Yıldıray OĞUR
21 Ağustos’ta öldürülmesi üzerinden neredeyse bir ay geçti ama hala 8 yaşındaki Narin Güran’ı kimin ve neden öldürdüğünü bilmiyoruz.
Peki neden?
Televizyonlara göre köy sessizlik yemini edip, katili koruduğu için.
Bazı yorumculara göre Jandarma cinayet soruşturmalarında yetersiz olduğu için.
Ya peki şu anda bu cinayetin aydınlanması önündeki en büyük engel, köylülerin sessizliği değil de geri kalan herkesin gürültüsüyse?
Bir köy; tarikatçı, Hizbullahçı, feodal ilan edildi, ailede neredeyse herkes hakkında yasak cinsel ilişki iddiası ortaya atıldı, bütün köy halkı sorguda ser verip sır vermeyen Omerta Kanunu’na sadık kararlı militanlar gibi şeytanlaştırıldı, bütün oklar Güran ailesine yöneltildi.
Bu saatten sonra katil Güran ailesinden biri çıkmazsa, şartlandırılan milyonlarca insan buna nasıl ikna olacak?
Galiba şu anda soruşturmanın önündeki en büyük engel günlerdir televizyonlardan yayılan kültürel önyargılar, ideolojik propaganda, siyasi hesaplaşmayla dolu bu kanaat çöplüğü.
Peki bütün bu önyargılar, sızıntılar, suçlamalar katile yardım ediyor olabilir mi?
Narin cinayetiyle ilgili bana bu soruyu sorduran, bütün propaganda makinesinden uzakta Fransa’da yüksek lisans yapan, mahalleyle ve aileyle bir yakınlığı olmayan Diyarbakırlı Miham Akkul’un en başından itibaren bütün haberleri, delilleri, ifadeleri takip ederek yazdığı çarpıcı mektup oldu.
Mektup şöyle başlıyor:
“Doğup büyüdüğüm bu yerde olan hadiseler için “j’accuse” ( İtham ediyorum) diyeceğim. Zira 8 yaşındaki kız evladı katledilen bir anne, iffetsizliğinin hırsına kızını kurban ettiği suçlamasıyla demir parmaklıklar ardına itildi.
Ülkenin muhalifleri için amiral gemisi olan kanalın muhabiri ve İstanbul’daki stüdyoları gerçeği değil adeta Salim Güran’ı suçlayacak bir kanıt arıyor. Bütün bu konuşmalar tartışmalarda , Kürtler arasındaki ensest ilişkiler , Mustafa Kemal’in ağaları CHP mebusu yaparak feodaliteye karşı verdiği amansız mücadele, tarikat ,cemaat aralara sıkıştırılıp asıl suçlular ima ediliyor.
Hatta bu rüzgara kapılan Kürt hareketinin tutuklu eski genel başkanın avukatı “zihniyetimizi sorgulamalıyız” diyerek yeterince ehlileşmemiş olmanın mahcubiyetini duyuyor. DEM Partisi “kahrolsun Hizbullah” diye sloganlarla yürüyüşler düzenliyor, 32. Gün’ün Silvan’da Hizbullah mezar evlerinin çıktığı Yolaç Köyü’nden çektiği video Tavşantepe Köyü diye paylaşılıyor binlerce beğeni alıyor.
Bazıları hızını alamayıp yeraltı arama cihazlarında Hizbullah’ın kayıp silahlarının çıktığını iddia ediyor ve derin devletin direktifleriyle Narin olayının bu yüzden kapatıldığı söyleniyor.
Peki gerçekte ne oldu ve bu Tavşantepe köyündekiler kimdi ?
Tavşantepe Köyü’nün seçim sonuçlarına baktığımızda 2015 yılından itibaren çeşitli partilerin birinci çıktığını görebiliyorduk. 2015’te HDP, 2023’de İYİ Parti, 2024’de AK Parti birinci olmuştu. Köy Hizbullah’ın filan değildi hatta ailesi gözaltında olan Baran Güran kızkardeşinin cenazesini almış, devlet ve iktidar destekli medya Baran’ın Newroz görüntülerini paylaşmış, aileyi DEM ve PKK sempatizanlığıyla suçlamıştı. Hizbullah kanadı da DEM’lilerin küçük Narin’i Suriye’ye kaçırıp YPG için yetiştirdiğini ima eden twitler atmıştı. Hüda-paralılar morg önünde cenaze bekleyenlere başımıza ne geldiyse Avrupa’dan geldi diskuru çekmişlerdi.
Güran ailesi yüzyıllar önce Şehrizor bölgesinden Diyarbakır’a göçmüştü. Öyle derin politik angajmanları filan olan bir aile değildi. Diyarbakır büyüyüp surların dışına taştıkça değerlenen arazileri sayesinde iyice zenginleşmişlerdi. Köy muhtarı Salim Güran, şehre göçenlerin tarlalarıyla da ilgilenir herkese çeşitli bilgilendirmeler yapardı. Kısaca akrabalarının malına mülküne göz kulak olup ailenin reisi rolünü oynardı.
Narin’in kaybolduğu 21 Ağustos günü Antalya’daki Mehmet Şerif Güran’ı da aramış ona pamuklarının kurtlandığını fotoğraflar eşliğinde haber vermişti. Bu görüşmeyi cinayeti örtbas için profesyonel destek almak için yaptığı bile öne sürülmüştü.”

