Hasan CEMAL
Grup Yorum'un özgürlük için direniş yolculuğu...
Grup Yorum..
1985'de kuruldu.
Türkiye'de protest müziğin önde gelen temsilcisi.
Türkçe dışında Kürtçe, Zazaca, Lazca, Arapça, Çerkezce de söylediler.
Kürtçe şarkı da yayınlayan ilk Türk müzik grubu oldular.
Terörist ilan edildiler.
2016'dan beri konserlerine izin verilmiyor.
Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek 322 gündür sürdürdüğü ölüm orucunu 5 Mayıs günü sona erdirdi.
İbrahim Gökçek'in 2 Mayıs günü Evrensel'de yayımlanan bir yazısının geniş bir özetini köşeme alıyorum.
* * *
İstanbul'un bir gecekondu mahallesinde, bahçeyi gören bir odadan dışarıyı seyrediyorum.
Dışarı çıksam Boğaz'ı görebilirim.
Ama ben yataktayım.
40 kiloya düştüm.
Bacaklarımda vücudumu taşıyacak güç kalmadı.
Boğaz'ı şimdilik sadece hayal edebiliyorum.
Sahnedeyim.
Gitarım, en sevdiğim yıldız armalı askıyla boynuma asılı.
Karşımda yüzbinlerce insan, yumrukları havada.
Bella Ciao söylüyor.
Tellere vuran elim, dünyanın en mahir eli sanki... Bacaklarımın dermanı yerinde…
İstanbul'u boydan boya koşabilirim.
Bu iki anlatı da gerçek...
İkisi de benim, bizim gerçeğimiz.
Çünkü Türkiye'de yaşıyorum.
Ve politik müzik yapan bir grubun üyesiyim. Dolayısıyla benim hikâyem, memleketimin büyük hikâyesinin bir yansımasından ibaret…
Bugün itibarıyla 310 gündür yemek yemiyorum. Kendimi açlıkla ifade ediyorum.
Ya da:
Bas gitarımı aldılar,
kendimi ifade için
bedenimi enstrüman yaptım.
Ben İbrahim Gökçek...
15 yıldır Grup Yorum'da bas gitar çalıyorum.
35 yıl önce, 4 üniversite öğrencisinin kurduğu Yorum'un Türkiye'ninki kadar inişli çıkışlı bir tarihi var.
Bu tarih bizi, konser verebilmek için kendimizi ölüme yatırdığımız günlere getirdi.
Bir üyemizi, sevgili yoldaşım Helin Bölek'i 3 Nisan günü, ölüm orucunun 288. gününde toprağa verdik.
Bayrağı ben devraldım.
Diyeceksiniz ki:
Bir müzik grubunun üyeleri ne uğruna ölüyor?
Neden ölüm orucu gibi insanı dehşete düşüren bir yöntemi tercih ediyor?
Cevabımız, Helin'in 28 yıllık ömrünü feda ettiği, benim ise gün be gün erimeyi göze aldığım yakıcı gerçekte:
Biz, Türkiye'de 1980 sonrası verilen
haklar ve özgürlükler mücadelesinin içinden doğduk.
Halk kültürünü sosyalist düşünceyle buluşturan 23 albüm çıkardık.
Albümlerimizin toplam satışı 2 milyonu aştı. Anadolu'da ve dünyada ezilen halkların türkülerini söyledik.
Bu ülkede hakkını arayanlar, muhalifler, özgür ve demokratik bir ülke düşleyenler ne yaşadıysa,
onların şarkılarını söyleyen bizler de aynısını yaşadık:
Gözaltına alındık.
Tutuklandık.
Konserlerimiz yasaklandı.
Polis kültür merkezimizi bastı.
Enstrümanlarımızı parçaladı.
Ve ilk kez, AKP Türkiyesinde, başımıza ödül konarak aranan teröristler listesine eklendik.
Bugün tam da sizi şaşırttığını tahmin ettiğim bu durumdan dolayı yemek yemeyi reddediyorum.
Çünkü başıma koyulan ödüle rağmen kendimi hiç de terörist gibi hissetmiyorum.
"Terör listesi"ne girmemizin nedeni şu: Şarkılarımızda, yerin yedi kat altında çalışmak zorunda olan madencileri...
