Halil BERKTAY
Şimdiye kadar neler yaptım ? Tartışmanın neresindeyim ? 1-2 Mayıs’ta iki tv kanalına verdiğim kısa demeçler, 2-3 Mayıs’ta Taraf’ta çıkan röportajlar ve 4 Mayıs’taki CNN Türk paneli, tahmin edilebilecek tepkilere yol açtı.
9 Mayıs Çarşamba gününden itibaren bu köşede, her şeyi baştan anlatmaya koyuldum. Önce, bir kısım eski solcular için 1 Mayıs 1977 “mağduriyet”inin neden ve nasıl öncelikle bir kimlik meselesi haline geldiğine dikkat çektim (9-10 Mayıs; özellikle bkz Ulusalcılar ve 19 Mayıs, solcular ve 1 Mayıs). Yakın zamanda Etyen Mahçupyan da aynı noktaya değindi (Sol ve kimlik, 25 Mayıs).
Ardından, “hayır, 1 Mayıs ’77 bir menkıbe değildir; asıl Halil Berktay’ın kendisi uydurukçu ve menkıbeci bir tarihçidir” (veya “tarihçiliğin bütün kurallarını ihlâl etmiştir”) diye bağırıp çağırmakta olan kesimin, “devlet tertibi”ni ayakta tutabilmek için alelacele pekiştirmeye çalıştığı dört beş noktayı özetledim ve bunları çok adım adım irdeleyeceğimi belirttim (12 Mayıs : Acele işe şeytan karışır). Bunu izleyen iki yazıda (16-17 Mayıs), herhangi bir tertip olasılığını “dışarıdan” ve “içeriden” diye ikiye ayırdım. Öncelikle devlet tertibidir diyenlerin “dışarıdancı” olduğuna işaret ettim. Başka bir deyişle, solun içinden provokasyon ihtimali, onları kesmez (zira bizi dönüp dolaşıp solun sorumluluğuna götürür). Bilvesile, devletin “tertipsizliğinin belgesi” diye bir şeyin tabii ki olamayacağını; sorunun, tertibin kanıtları diye sunulanların çürüklüğü olduğunu hatırlattım.
Daha önemlisi, “içeriden provokasyon” olasılığı dahil Taksim meydanında ne olup bittiğinin aydınlatılmasının, çevre ve mahalle aidiyetlerine meydan okuyan çok zor bir tür tanıklığı gerektirdiğini, ama gene de bu tür tanıklıkların azar azar biriktiğini kaydettim (13 Mayıs).
Derken araya, Taraf’ın Celâlettin Can’la (16-17 Mayıs) ve Mustafa Yalçıner’le (19 Mayıs) yaptığı röportajlar girdi. İkisine de aklım durdu, dudağım uçukladı farklı nedenlerle. İlki, Dev-Genç’in özel güvenlik biriminin neler yaptığıyla övünürken, solun o günkü ruh hali, tetik deliliği ve meydanın içinden ne kadar çok ateş edildiği konularına, aslında çok başka lâf gerektirmeyen bir açıklık getirdiği için. Diğeri, inkârcılığın en kaba şeklini temsil ettiği; tertip teorisinin “dışarıdan saldırı” varyantını, artık gülünç olmuş unsurları dâhil, “herkes biliyor” diye savunmak suretiyle menkıbelere sarılma ihtiyaç ve imanını “bakınız Şekil 1” kabilinden örneklediği için.
Bunları yazdım ve yeri gelmişken, şu ünlü “kamyonet” ile “oteldeki Amerikalılar”a da değindim (19 ve 23-24 Mayıs). Daha sonra bir okurum “asıl, o sırada Intercontinental’de hiç Amerikalı olmadığı ortaya çıksaydı, çok ilginç ve acayip olurdu” dedi. Solun ezelî Amerika = CIA obsesyonuyla dalgasını böyle geçti.
