Halil BERKTAY
[10-11 Eylül 2016] Önce, baş düşman olarak AK Parti’yi hedef alan bir strateji ve “seni başkan yaptırmayacağız” kampanyası geldi. Faşizm ve diktatörlük söylemi tırmanış gösterdi. HDP’nin Diyarbakır mitinginde patlayan bombalar, Suruç katliamı, Ankara Gar saldırısı -- hepsi, ama hepsi “zaten AKP = IŞİD” denklemi üzerinden hükümetin hesabına yazıldı. Her birinden sonra Selahattin Demirtaş “katiller” ve “elleriniz kanlı” diye iktidara yüklendi. Örneğin 2015 Ekim ortasında “O günler gelecek. Ellerinize o kelepçeler takılacak” dedi: “Sizin bitişinizin sonu 1 Kasım olacak. Kasım’da diktatörü devirmek başkadır diyeceğiz ve oradan başlayacağız işe.” Devamında “En azından acıda, katliamda birleşebilmeyi çok isterdik ama biz katillerimizle acıda nasıl buluşalım? Bizi katledenlerle, arkamızdan sırıtıp gülenlerle biz acıda nasıl buluşalım? Faşizmle acıda nasıl buluşalım?” diye konuştu. (Bütün destek yürüyüşleri ve anma günlerinde bu temalar tekrarlandı. Gencecik öğrencilerimiz, hep aynı AKP imâsıyla, boylarından büyük “Katilleri tanıyoruz, affetmeyeceğiz, unutmayacağız” sloganları attı. Ne onların, ne yanlarında yer alan meslekdaşlarımızın hiç bir şey bildiği yoktu oysa. Gene de sustuk, bir şey demedik. Ama acaba, bütün o saldırıların IŞİD faillerinin tek tek yakalandığı veya öldürüldüğü, hücre evlerinin basıldığı, örgütlerinin dağıtıldığı bugün, hatâlarını dürüstçe düzeltmek, o eski iddialarını geri almak, şurası yanlışmış demek ihtiyacını duyuyorlar mı?)
Öyle veya böyle; Diyarbakır ve Suruç sonrasında ve hâlâ süren çatışmasızlık koşullarında, HDP 7 Haziran 2015 seçimlerindem büyük bir başarı kazandı. AKP ise 2002’den bu yana ilk defa mutlak çoğunluğu elde edemedi. Sandık ki yeni ve daha çoğulcu, daha çok-taraflı bir siyaset dönemi açılacak. Ne gezer? PKK bambaşka bir havaya girdi. KCK, bölgede hâkimiyet iddiasını her türlü yol, baraj, karakol yapımını yasaklamaya vardırdı. Ben yakarım, sen karışamazsın dedi ve herkes bunu çatışmasızlığın sonu olarak yorumladı. Yetmedi; anlamak istemeyenler için niyetlerine daha da netlik kazandırdılar. Kimileri hiç bilmiyormuş, duymamış gerçi; ama bütün kritik dönemeçlerde Kandil liderlerinin önemli yazılarına yer veren Özgür Gündem, 2015 Temmuz başlarında böyle birkaç makale daha yayınladı. Bese Hozat, Cemil Bayık, Duran Kalkan ve Mustafa Karasu’lara göre, tarihî bir fırsat doğmuş, ama sivil siyaset yetersiz kalmıştı. Fırsat derken kastettikleri yüzde 13 oy ve 80 milletvekili değil, Türkiye dışındaki koşullardı. Suriye’de PYD’nin kendine belirli bir yer açmasını; hem Esad rejimiyle (ve dolayısıyla Rusya ve İran’la) iyi ilişkiler kurmasını, hem IŞİD’e karşı savaşta ABD’nin desteğini kazanmasını kastediyorlardı. Dolayısıyla sınırın güneyi (Rojava) ile kuzeyini (Bakur) birleştirecek, yani hem Suriye’den hem Türkiye’den toprak koparıp alarak kendi teritoryalitesini yaratacak bir devletleşme hedefi (güya geçmişte vazgeçilmesine karşın) geri gelmiş bulunuyordu. Bir bakıma doğruydu; hiçbir yasal parti çıkıp da bunu savunamazdı, mensup olduğu ülkenin Büyük Millet Meclisinde. Onun için “yeni bir devrimci halk savaşı” gerekliydi. (Gene bazı Türk solcularınca Stalingrad’a dahi benzetilen“Kobani direnişi” bu hesabın simgesiydi. Bu kadar tane tane yazdılar herşeyi. Ne ki, bazı Türk solcuları bir kez daha havalara baktı ve görmeyen, duymayan, konuşmayan üç maymunları oynadı. Sanki hayır, yoktu PKK’nın böyle bir çizgisi. Veya varsa bile haklıydı, çünkü asıl saldırı bütün kötülüklerin başı olduğu su götürmeyen Erdoğan’dan geliyordu. Dolmabahçe mutabakatını o reddetmiş, çözüm masasını o devirmiş, 7 Haziran’da kaybettiklerini geri almak için bu savaşı o başlatmıştı. Kimse, bunu tam nasıl yaptığını açıklamadı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın. Ayrıca, savaş Erdoğan’ın yararına ise, PKK’nın neden göz göre göre bu “oyun”a gelmekte ısrar ettiğini de kimse anlayamadı ve anlatamadı. Bilmiyorum, herşey olup bittikten sonra, o kanattan böyle namuslu görgü tanıkları çıkacak mı?)
