Melih ALTINOK
AKP, Batı demokrasileri için naif olsa da YAŞ’ta ve referandum sürecinde ülkedeki yegâne patronun halk olması gerektiği mesajını bir çığlık sayılabilecek şekilde ortaya koydu.
“Aman AKP’li demesinler” kompleksinden yakasını sıyıran demokratlar da onca haksız ithamı göze alarak yiğidin hakkını vermekten geri durmadılar, durmuyorlar.
Ancak bu bir biat ilişkisi olmadığı halde Başbakan, aynı çevrelerin kendi meşreplerince hükümetin hatalarını ve eksiklerini dile getirmelerinden pek hazzetmiyor. Bunu da zaman zaman sert bir üslupla ifade ediyor.
Başbakan Erdoğan’ın son dönemde tahammül edemediği konuların başında ise bir süredir seçmene uygun gündemler vesilesiyle verdiği “artık muktediriz” şeklinde son derece tehlikeli mesajların eleştirilmesi geliyor.
Ben de konuyla ilgili olarak bu köşede pek çok yazı yazdım. Geçenlerde de “Mağdur da olabilirisin AKP, senden büyük halk var” başlığıyla, müdahil olmadığı alanlarda hükümete haybeden sorumlulukların yüklenmesine neden olan zamansız zafer ilanını eleştirdim.
Seçim sayılı günler kala Başbakan düzlüğe çıktık vurgunsunun dozunu daha da arttırdı. Son olarak da bazı yayın organları, Aydın ve Muğla mitingleri dönüşünde uçakta gazetecilerle konuşan Başbakan Erdoğan’ın “Asker konuşmuyor, görevini yapıyor, medya tahrik ediyor” sözlerini “Asker artık eski asker değil” şeklinde manşetlerine taşıdılar.
Kuşkusuz ki bir siyasi liderin, partisinin icraatlarının sonuçlarını abartmasında şaşılacak bir durum yok.
Ancak mevzu, yapılan duble yolların vatandaşlarda kendilerini pamuk çuvalının üzerinde seyahat ediyor hissi uyandırması falan değil.
80 yıllık Cumhuriyet tarihinde nice siyasinin kellesini almış, milyonlarca Türkiyelinin hayatını kaydırmış, parlamenter sistemi ve demokrasiyi katletmiş askerî vesayet rejiminin küçümsenmesi.
Kaldı ki demokrat Müslümanlar, Kürtler, Aleviler, solcular o duble yollardan cemselerle işkencehanelere taşınmayacaklarının garantisini henüz tam olarak, hissetmiyorlar.
Dolaysıyla Başbakan “Medya tahrik ediyor” diye yakınsa da AKP’nin bekasından çok çok öte, vatandaşlar için bir ölüm kalım meselesi olan darbe ideolojisinin kuyruğunu bırakmaya bu ülkenin demokratlarının hiç mi hiç niyeti yok.
Tamam, Erdoğan bu sözleriyle daha ziyade açık açık darbe kışkırtıcılığı yapan merkez medyayı ve Aydınlık darbecilerin Sözcü’sünü falan kastediyor olabilir ama demokrat basına da sitem ettiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
Ayrıca Başbakan kadar iyimser olmamak da “gaflet” olmasa gerek. Yoksa tabloyu yanlış mı okuyoruz dersiniz?
Daha dün Balyoz davası kapsamında yargılan mensupları için Türkiye Cumhuriyeti’nin “bağımsız” yargısına resmî internet sitesinden “anlamıyoruz” mesajı gönderen Karargâh, Ruanda ordusuna mı ait?
Belki de 27 Nisan Muhtırası Genelkurmay’ın internet sitesinden silindi de bizim haberimiz yok.
Askerin, devletin mahkemelerinde yasalara uygun olarak yargılanan mensuplarının durumunu protesto etmek için tatbikatları iptal ettiği, yani bir nevi “kazan kaldırdığı” iddiaları da “kâğıt parçalarının” hüsnükuruntusu olmalı. Tıpkı askerî savcılıkta sonradan kabul edilenler gibi.
Yoksa, Referandum öncesi kurulan ve seçim arifesinde de hareketlendirilen beş benzemezden müteşekkil şer ittifakına teveccüh eden kitlelerin çoğunluğunun bir askerî darbeye “sıcak” baktığına dair anketler de hayalimizin ürünü mü?
Bu tartışmanın ne memleket savunmasını üstlenen kuruma güvenip güvenmekle alakası var ne de “düşmanlıkla”. Bizlerin tek talebi, dünyanın pek çok demokrasisinde olduğu gibi “asker bizi döveceğini söylemiyor” diye sevindiğimiz günlerin artık geride kalması.
Farkında mısınız, İspanya gibi darbe rejimiyle hesaplaşmasını bizimle kıyaslanmayacak şekilde kapsamlı kotarmış bir ülkenin eski Savunma Bakanı Narcis Serra bile Erdoğan kadar iyimser değil?
Serra dahi darbeyle hesaplaşma için, muhalefetin ve medyanın da dahil olacağı bir konsensüs oluşturulamadıysa işiniz zor yonca derken, darbeci zihniyetin hâlâ genişçe kesimler için alternatif olarak görüldüğü ve darbenin kurumlarının anayasal güvence altında olduğu bir ülkenin başbakanının çok ama çok rahat görünmeye çalışması size de tehlikeli gelmiyor mu?
“Benimle ordunun arasına girmeyin”
Tarih tekerrür etmez elbette ama bazen aymazlıkların benzerliklere neden olabileceği kanaatindeyim. İşte yakın tarihimizden ilginizi çekebileceğini düşündüğüm bir kesit.
Birkaç gün sonra, 27 Mayıs 1960’ta iki arkadaşıyla birlikte cunta tarafından idam edilecek Menderes makamında çalışmaktadır. Milli Emniyet Teşkilatı Başkanı Ahmet Celalettin Karasapan acil görüşme talebiyle yanına gelir ve “Efendim birkaç gün sonra darbe yapılacak” der. Başbakan sinirlenir. Cevabı da serttir: “Bana böyle ordu aleyhine haberler getirmeyin. Benimle ordunun arasına girmeyin!”
Menderes, kendisine benzer bir uyarıda bulunan Devlet Bakanı Celal Yardımcı’yı kolundan tutarak pencerenin önüne götürecektir daha sonra. Nöbet tutan askerleri göstererek “Bunlar mı bana darbe yapacaklar” diye soracaktır.
Keşke “bir daha asla” demekle asla olsaydı ama...
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019