Melih ALTINOK
Geçen salı “İşte bunların hepsi seks” başlıklı yazıma çok geri dönüş oldu.
Tabii ki eleştirilerden bahsedeceğim.
İlk grupta “işte bunların hepsi sol” dediğim kesimde yer alan ve kendilerini dün Silivri önündeki nümayişten de tanıdığımız “solculardan” gelenler var. Yazıda adını andığım gazetelerde de eleştirel yorumlar yayımlandı.
Özetle diyorlar ki, “Ülkede ne kadar muhalefet varsa adını sıralamışsınız ve eleştirmişsiniz. İçlerinde bir tek siz ve sizler gibi ‘azınlıktakiler’ yok. O hâlde çoğunluk değil, sizler solcu olmamalısınız.”
Doğru, 12 Eylül darbecileri tarafından yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’in ölüm yıl dönümünde, katillerin “silah” arkadaşlarının yargılandığı bir davayı protesto eden çoğunluktaki “solculardan” değilim.
Çünkü darbe çağrıcısı provokatörlere, sokak ortasında Kürt ve Türk gençlerini infaz ettiren JİTEM’cilere, Hrant’ın katillerine, gayrımüslim vatandaşlarımızın boğazını kestirenlere, mahkeme salonlarında aydınları tehdit edenlere karşı muhabbet beslemeyi solculuğun değil, faşistliğin alâmetifarikası sayıyorum.
Bu topraklarda askerî-sivil bürokratik elit her dönem dokunulmazlık zırhına sahip olduğu için, Ergenekon ve Balyoz davalarını yalnızca Cumhuriyet’in değil yüzyılların “vaka-i hayriye”si sayıyorum.
Ülkedeki yargı sisteminin hepimizin yıllardır mustarip olduğu ve eleştirdiği arızalarını, bu davalara özel bir durummuş gibi lanse etmenin, Ergenekon’u, Balyoz’u aklama girişimlerinin kılıfı olduğu kanaatindeyim.
Bu nedenle siyasal iktidara eleştirilerimi, cami, ya da Muhteşem Yüzyıl konusundaki katılmadığım çıkışları üzerinden değil, bu davalardaki kararlığı tavsadıkça ya da askerî vesayetin geriletilmesi noktasında ürkekleştikçe yoğunlaştırıyorum.
Yani zarfla değil mazrufla uğraşıyorum.
Zira biliyorum ki, Başbakan’ın, bir baraja yaşayan üstelik de “iyi yaşayan” bir kurmayının ismini vermesi tolere edilebilir bir “komikliktir”. Ama yaralı askerî vesayete pansuman yapmak anlamına gelen ağırkanlılıkları, yapısal dönüşüm adımlarını geciktirmeleri trajiktir; hayatidir.
Evet, arkadaşlar, “sizlerin solundan” değilim. Ama haklısınız, bu, Türkiye solu içerisinde çoğunluk olma iddianızı boşa çıkartmaz.
Gelelim yazıma gelen ikinci grup eleştirilere. Aslında bu gruptaki okurlarımız da çoğunluk mantığı üzerinden gidiyorlar. Ve solun tarihî pratiklerinin yanı sıra, teorisinin alt metinlerine de göndermeler yapıyorlar.
Özetle “Sol biraz da böyle bir şey” diyorlar. Demokratik ikna süreçlerini, siyaseti, “kendiliğindenciliği” reddettiği için, tanımladığım durumun “anormal” değil, normal olduğunu söylüyorlar.
Bildiğiniz üzere “Bir sol var solda soldan daha içerü” şiarının iyi bir müridi falan değilim.
Aksine neredeyse her yazımda Türkiye’deki sol söylemin amentülerini, gevelemeden sorgulamaya çalışıyorum.
Ne var ki bu durum, Türkiye’nin şu son birkaç “altın yılında” ideolojik zincirlerinden kurtulup askerî vesayetin geriletilmesi, demokratikleşme, sivilleşme ve şeffaflaşma iradesine, nereden geldiğine bakmaksızın destek veren pek çok kişinin kendini hâlâ “solda” tanımladığı gerçeğini değiştirmiyor.
O hâlde, “Sol biraz da bu” tesbitinin de bireysel algıları-deneyimleri dışlayan ve hatta “ideal sol” tanımlamalarında olduğu gibi sekter bir yanı olduğu gerçeği üzerine de düşünmeliyiz bence.
Tarihî mirasın yükünden kurtulma hakkımızı da cesurca kullanarak pekâlâ buradan yeni bir sol söyleme ulaşılabilir.
Herkesin solu kendine; ama bu sefer de işin kolayına kaçmadan.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019