Heyhat; bu noktada Suruç katliamı gerçekleşti ve faturası gene AKP’ye kesildi.Demirtaş da yaptı bunu, bir kere daha Özgür Gündem’deki (hani o kimsenin bilmediği?) yazılarıyla Bese Hozat ve diğer Kandil liderleri de. Nitekim hemen arkasından iki genç polisin uykuda, susturuculu silâhlarla enselerine kurşun sıkılıp öldürüldüğü Ceylanpınar cinayeti işlendi. PKK önce haklı misilleme diye sahip çıktı, göğsünü gere gere üstlendi. Ancak aleyhlerine olduğunu farkedince, her zamanki Stalinist, Makyavelist yalancılıklarıyla bir hafta sonra ağız değiştirip biz yapmadık, şüpheli bir olay, kimin yaptığını bilmiyoruz demeye koyuldu.
Ama bu, yanlış hesapları içinde küçük bir ayrıntıydı. Asıl büyük hatâ, 7 Haziran seçimlerinde halkın HDP’ye verdiği desteği bu sefer de çantada keklik sanmaktı. O yüzde 90 küsur oyun çözüm ve barış umuduyla verildiğini görememek; Kürtlerin sırf örgüte (kayıtsız şartsız?) bağlılık uğruna yeni savaşın da arkasında duracağını düşünmekti. Bu yüzden, hepsinin eline aynı metin tutuşturulmak suretiyle küçük gruplara yaptırılan“demokratik özerklik” veya “özyönetim” ilânları peşpeşe sıralandı ve ardından, hendekli, tuzaklı, barikatlı ilçe merkezi işgalleri başladı. Tabii Demirtaş da çıktı ve devletin saldırısına karşı halkın kendini “savunma” ihtiyacından dem vurmaya koyuldu. Bu da düpedüz yalandı ve lütfen kimse bana bugün aynı yalanı tekrarlamaya kalkmasın. “Özyönetim”ler ilân edilmeye, hendekler kazılmaya, barikatlar kurulmaya başladığında, TSK’nın ve polisin henüz hiçbir ileri harekâtı söz konusu değildi. Ortada bir saldırı yoktu kispontane savunma ihtiyaçları doğmuş olsun. Ama tabii, “burada yerel iktidar biziz” deklarasyonlarına hükümetin seyirci kalmayıp eninde sonunda müdahale edeceğini biliyor ve buna göre önlem alıyorlardı. Bu da, kısa zamanda anlaşıldığı gibi, hayli uzun süreli bir hazırlık ve yığınağın bir parçasıydı. Çözüm Sürecini taraflardan özellikle biri kötüye kullandıysa, daha çok KCK-PKK’ydı bunu yapan. Kobani’den bu yana aynı tür “şehir savaşları”nı öngörmüş ve planlamışlar; keza Kobani’de savaşan DHKP-C’lileri ve diğer bazı Türk solcularını da saflarına katmışlar; büyük kısmı neredeyse çocuk yaştaki gençlerden oluşturdukları YDGH milislerinin yanısıra, dağ kadrosundan tecrübeli gerillaları da kentlere indirmişler; muazzam miktarda silâh, cephane ve patlayıcı depolamışlar; her bir kasabada çok sayıda 15-20 kişilik savaşçı tim kurmuşlar; her kavşak ve sokak başında çatılara gözcüler yerleştirmiş, erken uyarı düzenleri yaratmışlardı.