Ancak pek bir hümör nosyonları olmayan Celâlettin Can ve Mustafa Yalçıner, küplere bindiler. “Cevap hakkı”na sığınıp, iki feci yazı yazdılar peşpeşe (HerTaraf, 22 ve 25 Mayıs).
İçeriğe ilişkin en ufak bir şey söylemediler (çünkü söyleyemezlerdi). İçine düştükleri kötü durumun hıncını, hayli ağır küfür ve hakaretle çıkarmaya kalkıştılar. Mustafa Yalçıner işi, İngiltere’deki (?) “daha ilk tahsil yılları”mdan itibaren “devlet[in] adamı” olduğumu, nitekim tarihçiliğe “ilk adım”larımı “İngiliz servisleriyle ilişkileri” gizli-saklı olmayan “iki profesör”ün yanında attığımı iddia etmeye kadar vardırdı.
İşte bu, yepyeni bir iftira; şimdiye kadar hiç duymamıştım ! Merak ettim; açıklarsa bayağı sevinirim. Fakat bu da bir tür kanıt ve tanıklık, sonuçta. Onların değil benim argümanım için. Üzerinde ayrıca duracaksam da, donmuş bir geçmişte yaşadıkları, dolayısıyla fraksiyon solculuğunun nasıl bir şey olmuş olduğuna ayna tuttukları, bazı eski solcuları o kadar kızdıran “rezillik” sözcüğünün gerçekliğineaçıklık getirdikleri için, kendilerine şimdiden teşekkür borçlu olmalıyım.
Geçelim; işin esasına bakalım. İki tür tanıklık var ve eşdeğer değil, demiştim (26 Mayıs). Kimisi anıları ve eski örgüt aidiyetinin içinden, kimisi de dışından konuşuyor ve zaten gerçek ile efsane, “olan” ile “olmuş olması gereken” (bu yolda tekrarlayarak ezberlenen) arasındaki fark, üslûpta, ciddiyette, kendini sorgulama düzeyinde, somut ayrıntılarda, hemen kendini belli ediyor.
Bana ulaşan bu ikinci tür, özgür ve önemli tanıklıklardan sadece beşini, son dört beş gün boyunca ara başlıklar dışında hemen hemen yorumsuz biçimde Taraf’ta yayınladım. İkisi TKP ve DİSK içinden, (iki kişinin yazdığı) diğer üçü ise Halkın Yolu, yani zamanın “Üçlü Blok”u içindendi (26-27 ve 29 Mayıs). Bunlar (a) CNN Türk panelinde Cemil Koçak’ın anlattıkları (4 Mayıs): (b) Mehmet Tav’ın tanıklığı (HerTaraf, 13 Mayıs): ve (c) Celâlettin Can’ın “samimi ve tevilsiz ikrar”larıyla birleştirildiğinde (16-17 Mayıs), toplam sekiz çarpıcı metin veya metin parçacığı oluşturuyor. (d) İshak Işıtan’ın zigzag çizen demeçlerini değilse de fotoğraflarını ve (e) Metin Göktürk’ün 1 Mayıs’ı o çok tartışmalı Sular İdaresi’ninüzerinden izlemiş olmasını da ekleyin. Ortaya anlamlı bir birikim çıkıyor.
Önemli olan, bunları birbirinden kopuk biçimde, tek tek sayıp bir evet/hayır çetelesi tutmak değil, nerelerde buluştuklarını görmek ve çeşitli parçaları yerli yerine oturtmak. Böyle yaptığımızda, malzemenin üç temel noktaya açıklık getirdiği kanısındayım :
(1) 1 Mayıs 1977’de ne olmadı ? (2) Ne oldu ? Gerçekte olan nedir ? (3) Solun kendini akladığı perdeleme öyküsü (cover-up) nasıl, ne zaman, kimler tarafından icat edildi ve bütün grupların ortak menkıbesi haline geldi ?
Bu sırayla ele alacağım.
Yazarlar
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024