdığımızda, Aydınlanma tarihçiliğin istisnasız en fakir dönemidir (ve bu da, tarihin ne kadar horlandığına işaret eder) diyebiliriz.
Kamusal alan ilk defa Antik Yunan’da oluştu; o kamusal alan için yazan vatandaş-tarihçi, birey-tarihçi tipi ortaya çıktı. Başka bir deyişle, tarihçilik pratiği, tarih eseri ve janrını Yunanlılar icat etti. Bu andan itibaren (her ne kadar üniversite yoksa, yani profesyonel akademik formasyon söz konusu değilse de), hali vakti yerinde, dolayısıyla boş zamanını gezmek ve bilgi-belge toplamak için kullanan, kendi kendini yetiştirmiş (bize göre amatör) tarihçilerin ardı arkası gelmez. İÖ 5. yüzyılın başlarındaki Herodotos ve sonlarındaki Thukydides’i önce diğer Grekler (Ksenofon, Theopompus, Timaeus) ve ardından (bir kısmı etnik Yunan kökenli, bir kısmı asker ve devlet adamı) Romalılar izler : Polybius, Yaşlı (Büyük) Cato, Sallust(ius), Sicilyalı Diodorus, Julius Caesar, Livy (Titus Livius), Tacitus, Josephus, Yaşlı (Büyük) Plin(ius), Appian(us), Zosimus, Plutark(hos), Ammianus Marcellinus. Hangisi daha iyi ve orijinal, hangisi daha kötü, yavan ve taklit; hangisi daha çok, hangisi daha az güvenilir; orası bir uzmanlık meselesidir. Ama hepsi elhak tarihçidir ve bugün dahi İlkçağ bilgimiz, arkeolojinin olanca desteğine karşın, büyük ölçüde onlara dayanmaktadır.
Aynı şey, üç aşağı beş yukarı Ortaçağ için de geçerlidir. Din (Hıristiyanlık) örtüsünün bizatihî tütsülenme demek olduğu ve bu örtü altında hiçbir görece doğru, değerli eserin yazılmış olamayacağı safsatasını (ki, bizatihî bir Rönesans ve Aydınlanma uydurmasıdır) bir yana bırakalım; Ortaçağ ile Aydınlanma’yı karşılaştırmakta olduğumuza göre, Bizans ve İslâm-Osmanlı âlemini de dışlayıp, sadece Batı Avrupa üzerinde duralım. Başından itibaren, gene tarihçilerle doludur, bu zaman dilimi de; Prokop (Procopius, c.500-565), Tours’lu Gregoire (c.539-594), Jordanes (6. yüzyıl), Bede (c.673-735) gibi bir dizi kronik yazarı (Osmanlı diliyle vekayinameci diyelim) Göçler Çağı’nın “karanlığı”na; Villehardouin, Joinville, Freising’li Otto, Matthew Paris, Froissart ve diğerleri ise Yüksek Ortaçağa ışık tutar. Got kabilelerinin kökenini ve kollarını örneğin Jordanes’in Getica’sından; aynı şekilde, Frankları Gregoire’dan; Anglo-Saksonların Hıristiyanlığı kabulünü Bede’den, Üçüncü Haçlı Seferi ve İmparator Frederick’in serüvenlerini Otto’dan; Dördüncü Haçlı Seferi ve Latinlerin Konstantinopolis’i fethini Villehardouin’den; Yedinci Haçlı Seferini Joinville’den; 14. yüzyıl İngiliz ve Fransız krallıklarının şövalyelik töresi dahil Yüzyıl Savaşlarının (1337-1453) ilk yarısını (Crécy 1346, Poitiers 1356, Jacquerie isyanının ezilmesi 1358, büyük İngiliz köylü isyanı ve ezilmesi 1381, hattâ Osmanlılarla 1396 Niğbolu muharebesini ve kayıplarına öfkelenen Bayezit’in ertesi gün esirlerinin bir bölümünü idam ettirmesini de kapsayacak şekilde) Jean de Froissart’dan öğreniriz.