(Nereden mi biliyoruz? Öncelikle, prestijli Batı medyası üzerinden başlattıkları propaganda kampanyasından! Dönüp bakın, 2015 Temmuz-Ağustos-Eylül aylarının Le Monde veya Wall Street Journal gibi büyük gazetelerine. Hepsi (muhtemelen KCK tarafından Avrupa üzerinden dâvet edilmek suretiyle) Kürt illerine özel muhabir yollama yarışına girmişti ve bu muhabirler de habire yerel PKK’lılarla röportaj yapıyor, silâhlı grup fotoğraflarını çekiyor, kararlılık ve cesaretlerini öve öve bitiremiyor, örgütlenme düzeylerini göklere çıkarıyor, güvenlik güçlerinin bir daha kolay kolay bu ilçelere giremiyeceğini, tam da PKK’nın istediği şekilde, yüksek sesle ilân ediyordu. Le Monde’un özel muhabiri diye takdim edilen, Allan Kaval adında esrarengiz bir tip, özellikle temayüz ediyordu bu açıdan. Aşağı yukarı aynı sıralarda faraza Dicle Haber Ajansı ise, hendek ve barikatların ötesindeki komünal cennet yaşantısından sahneler sunmaktaydı. Daha sonra geleceğim 1128’ler bildirisine imza koyan değerli meslekdaşlarım, hepinize soruyorum: Okumuş muydunuz, okuyor muydunuz bu yazıları o günlerde? PKK’nın 2015-2016 savaşındaki bilinçli, kasıtlı sorumluluğunu, deyim yerindeyse “taammüd”ünü örtbas etmeye yatkın başka herkese de soruyorum: Var mısınız, savaşın ilk iki ayındaki o böbürlenme yazılarını çıkarıp tek tek üzerinden gitmeye, satırlarında ve satır aralarında hangi gerçeği yansıttıklarını inceden inceye tartışmaya?)
Lâkin olmadı, tutmadı. Eski Yunan inançlarında hubris, aşırı özgüveni tanrılara karşı küstahlığa vardırmanın adıdır. Hubris gösteren fânîler, eninde sonunda tanrıça Nemesis tarafından cezalandırılır. Tevrat’ın Meseller Kitabı’nda (İngilizcesinden aktarıyorum) Pride goes before a fall diye popülerleşmiş bir söz vardır, tam şekliyle Pride goes before destruction, a haughty spirit before a fall [Gururun ardından yıkım, kibirli ruhun ardından da düşüş gelir]. Osmanlı cülûs törenleri veya ulûfe dağıtım günlerinde, yeniçerilerin ve saray halkının Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var diye bağırması âdetine rastlanır. Günümüz Türkçesinde de, Kibirdir, yorulup yollarda kalan.
Bu, bir bakıma 2015 yaz sonundan itibaren KCK-PKK ve onların sürüklediği (onlarla sürüklenmekten kendini kurtaramayan) HDP’nin başına gelenlerin olabilecek en iyi özeti.Bir yanda tamah var, yani açgözlülük (ki o da ister yedi, ister on büyük günahtan biri): Türkiye içinde barış, eşitlik ve demokrasi çözümüyle yetinmeyip, illâ daha fazlasını ve daha daha fazlasını isteyerek, Rojava’ya paralel bir kuzey şeridi boyunca fiilen bir kurtarılmış bölge yaratmaya kalkışmak. Diğer yanda kibir: Biz güçlüyüz ve ne yaparsak yapalım halk bizim emrimizde. Onun için “özyönetim” ilân edip hendekler kazarak ve barikatlar kurarak devlete meydan okuduğumuzda, bütün Kürt toplumu da harekete geçip sokaklara dökülecek, hendeklerin önüne geçecek, güvenlik güçlerinin yolunu kesecek, bize gönüllü canlı kalkan olacak. Artık ondan sonra da devlet girerse, ancak büyük çaplı katliamlarla, sivil halka muazzam zayiat verdiren kan banyolarıyla girebilecek. Ki bu takdirde, Batı medyası ve uluslararası kamuoyu yardımımıza koşmaya hazır. Bildiriler yayınlanacak; AB’den ABD’ye ve Birleşmiş Milletler’e kadar her yönde şikâyet ve müdahale dâveti çıkarılacak. Sonuçta, savaş arazide kazanılamayacak olsa bile siyaseten kazanılacak, zira (fıkradaki “itleri salmışlar, taşları bağlamışlar” misali) Türkiye’nin eli kolu bağlanacak, karşılık veremez kılınacak…
