Mümtazer TÜRKÖNE
“Düşman gelse böyle namertçe davranmazdı” sözü bir savcı için söyleniyor. Başbakan’a göre demek ki “düşmandan bile namert” savcılarımız var.
Grup toplantısında öfke oklarının hedefinde Adana’daki TIR’lara operasyon yapan jandarma mensupları ve onları serbest bırakan yargıçlar da yer alıyor. Serbest bırakılan askerler “casuslar ve hainler” oluyor; serbest bırakanlar da “tehdide boyun eğenler veya haşhaşı fazla kaçıranlar”. Bu nefret yüklü söylemin içine “yargıya müdahale” suçunu yerleştirmeyi boşuna denemeyin. Gerçi Anayasa’nın 138. maddesi “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.” diyor. Başbakan bunlardan hiçbiri ile meşgul değil ki; o doğrudan hakaret ve tehdit ediyor. Savcıya “namert”, yargıca “haşhaşı fazla kaçıran” denmesini engelleyen bir anayasa hükmü var mı? Ayrıca Başbakan’ın “MİT’e ait TIR’ların hukuksuzca durdurulması” lafına karşı, “o TIR’lar hangi hukukla yola çıkmıştı?” diye bir suale yeltenmeniz ne haddinize?
Yürütme erki ile yargı arasında yetki çatışmasını çoktan geride bıraktık. Burada bir siyasî strateji olarak ısrarla tekrarlanan “nefret suçu” var. Bu yüzden hukuk katliamına takılarak bir neticeye varamayız. Başbakan’ın grup toplantısında vurucu bölüm, “ağzından salyalar akıyor” dediği Bahçeli’ye “gerilimi kim yapıyorsa onu düşürecek olan da odur” ithamında bulunması. Başbakan ne yapsın: Gerilim peşinde koşan bir muhalefetle baş etmek zorunda.
Dünya çapında meşhur Amerikan konfeksiyon markalarından birinin, bidayetinde pazarlama taktiği “nefret” duygusuna hitap etmek idi. Irkçılığın yoğun olduğu günler ve şirkete adını veren patron kalkıp, “Ürünlerimin zenciler tarafından giyilmesini istemiyorum” diyor. Tabii fırtınalar kopuyor. Sonuç, satış patlaması. Sebep: Beyazlar çoğunluk ve bu pahalı ürünleri alacak para sadece onlarda mevcut.
Başbakanımızın nefret söyleminin, bir siyasî iletişim ve pazarlama tekniği olduğunu unutmayalım. Güç arayışı meşrû sınırların dışına çıktığı zaman nefrete yaslanmak zorundadır. Yahudi düşmanlığı olmasaydı, Hitler bu kadar kestirmeden diktatörlük kurabilir miydi? “Kültürlü” Almanlar, bu nefret duygusu ile kaderlerini tek kişiye teslim ettiler. Atalarımızın “öfkede akıl olmaz” sözünü, Erdoğan’ın “öfke bir hitabet sanatıdır” vecizesi ile değiştirmeliyiz. Belgesellerde karşınıza çıkar: Hitler’in ayak parmakları üzerinde yükselip, parmağını tehditle sallarken yüzüne hakim olan öfke yüklü ifade gerçekten etkileyicidir.
Şablon, propaganda yüklü Amerikan filmlerinin bayat repliğine uyuyor. Başkan, ülkesine zarar vermek için kendisini hedef alan kötü adamlarla zorlu mücadeleyi bir yığın badireyi atlatarak kazanır. Yorgun, bitkin ve öfkelidir. Eşi, toparlanmak için biraz dinlenmesini ister. Klişe cevap: “Olmaz, yöneteceğim koskoca bir ülke beni bekliyor.” Ne aşk değil mi? Bulutların nefret yüklü olmasını anlamalı ve anlayışla karşılamalısınız. Aşk ve nefret ikiz kardeştir ve her biri yekdiğerine anlam kazandırır. Kuvvetli bir aşk için, Kaf Dağı’nda kellesi alınacak kötü bir canavar titreyerek beklemeli. Nefretin koyulaşması için, aşkın delice ve çok kuvvetli olması gerekli. Nefretin kolay kolay aşka dönüşmesi mümkün değil ama aşktan her zaman büyük bir nefret çıkabilir. Yani? Yanisi şu: Başbakanımız ülkesini çok seviyor. Kural olarak aşk ve nefret günden güne arttığına göre, bir çare bulmamız lazım?
Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırının psiko-analizine dair elimizde bir bulgu yok. Başbakan’ın grup konuşmasını dinledikten sonra yumruklayacak MHP’li veya CHP’li arayanların ruh sağlığı üzerine eğilmemiz lâzım. MHP’liler bu işe pek müsaade etmezler, sıkıntıda olan daha çok CHP’liler. Hukuk ve adalet arayışı, Başbakan’ın yargıyı itibarsızlaştırması ile anlamını kaybederken nefret dili farklı meşrepteki insanların tek iletişim aracına dönüşüyor.
Nefret bu kadar hükümferma iken, aşk kime sığınsın?
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025