Bu olay ve tarihleri, kasten biraz ayrıntılı aktardım; amacım rastgele ukalâlık değil, bu Ortaçağ tarihçilerinin aslında ne kadar somut düşündüğü ve yazdığının altını çizmek. Belki hatırlarsınız, 4 nisanda Nabi Yağcı, “Ortaçağın tarihsel-zaman dışılığı”ndan söz etmişti. Oysa hiç böyle bir şey görmüyoruz, Hıristiyanlığın en koyu yüzyıllarına bile baktığımızda. Hattâ öyle ki, Ortaçağ kronikçilerinin “problem”i fazla soyutluk değil fazla somutluktur, bile denebilir. Tarih hakkında herhangi bir teori kurmamış oldukları halde –veya, tam da bu sayede- hemen sadece bildikleri, görüp yaşadıklarını kaleme alırlar. Makro çerçeveleri, örneğin “dünyanın yaradılışı”na ayırdıkları bölümler, ya da azizlerin hayatları ve mucizelerine ilişkin övgüleri tabii bilimsel kabul edilebilirlikten yoksundur. Ama asıl konularına girdiklerinde, gayet betimseldirler. Dar ufuklu derseniz belki anlarım. Zira “tarihsel-zaman dışı” olmak şöyle dursun, sadece ve sadece kendi tarihsel zamanlarının içinde yaşarlar.
İşe bakın ki, İlkçağ ve Ortaçağın bu tarih zenginliği, Yeniçağla ve hele Aydınlanma’yla birlikte son bulur. Somut işte o zaman yerini soyuta, özel yerini genele, tarih de yerini felsefeye bırakır. Bir yandan, zihinsel ufuklar soyutlamayla açılır. Diğer yandan Aydınlanma, büyük harfle yazılmış bir Akla “tarihsel-zaman dışı” bir uzamda mutlak egemenlik bahşeder.
Bu “anti-tarih” tavır tarihçiliği de kurutur. Nitekim Aydınlanmacı zihniyetin biricik büyük tarihçisi Gibbon’dur. Lâkin o da hemen önceki döneme, yani Ortaçağa değil, ondan öncesine tutkundur. Ortaçağdan kaçar, İlkçağa eğilir. Roma İmparatorluğu’nun Gerileyişi ve Çöküşü, Hıristiyanlık karşısında Antik rasyonalizmin yitirilmesine yakılmış bir ağıttır.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- PKK ve Türk solcuları (3) Silâh, savaş, “Önderlik
10.03.2025 - Yarısı biten sürecin kalan yarısına dair
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (2) “Adam öldürmeyi oyun mu sandın?”
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (1) Silâh ve şiddet fetişizmiyle dolu otuz yıl
6.03.2025 - Trump’ın, yeni tip Hitler ve bilinçsiz Leninist olarak portresi
10.02.2025 - Bir demokrasi ve mücadele alanı olarak “ahlâklı denetim”
29.01.2025 - Eksik ve kaygılı bir devrimperestlik: Amerikan Devrimi
25.01.2025 - Marksizmden önce devrim, terör, diktatörlük
16.01.2025 - “Bir günde giriverdik demektir Şamı Şerif şehrine”
24.12.2024 - Kültür Bakanına birkaç soru
20.11.2024
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları































































ü/niversiteli
Anlattığın zırvaya ancak zırsalar inanır. O zaman o bahsettiğin üniversiteler gerekli olan maddi kaynakları da siyasaldan hükümetten istemesinler. Bahsettiğin şekilde kendi ham başlarına idare edilen üniversiteler işte odtü gibi terörist yatağı olur ancak ki bilim ve teknikteki gelişmelerin öncüsü olan iktidar olsun veya olmasın siyasi erki hazmedemiyorlar. Ben şunu öğrenmek istiyorum acaba chp vya bdp ya da mhp liderleriyle cb da orda olsaydı bu arbedeler içinde kıskançlık ateşleri yanar mı idi
ü/niversiteli
Anlattığın zırvaya ancak zırsalar inanır. O zaman o bahsettiğin üniversiteler gerekli olan maddi kaynakları da siyasaldan hükümetten istemesinler. Bahsettiğin şekilde kendi ham başlarına idare edilen üniversiteler işte odtü gibi terörist yatağı olur ancak ki bilim ve teknikteki gelişmelerin öncüsü olan iktidar olsun veya olmasın siyasi erki hazmedemiyorlar. Ben şunu öğrenmek istiyorum acaba chp vya bdp ya da mhp liderleriyle cb da orda olsaydı bu arbedeler içinde kıskançlık ateşleri yanar mı idi