Ama tam bir hubris’ti ve olmadı, tutmadı işte; nedeni de artık aylardır apaçık ortada: Kürt halkı sandık başında barışa verdiği desteği PKK’nın işgal ettiği ilçe merkezlerinde savaşa vermedi. Bir yandan, devlet asla Doğan Güreş ve Tansu Çiller’lerin 90’lardaki Kirli Savaş kafasıyla davranmadı. Diğer yandan, Sur’da, Cizre’de, Silopi’de, Şırnak’ta, Yüksekova’da, KCK-PKK’nın özyönetim-hendek-barikat uygulamasını yürürlüğe koyduğu tek tek her yerde, Kürt halkı bu sefer örgüte soğuk baktı, çatışma çizgisine uzak durdu, kamusal eylem çağrılarına icabet etmedi. Dahası, özel harekât grupları işgal altındaki kent merkezlerine olabildiğince dikkatli bir şekilde girmeye ve PKK’yı ev ev, tünel tünel, hendek hendek temizlemeye başladığında, gene aynı PKK’nın “gitmeyin, kalın, bizi koruyun” baskısına kulak asmayıp, yerini yurdunu kitleler halinde terketmeye girişti. Böylece militanları cascavlak ortada, herhangi bir sivil savunma kordonundan yoksun bıraktı ve bu da tabii devletin işini kolaylaştırıcı bir rol oynadı. Ama altını çizelim; sivil halka yönelik hiçbir büyük, kitlesel zulüm, hiçbir katliam gerçekleşmedi. Kaçan halk da kâh iki ateş arasında kalmamak için, kâh evleri tuzaklanıp delik deşik edilerek harabeye döndürüldüğünden, kâh PKK’nın özel baskı ve tahakkümünden kaçtı; bunu da her yolla, hiç lâfını sakınmadan deklare etti. Bu ilçe işgalleri yüzünden Kürt illeri benzersiz bir ekonomik yıukıma uğradı ve bölgede ilk defa örgüte bu kadar alenî tepkiler doğdu. Hal böyleyken, galiba çok önceden oluşturulmuş bir propaganda mekanizmasının çarkları, sanki beklenenler olmuş gibi dönmeye başladı. Katliamlar öngörülmüştü ya; olmadıysa da, olmuş gibi davranılması ve her halükârda o şikâyetlerin yapılması, uluslararası müdahalelere dâvetiye çıkarılması gerekiyordu. Onun için, daha 2015 Sonbaharında, Angela Merkel’in ziyareti öncesinde bu doğrultuda, nisbeten az sayıda imzayı içeren bir bildiri çıkarıldı. Onu, tamamen yurtdışından, daha çok Anglo-Amerikan bilim dünyasından yaklaşık 130 kişinin imzaladığı bir bildiri izledi. Nihayet, kim ve ne oldukları bugüne kadar pek anlaşılamayan “Barış İçin Akademisyenler” grubunun başını çektiği ve adını verdiği 1128’ler bildirisi yayınlandı. Sanki yeryüzünde PKK diye bir güç yoktu ve hiçbir şey yapmıyordu da, hükümet her nasılsa bir katliam, fiilen soykırım politikası güdüyordu ve bütün dünya, buna karşı tavır almaya çağrılıyordu. Bir önceki yazımda söz ettiğim, “1915’te Ermenilere yapılanların aynısı şimdi Kürtlere uygulanıyor” iddiasını yayma çabaları da aynı sıralara rastlar (bkz Soykırım tartışması (2) Solcuların yeni dâvâlar arayışı, 3 Eylül 2016).
