Mehmet TIRAŞ
Vandallar sözünü Gezi olayları sürecinde tanıştık en çokta Erdoğan kullandı bu sözcüğü.
Kobani direnişine destek için sokağa çıkanların, sokak çatışmalarının kanlı bilançosu sonucu 40 kişinin ölümüne neden olan ve bilinen görüntülerden sonra; Vandallar sözcüğü başta Erdoğan ve onun yandaş medyası tarafından tekrar sık kullanılarak gündeme girdi.
“Vandallık veya akım olarak Vandalizm,bilerek ve isteyerek kişiye ya da kamuya ait bir mala ya da ürüne zarar verme eylemidir.Vandalizm, tarihi ve sanat eserlerini yakıp -yıkan kişilere verilen ad” anlamında geçiyor sözlüklerde..
Vandalizmi sadece yakma,yıkmanın dışında; yoksulluğu ve işçi cinayetlerini kader sayma,hak ihlallerini ıskalama,özgürlükleri boğma boyutunda yorumlanamaz mı?
Bizde vandalizmi sosyal,siyasal,ekonomik talepler ve özgürlükler babında sorular başlığında ele alalım dedik.
Anayasa ihlali ve yargı kararlarını tanımama, harcamasını denetlettirmeme vandalizme girer mi?
Bal gibi girer..
Erdoğan ve onun yandaş havuz medyası hukuku ve yargıyı yok sayan vandalistlerin önde gidenidir.
Anayasa, devlet ile vatandaş arasındaki yapılmış bir sözleşme olduğuna göre,anayasayı ihlal etmek,uygulamamak veya uymamak,yargı kararlarını tanımamak bir vandalistlik olmuyor mu?
Vandalistleri sosyolojik olarak analiz ettiğimizde , karşımıza evrensel değerleri yok sayan,gelir dağılımının bozuk olduğu,hak ve hukuk tanımayan devlet yönetimlerine karşı, başkaldırı olarak toplumlarda ortaya çıkıyor.
Vandalistler, genellikle sadece sanat ve tarihi eserlerden çok, iş yerlerine, bankalara ve bankamatikleri yakıp yıkıp,ateşe verdiklerini,özgürlüklerin tanınmadığı, yasakların devreye sokulduğu ülkelerde karşımıza çıktığını görüyoruz.Yoksulluk ve gelir dağılımındaki adaletsizliğe, ileride döneceğiz biz konumuza Vandalizm üzerinden devam edelim..
Vandallar, sadece tarihi ve sanat eserleri yakıp-yıkıyor da; Erdoğan’ın anayasaya uymaması hatta yok sayması, namus ve şeref üzerine ettiği yemine sadık kalmaması,insanların temel hak ve özgürlüklerini boğması,yargı kararlarına uymaması;tekrarlayarak yukarıda da belirttiğimiz gibi bir tür Vandalizm olmuyor mu?
Anayasayı yok saymak,yargıya darbe yapmak,muhalefeti darbeci gören,bireyin özgürlüğünü çoğunluk kavramıyla buharlaştırmaya çalışan bir zihniyet,vandalizmin ta kendisi değil mi?
Demokrasilerde dördüncü kuvvet olarak bilinen medyayı kendine biat etmediği için muhalif olan gazetelere vergi cezası kesen,yazarlara ve gazetecileri işinden kovduran,medyada kendine göre akreditasyon uygulamak bir tür yeni siyasal Vandalizm değil mi?
Bireyin ve toplumun farklı kesiminin gösteri ve yürüyüş hakkını darbecilikle suçlayan,basın açıklamasına bile tahammül edemeyen, polis şiddetiyle sokakları dar eden zihniyet, Vandalizme girmez mi?
Kendisinin iç ve dış politikasını en doğal hakkı olarak eleştiri getiren muhalefete ve muhalif olan kesimleri, vatan haini,alçak, şerefsiz namussuz gibi kavga da söylenmeyecek, siyasette etik olmayan sözlerle hakaret edip iftira atmak,Vandalların yakıp-yıkmasından ne farkı var?
HSYK seçimlerinde benim belirlediğim listeye oy verirseniz maaşlarınıza zam yapacağım diyerek hakim ve savcılara rüşvet dağıtmak,yargı mensuplarına tehdit savurmak Vandalizm değil mi?
