Hasan CEMAL
Başkan Biden'ın Avrupa seyahatinin
mesajı şu noktalarda özetlenebilir:
Demokrasilerin toparlanması...
İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki
gibi NATO'suyla, AB'siyle
bir "demokrasi cephesi"nin
kurulması...
Rusya'ya, Çin'e karşı Batı'da,
Başkan Trump'ın dağıttığı
safların sıkılaştırılması...
Batı'da "demokratik dayanışma"nın
yeniden ayağa kaldırılması...
Dünyada demokrasi karşıtı otokratik
eğilimlerin püskürtülmesi...
İklim değişikliğine karşı
mücadelenin güçlendirilmesi...
Bir başka deyişle:
Başkan Biden, Batı'da epeyce dağılmış
"demokrasi cephesi"ni toparlıyor.
Peki, Erdoğan Türkiye'si ne yapıyor?..
Dağılıyor ya da çözülüyor!
Ne yazık ki öyle.
Hukuku yok olan...
Ekonomisi çöküşte olan...
Rüşvet ve yolsuzluk batağı derinleşen...
Devleti çetelere, mafyalara bulaşan...
İfade özgürlüğü sıfırlanan...
Hapishaneleri siyasetçi ve gazetecilerle dolan...
Kısacası, demokrasisi rafa kalkan bir Türkiye,
"demokrasi coğrafyası"ndan kopup gidiyor.
Nitekim Bloomberg'de pazar günü
yayımlanan bir yazı şöyle başlıyordu:
Türkiye Batı'yı terk edeli çok oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'yi Batı'ya
açıkça düşmanca duruş sergileyen
üç ülke ile yan yana getirdi:
Çin, Rusya ve İran.
Batı, Amerika'sıyla AB'siyle artık Türkiye'yi
kendi saflarında görmüyor.
Amerikan Kongre'si tarihinde ilk defa
bir müttefik ülkeye en ağır ve onur kırıcı
yaptırım kararları aldı, üstelik hem Trump
hem Biden yönetimleri bu kararları uyguladı.
Bugün gerçek sorun şu:
Türkiye'nin kendisine hedef olarak seçtiği
Batı ve Batı'nın siyasi, askeri ve ekonomik
kurumlarıyla bütünleşme iradesinden
hızla ve bilinçli şekilde uzaklaşması,
uzaklaştırılması...
Türkiye'nin kuzey komşusu Rusya ile
her alanda yakın ve karşılıklı çıkara
dayanan ilişkiler içinde olması sadece
bugün için değil, Cumhuriyet'ten beri,
aradaki siyasi farklılıklara rağmen
temel bir dış politika düsturu...
Buna itiraz edilecek bir durum yok.
İnönü, Sovyetler Birliği'ni kastederek
şöyle derdi:
Ayıyla yatağa girecekseniz
uyanık kalacaksınız.
Demirel'in de bir İskoç atasözünden mülhem
bir sözü vardı:
İki atı birlikte sürmek
kolay değildir, kıçınız yırtılır,
mahir binici olmak lazım.
Erdoğan rejimi bugün Putin rejimi ile
Türkiye'nin temel güvenlik ve siyasal
çıkarlarını aşındıran, Batılı müttefikleriyle
arasını gözle görülür şekilde açan
ve NATO'nun savunma sistemlerine
tehdit oluşturan bir askeri teknolojik
ilişkiye girmiş durumda....
Gerçekte Türkiye'nin Rusya'yla
ilişkileri de sancılı ilişkiler.
Enerjide Rusya'ya tam bağımlıyız.
Suriye ve Libya'da karşıt konumlardayız.
Bu arada NATO'ya ve ABD'ye karşı
Rusya'yla işbirliği içindeymişiz
gibi bir algı var. Bütün bunlar,
Erdoğan dış politikasının
ne kadar savrulmakta olduğunun işaretleri...
Böyle bir ortamda akla gelen ilk soru şu:
Batı kampında ya da NATO'da
Rusya'ya dönük yeni stratejileri belirlenirken,
S-400'lerde ısrar eden Türkiye
hangi atı, nasıl sürecek?
Bir başka soru daha var:
Biden'la Putin'in Cenevre zirvesinde
Türkiye'yle ilgili neler konuşulabilir,
ne gibi pazarlıklar yapılabilir?
Erdoğan'ın bugüne kadarki yönetim tarzı
ve zaafları, Türkiye'nin bu pazarlıkları
yönlendirebilmesini mümkün kılmıyor.
Çünkü Erdoğan dış politikada akılcı,
stratejik tahlil ve teşhis kabiliyetini çoktan
yitirmiş durumda. Sahnede sadece
tepkisel hareket eden
bir lider var.
Tabii en vahimi, içeride ve dışarıda piyasalar,
ekonomik oyuncular, elleri böğründe bekliyor.
Daron Acemoğlu'nun deyimiyle,
tarihinin en ağır ekonomik bunalımını
yaşayan Türkiye ekonomisinin kaderi
zirvelerden çıkabilecek sonuçlara bağlanıyor.
Erdoğan yarınki Biden buluşmasına
yukarıda kısaca özetlediğim yumuşak karnı ile,
belki de ya nasip diyerek gidiyor.
Başkan Biden'ın Erdoğan'a karşı
demokrasi ve insan hakları konusunda
kararlı davranması bekleniyor.
Buluşma öncesinin tüm mesajları öyle.
Bu arada Amerikalı sözcüler, buluşma
öncesi her vesileyle Ankara'ya hep aynı
sinyali gönderdiler:
Türkiye S-400'ler konusunda
ne yapması gerektiğini biliyor,
yaparsa yaptırımlar kalkar!
Ankara ise "Biz S-400'lerden vazgeçmeyiz,
Amerika önce PYD-YPG'ye desteğini çeksin"
mesajını verdi.
Sözü uzatmak yersiz.
Şu söylenebilir:
Amerika'sı da, Avrupa'sı da
Türkiye'yi kaybetmek istemez.
Türkiye'nin kıymetli coğrafyası buna engeldir.
Eskiden de böyleydi, bugün de farklı değil.
Erdoğan Türkiyesi'nin de öyle kolay kolay
"Ben Batı'dan koptum gidiyorum"
demesi pek öyle yakın ya da akıl kârı
bir ihtimal değil.
Ancak, Erdoğan bugünkü gibi
Batı'ya sırtını dönmeye devam edip
"demokrasi suları"ndan
bu hızla uzaklaşmaya devam ederse,
Türkiye olarak ödeyeceğimiz fatura
gitgide büyür, önümüzdeki cehennem çukuru
gün geçtikçe derinleşir.
Son söze gelince:
Demokrasi bizim işimiz, Biden'ların, Merkel'lerin değil;
öncelik seçim sandığında devrim yaparak
Erdoğan'a Cumhuriyet'in 100. yılında
hadi güle güle demektir.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024