(Fakat tam neredeydi, nasıl ve ne zaman olmuştu, kaç kişi öldürülmüştü, kimse bilmiyordu bu katliamlarda. Somut hiçbir şey yoktu ortada. Bir yanda Demirtaş, Ortadoğu çapında bir “Şii direnişi”nden söz ediyor, PKK’yı artık bu uluslararası çerçeveye oturtuyor, gene aynı bağlamda, hendek ve barikatlarda nöbet tutan silâhlı gençlerin yanında yer aldığını açıklıyor; diğer yanda bu meslekdaşlarımız, hepsini görmezden gelerek çıkarttıkları bildirinin adına “barış bildirisi” diyebiliyordu. Ne yapalım, hem içeriğini siyasî açıdan eleştirdik, hem hukukî bakımdan suç olmadığını savunduk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmaları dahil, imzacılara uygulanması istenen her türlü baskı ve takibata karşı çıktık (görevden almaların tekrar çoğaldığı bu günlerde, karşı çıkmaya da devam ediyoruz). Fakat enteresandır, bazı arkadaşlarımıza yetmemiş anlaşılan, hukukî bakımdan yanlarında durulması. Siyasî bakımdan da zerrece eleştirilmemeleri mi gerekirmiş, nedir? Hayatın akışı içinde karşılaştık, biz selâm verdik, selâmımızı onlar almadı. Çünkü bir yönüyle de çoluk çocuk hepsi, politika ile akademiyi birbirinden ayıramayan. Ama bakın, eğer “unutmamak” ve “affetmemek”ten söz edilecekse, hemen söyleyeyim, salt düşünsel planda, asıl bu bildirinin içeriğini ve asıl bizler -- kör bir AKP düşmanlığı, miadını çoktan doldurmuş bir devrimci şiddet hayranlığı ve bütün makuliyet sınırlarını aşmış bir “mazlum millet” taraftarlığı üzerinden, PKK’ya ne yaparsa yapsın kol kanat germeye kalkışmayan demokratik meşruiyetçiler -- unutmuyoruz ve unutturmayacağız.)
* * *
Peki, sonra ne oldu? O da birkaç maddede özetlenebilir. PKK kendi başlattığı şehir savaşlarında yenildi ve ağır kayıplara uğradı. Dahası, yıllar boyu inşa ettiği kentsel enfrastrüktür dağıldı ve dolayısıyla bozguna uğradığı o ilçe merkezlerine geri dönüp tekrar yuvalanması olanağı da kalmadı. Derken HDP 15 Temmuz darbesi karşısında da zaaf gösterdi; gecikmeli olarak kınadıysa da, darbe gecesi Meclise gitmedi; sonra Demokrasi Nöbetlerini hedef aldı; Yenikapı mutabakatını karaladı; Demirtaş ve Yüksekdağ’ın ağzından, “al birini vur diğerine” diye tarif edilebilecek bir söyleme rücu etti (bkz Cengiz Alğan, Yeni Türkiye’nin marjinal ucunda HDP, 10 Eylül 2016). PKK ise rotasını bir dizi bombalı saldırıya çevirdi. Bu yolla kan dökmeyi sürdürürken, sivil ölümlere de yol açtı, halkın huzurunu bu sefer başka bir şekilde kaçırdı ve sivil toplumdan yükselen itirazlar daha da ileri boyutlara ulaştı. Son haftalarda 61 Kürt aydının imzaladığı koşulsuz silâh bırakma çağrısı, büyük basının ilgisini çekmediyse de, Kürt halkının tavır değiştirmesinin nerelere vardığı açısından önemli bir gösterge oluşturdu. Buna karşılıkdevlet askerî başarısını kentlerden kırsal alanlara taşıdı. Eskisi gibi belirli mevzilerde savunmada kalmak yerine stratejik insiyatifi ele geçirip açık arazide taarruz harekâtını sürdüren güvenlik güçleri, Doğu ve Güneydoğu’nun (kâh Tendürek, kâh Çukurca gibi) çeşitli köşelerinde kıstırdıkları PKK birimlerine (orada 63, şurada 200, burada 186 derken) çok ağır kayıplar verdirmeye başladı. Öyle ki, bu yenilgilerin PKK’yı Türkiye’de barınamaz hale getirip Suriye sınırının güneyi ve Fırat’ın doğusuna, yani (aşağıda değinileceği gibi) şimdi PYD’nin itildiği bölgeye çekilmek zorunda bırakacağı yorumunu yapanlar dahi var (bkz Fırat Erez, Darbenin ardındaki ABD (IV) ve PKK-PYD, 10 Eylül 2016). Bu ortamda KCK’nın herşeyi bir kere daha devletten beklediği için gerçekten çok yersiz ve münasebetsiz kaçan “dört önkoşul”una kimse kulak asmadı bile (bkz Cengiz Kapmaz,KCK usulü söylüyor, esasa girmiyor, 22 Ağustos 2016). Binali Yıldırım’ın “çözüm mözüm yok” diye kestirip atması ise, sonuna kadar bu şekilde sürdürülemesi kararlaştırılmış bir siyasetten çok, PKK-HDP tarafından defalarca kazıklanmışlık hissinin en üst düzey AK Parti liderliğinde yarattığı tepki birikimini kuvvetle dışarı vurdu.