Demokrasilerde muhalefeti olmayan iktidarın meşru olmadığını bilen;demokrasinin nimetlerinden yararlanıp, muhalefetlik ve sivil itaatsizlik görevini yerine getiren hak ve hukuk aramaya çalışan her kesimi darbecilikle, yabancı güçlerin uşağı olmakla suçlamak,vandalistliğin ağ babası olmuyor mu?
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu, kendisine yargının darbe girişimi diyerek yargıya darbe yapmak, seçimle iş başına gelmiş bir tür vandalistlik değil mi?
Yoksulluğun üzerine yasaklarda gelince Vandalizmi nasıl tetikliyor, işte tablosu..
AB, 2014 ilerleme raporundan Türkiye’de yargı bağımsızlığı ve devletin harcamalarını denetlettirmem gibi önemli can alıcı konulara yer veriyor.
AB 2014 ilerleme raporundan ”devletin kime ne verdiğini kimse bilmiyor.Bu raporu AB’den sorumlu bakan Volkan Bozkır’da “raporun dengeli ve objektif olduğunu”söylüyor.
Eğer bunu muhalefet veya Erdoğan’ın işsiz bıraktırdığı bir gazeteci veya Erdoğan’ın politikalarını eleştiren başka kesimden biri söylese idi, vatan hainliği ile damgalanmıştı.
Yoksulluk Türkiye de o kadar çok yayılmış ki dünyanın dört bir yanından gözüküyor..
2014 yılı “Küresel Raporuna” göre Türkiye’de 7.5 milyon insan GSMH’nın yüzde 78’nin alırken geri kalan en büyük kitle 67.5 milyon ise yüzde 22’sini paylaşıyor.
Bu uçurumu kim kapatacak ve nasıl kapatacağız soru burada düğümleniyor devam edelim..
Türkiye’de 15 milyon insan günde iki dolar ile geçinirken,1 milyon insan açlık sınırında,işsizlik oranı yüzde 10,20 milyon çalışanın yüzde 5’nin sendikalı olduğu, 11 milyon çalışanın asgari ücret üzerinden maaş aldığı,her gün iş kazaları demek bile haksızlık, cinayet demek gerekiyor artık 4 kişinin öldüğü,6 kişinin sakat kalarak iş göremez duruma düştüğü,kayıt dışı ekonominin yüzde 48 olduğu;AKP’nin 12 yıllık iktidarında toplam ölen işçi sayısı 14 bin 500, bu işçi cinayet sayısı AB üyesi tüm ülkelerde olan iş kazalarının 7 katı olduğu gibi,iş kazalarında da dünya da ikinci sıraya yerleştiğimizi, gündemde tutmak ve her ortamda dile getirmenin karşılığı olarak size;bedeli hakaret,iftira ve daha kötüsü darbeci olarak dönmesini düşünebiliyor musunuz?
Siyasetin bir rant olarak uygulandığı bir milletvekilinin emekli maaşı 10 asgari ücretlinin alım gücüne eşi ise, gerisini düşünmenin bir anlamı var mı?
Bu tablo karşımızda durduğu sürece ve değişmedikçe daha çok sayıları artarak sokakları işgal eden kitlesel Vandallarla karşılaşacağız..
Böylesi bir adaletsiz gelir dağılımının olduğu yerde yoksulluğu yenmek,yasakları sonlandırıp, özgürlüklerin önünü açmadan,bağımsız ve tarafsız bir yargının adalet dağıtmadığı,darbecilerin anayasasını referans alarak daha fazla yasaklara baş vurmak, toplumsal olayların önünü kesemezsiniz çünkü;sorunları ve talepleri ortadan kaldırmadınız ki, insanlar sokağa çıkmasın.
Böylesi bir adaletsiz gelir dağılımının olduğu,özgürlüklerin budandığı yerde Vandallara protesto etmek için sokağa çıkmaktan başka bir şey kalıyor mu?
Olayları sonuçlarıyla değil, nedenleriyle değerlendirmedikçe, daha kitlesel olaylara gebe gibi gözüküyor.
Yazarlar
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları


























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025