İş cinayetlerinde katledilen işçileri...
İşkencede öldürülen devrimcileri...
Doğası talan edilen köylüleri...
Yakılan aydınları...
Evleri yıkılan gecekonduluları...
Zulme uğrayan Kürt halkını...
Ve direnenleri anlatıyoruz şarkılarımızda...
Bunu söylemek de, Türkiye'de "teröristlik" sayılıyor.
Sosyalizmin dünya çapında gözden düşürüldüğü son 30 yılda,
böylesi bir sanatın alıcısı olmaz sananlar yanılıyor.
Biz, Türkiye tarihinde Türkiyeli sanatçıların verdiği en büyük biletli konsere imza attık.
O gün İstanbul İnönü Stadyumu'nda 55 bin kişi tek bir ağızdan devrim şarkıları söyledi.
Ben de sahnede, 55 bin kişilik müthiş koroya bas gitarımla eşlik ettim.
Biletsiz "Bağımsız Türkiye" konserlerimizin sonuncusunda ise yaklaşık 1 milyon kişi vardı.
Dört yıl art arda Türkiyeli aydın ve sanatçıları sahnemize konuk ettik.
Hatta bir konserde Joan Baez, polisin kültür merkezimizi bastığında kırdığı gitarla sahne aldı.
Grup Yorum her iktidar döneminde baskıya maruz kaldı.
Ama AKP'nin 2016'da ilan ettiği OHAL'den sonra, halkın her kesimine, gazetecilere, aydınlara, akademisyenlere dönük baskılar artınca, bizi de beter bir sürecin beklediğini anladık.
Bir sabah uyandığımızda, 6 grup üyesinin adını teröristler listesinde gördük.
Listede ben de vardım.
5 yıl önce 1 milyon kişiye konser veren gitarist, bir anda "ödülle aranan terörist'e dönüşmüştü. İktidardaki AKP, krizi derinleştikçe saldırıların dozunu artırıyor, daha geniş kesimlere saldırıyordu.
Liste yayımlandıktan sonra kültür merkezimiz 2 yılda 9 kez polis tarafından basıldı.
Üyelerimizin hemen hepsi peyderpey tutuklandı. Hatta öyle bir an geldi ki, dışarıda hiç Yorum üyesi kalmadı.
Artık konser verebilmek için hem yasağı aşmak hem de çalacak eleman bulmak zorundaydık.
Biz de halk korolarımızdan yetişen gençlerle internet konserleri düzenledik.
Bir yandan da saldırılara karşı basın açıklamaları imza kampanyaları yaptık.
Ancak baskılar bitmedi.
2019 Şubatı'nda kültür merkezimize yapılan baskında ben de tutuklandım.
2019 Mayısı'nda, "konser yasaklarının kaldırılması, kültür merkezimizin basılmasına son verilmesi, tutuklu grup elemanlarının bırakılıp haklarındaki davaların düşürülmesi, isimlerimizin terörist listesinden çıkarılması" talebiyle açlık grevine başladık.
Sonra Helin Bölek'le birlikte eylemimizi ölüm orucuna çevirdik. Bu, taleplerimiz kabul edilene kadar aç kalmaktan vazgeçmeyeceğimiz anlamına geliyordu.
Sonu ölüm bile olsa...
Helin, ziyaretine gelen vekillere şöyle demişti:
Bir konser sözü versinler, ölüm orucunu sonlandıracağım.
Konser izni vermediler.
Helin'in cenazesini vasiyetine uygun şekilde kaldırmamız da engellendi.
Şimdi Helin İstanbul'da bir mezarlıkta, toprağının üstünde bir beyaz gelinlikle yatıyor.
Yanı başımdaki oda artık boş.
Ben ise, bir süredir bütün yaşantımı sürdürdüğüm bu yataktan sonraki yolculuğumun nereye olacağını, bedenimde süren savaşı ölümün mü, yoksa yaşamın mı kazanacağını bilmiyorum.
Bu savaşa dair bildiğim en güçlü şey şu:
Taleplerimiz kabul edilene kadar
yaşama tutunarak
ölüme yürüyüşümü sürdüreceğim.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024