Ama tabii PKK açısından en kötüsü, sırf askerî açıdan değil, uluslararası boyutlarıyla da Fırat Kalkanı harekâtıdır. Türkiye, bırakın “AKP = IŞİD” iddiasını çürütmeyi; sahada IŞİD’e karşı mücadelenin en önemli unsuru rolünü PYD dahil başka herkesten devraldı. Hem Amerika hem Rusya da bu çerçevede PKK-PYD’yi en azından kısmen terkedip Ankara’nın önünü açtı. (İşin bu ve benzeri diplomatik boyutlarını Ceren Kenar sürekli işliyor; bkz Türkiye’nin Washington gündemi, 15 Ağustos; İki gezi, iki farklı Biden, 29 Ağustos; Rusya PKK’yı nasıl sattı?, 6 Eylül 2016). Sonuçta, TSK Kobani’de yapması gerekirken -- belki siyasî irade oluşmamış olduğundan, belki Gülenci subayların engellemesi yüzünden; keza bkz Ceren Kenar, Fırat Kalkanı operasyonunu kim geciktirdi?, 8 Eylül 2016) -- yapamadığını şimdi gerçekleştirdi: Cerablus ve Kilis üzerinden kuzey Suriye’ye girdi; Afrin-Kobani arasını IŞİD’den temizlediği gibi, PYD’yi de Fırat’ın doğusuna çekilmeye zorladı; Rojava kantonlarının birleştirilip Akdeniz’e açılan bir Kürt koridoruna dönüştürülmesini tümüyle imkânsız kıldı. Bu arada, iki Türk tankının vurulmasına karşı bir PYD mevziini yoketmek suretiyle, PKK-PYD’ye bıçak kemiğe dayandığı takdirde bu düz ve açık arazide TSK’nın hava ve zırhlı birlik üstünlüğüne hiçbir şekilde karşı koyamayacaklarını da bir şekilde hatırlatmış oldu (tekrar bkz Fırat Erez, Darbenin ardındaki ABD (IV) ve PKK-PYD, 10 Eylül 2016).
* * *
Çeşitli Kürt örgütlerinin, Öcalan’ın uzun süredir kimseyle görüştürülmemesinden şikâyetleri ve sağlık durumundan endişelerini dile getirerek, bu sorun çözülünceye kadar açlık grevine gideceklerini açıklaması, tam bu koşullarda gerçekleşti ve pek çok kişi gibi bana da, PKK-HDP’nin artık fevkalâde zor durumda olduğunu, girdiği mecradan çıkmak istediğini, fakat Öcalan’dan meşruiyet almaksızın bu manevranın üstesinden gelemiyeceğini çağrıştırdı (bkz Atilla Aytemur, Açlık grevi ve ahval, 6 Eylül; Oral Çalışlar,Öcalan için açlık grevi, 7 Eylül 2016). Ve ilginçtir, hükümet de buna hızlı ve doğrusu benim açımdan pek beklenmedik bir yanıt verdi; bu bayramda mahkûmlarla aileleri arasında gerçekleştirilecek geleneksel “açık görüş”lere Abdullah Öcalan’ın da dahil edileceğini açıkladı.
Herhalde sözü edilen açlık grevi veya grevlerinden ansızın büyük bir korkuya kapıldıklarından yapmadılar bunu. Cengiz Kapmaz’ın işaret ettiği gibi (bkz İmralı görüşmesinden ne çıkar?, 10 Eylül 2016), işin içinde başka bir “arka oda” trafiği, belki bu yolla nelerin söylenebileceği (ve nelerin söylenemiyeceği) konusunda bir ön anlaşma olmalı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024