Hasan CEMAL
Cumhurbaşkanı Erdoğan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nde konuşuyor.
Her zamanki Tayyip Erdoğan.
Sözünü hiç sakındığı yok.
Dilini bazen çok fena sivriltiyor.
Üslubu ara sıra külhanlaşıyor.
Yüzünde kibirli çizgiler sık sık belirginleşiyor.
Gözlerindeki ifade, bakışları ve önünde kendisini pür dikkat dinleyen iş aleminin büyüklerini arada bir süzüşü, bütün bunlar Erdoğan’ın halinden ne kadar mutlu olduğunu ele veriyor.
Kim bilir içinden neler geçiyor.
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra
değişeceğini mi sandınız?
Benim aklıma takılan sorulara gelince...
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildikten sonra değişeceğini mi sandınız?
Ya da hâlâ sanıyor musunuz?
Öyle mi?
Gerçekler mi, özlemler mi?
Hangisi?
Erdoğan’ın elini uzatması yoksa sizi heyecanlandırdı mı?
Bir beyaz sayfa açacağına ihtimal verdiniz mi?
Bilemiyorum.
Ama vurgulamakta yarar var.
Erdoğan değişmedi.
Konuşmasında, değişmeye hiç niyetli olmadığının tüm işaretlerini de çaktı.
İş dünyasına sopa gösterdi
Tayyip Erdoğan’ı ön sırada dikkatle dinleyen iş dünyasının büyüklerini izliyorum.
Yerlerinde olmak istemezdim.
Erdoğan, 28 Şubat dahil geçmişin askeri darbelerinden dolayı İstanbul’un büyük iş alemini döne döne suçladı.
Gezi’ye geldi, suçladı.
17-25 Aralık’a geldi, eleştirdi.
Paralel dedi, çarmıha gerdi.
Algı operasyonları dedi, yüklendi.
Ananas dedi, tespih dedi, faiz lobileri dedi, en ağır dille konuştu büyük iş dünyasına yönelik olarak.
Türkiye’ye karşı yürütülen ‘algı operasyoları’nda, ‘paralel yapı’nın faaliyetlerinde kimlerin parmağı var, hepsinin bilindiğini söylerken, aba altından da değil, açıkça sopa gösterdi.
Erdoğan’a göre Gezi…
Ve ihanet sözcüğü, son günlerde Başbakan Davutoğlu gibi Erdoğan’ın da ağzından hiç düşmedi.
‘İhanet şebekeleri’ne karşı, büyük iş aleminin kendi saflarında yer almasını istedi.
‘Gezi’yi desteklemenin, hem Türkiye’ye karşı büyük bir ‘komplo’dan, hem de ‘milli irade düşmanlığı’ndan yana olmak anlamı taşıdığını söyledi.
Gezi’yi desteklemenin darbecilik olduğunu, darbecilerin değirmenine su taşımak olduğunu belirtti.
Son derece açık konuştu.
Hiç yutkunmadı, dilini hiç tutmadı.
Sözü,‘algı operasyonları’na getirerek şöyle dedi:
“Amerikan ve Avrupa medyasında yürütülen bu operasyonlar, bu topraklara ve bu millete ihanettir.”
27 Mayıs’la Menderes ve Mısır’da General Sisi darbesi ile ilgili olarak da malum görüşünü tekrarladı:
“Türkiye ne zaman iyiye gitse, kriz çıkarılır. Bu hep böyle olmuştur. 27 Mayıs da, 12 Eylül de, 28 Şubat da böyle gelmiştir.”
Erdoğan’ın Türkiye’sinde ‘darbecilik’
Ve iş aleminin en büyüklerinin önünde lafını hiç esirgemedi, açıkça şunu demeye getirdi:
“Eski Türkiye’nin kötü alışkanlarını artık bir yana bırakın, yoksa...”
Uzun lafın kısası:
Erdoğan demek, yeni Türkiye demektir.
Erdoğan’ı eleştirmek, eski Türkiye alışkanlığıdır.
Erdoğan’a muhalefet etmek, ‘darbecilik’tir.
‘Gezi direnişi’ni savunmak da öyledir.
17-25 Aralık konusunda yolsuzluk ve hırsızlık dosyalarına işaret etmek de darbeciliktir.
Yargı bağımsızlığı ve ‘kuvvetler ayrılığı’nı gündeme getirmek de,‘hukukun üstünlüğü’nü vurgulamak da, bunların hepsi Erdoğan’ın indinde ‘darbecilik’tir.
‘Milli irade düşmanlığı’dır.
Türkiye’ye karşı olan ‘karanlık dış odaklarla algı operasyonları’na destek olmaktır.
‘Vatana, millete ihanet’tir.
Tek adamlık peşinde…
Erdoğan özellikle 2011’den beri, yüzde 50 oyu yakaladığından bu yana böyle bir yolun yolcusudur.
Sadece kendi sesini duymak istemektedir.
Beni halk seçti, ben sandıktan çıkan çoğunluğum, bu nedenle ben canımın istediğini yaparım demektedir.
Kısacası:
Tek adamlık peşindedir.
Başkan baba olmanın kuru hesapları içindedir.
Kimse kendini aldatmasın.
Biat kültürü
Yinelemek istiyorum:
Erdoğan’la beyaz sayfa demek, Erdoğan’a biat demektir.
Erdoğan’la tokalaşmak, ona biat demektir.
Erdoğan’la uzlaşma yoktur, ona biat vardır.
Çünkü, Erdoğan’ın kültürü ‘biat kültürü’dür.
-----------------------
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Ankara-İmralı-Kandil üçgeninde hava olumlu
3.03.2025 - Silahlara veda zamanı... Hoş geldin barış!
28.02.2025 - Erdoğan "eyy TÜSİAD" diye bağırdı, polis anında başkanları topladı!
20.02.2025 - Yine CHP'nin önemi üzerine..
13.02.2025 - Dostluklar insanı ayakta tutar!
28.11.2024 - CHP'nin önemi
12.11.2024 - Terör ve şiddete lanet olsun!
24.10.2024 - Açık mektup!
27.08.2024 - Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?
20.04.2024 - 31 Mart, CHP için bir büyük seçim başarısı ama yetmez!
9.04.2024
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Ali Tarakçı
Asıl olman yalan... TAciz ayrı söylenen ayrı... Şayet görüntüler üzerinde oynanmamış ise Zehra üzerinden yapılan kurgu aşağılık birşey.. Tacizin azı çoğu yok tabi... Ancak abartılırsa, olmayan şeyler yaşanmış gibi anlatırlırsa ve bunlar bir ajitasyona ötekilere yönelik saldırıya dönüşürse kabul edilemez... Herkesin yaptıığı yanlış.. Yanlış olunca doğru yu bulmak o kadar zor ki...