Ardından mektupta delillere ve iddialara bakılıyor.
2 Eylül günü gözaltına alınan amca Salim Güran’ın üzerine şüpheleri çeken ilk iddia, Güran’ın 15 Ağustos tarihli son Facebook postunun altına yazılmış bir nottu.
Benzin istasyonu çalışanı Murat Çınar Çatalca’nın yazdığı iddia edilen not 4 Eylül günü tüm medyada haber olmuştu:
“Salim Güran köyün muhtarıdır. HTS kayıtlarında olay öncesi ve sonrasıda Narin Güran'ın annesi ile hem mesajlar hem de aramalar kayıtları var. Olay günü Narin kaybolduktan 15-20 dk sonra bu it Salim Güran kendi aracıyla hızla köyden çıktı. Yakıtını da almıyor. Bir petrole giriyor marketten ıslak mendil alıyor. Kamera kayıtları alındı. Yemin ederim kamera kayıtlarını kendim verdim jandarma komutanına. Benim görüntülerden hiçbir şey paylaşmamam istendi. Hatta paylasmamda delil medyaya vermekten ceza alırım denildi. Bu muhtar Narin'in erkek kardeşi Enes ile de görüşüyordu. Telefon kayıtlarına göre olay sonrası ve kamera kayıtlarında ne yazık ki Narin ya baygın ya da Salim elleriyle boğmuş vaziyette yatıyor ön koltukta ve üstünde koyu kahve renginde bir battaniye vardı. Muhtarı petrol çalışanları da tanıdığı için şüphe yoktu. Ayrıca muhtar telefonu kapalıydı ve 2 saat sonra köye karanlıkta dönüyor. Bu sefer köye döndüğünde sanki hiçbir şeyden habersiz gibi davranıp ne olmuş Narin'e diye ağlamış üzüntü süsü vermiştir."
Haberlerde benzincide çalışan Murat Çınar Çatalca’nın bu nottan sonra Jandarma’ya gidip ifade verdiği iddia edilmişti.

Sonra tuhaf bir şekilde aynı iddiaları yazan başka Facebook hesapları da ortaya çıktı:


Ama aslında ortada ne ifade vardı, ne benzinci, ne de benzinciden Jandarma’ya verilmiş güvenlik kamerası kaydı.
Aslında ortada 2019 yılında intihar notu paylaşmış Murat Çınar Çatalca diye biri de yoktu.
Kısa süre sonra hem onun hesabı, hem de ona destek veren diğer hesaplar kapanıp, ortadan kayboldular.
Mektuptan okuyalım:
“Narin Güran’ın kaybolduğu ilk hafta Salim Güran hakkında ortaya asılsız bir benzinci hikayesi atıldı. Güya Salim Güran Ağustos ayının 40 derecelik Diyarbakır sıcağında Narin’i öldürmüş ve o sıcakta battaniyelere sarıp herkesin göreceği şekilde ön koltuğa oturtmuş, ıslak mendil almaya çıkmıştı. Bu absürt iddia günlerce tartışıldı hatta pompacının ölümle tehdit edildiği söylendi.”
Ama medyada günlerce dolaşan bu sahte paylaşımdaki “Güran’ın arabasında ön koltukta battaniyeye sarılmış Narin’in cesedi” iddiası birkaç gün sonra kritik bir ifadede ortaya çıktı.
Cinayette en kritik dönüm noktası köyün yakınlarındaki Jandarma gözlem noktasındaki güvenlik kameralarından çıkan bir görüntü oldu.
Görüntülerde Kırmızı bir otomobilin, Narin’in kaybolduğu 21 Ağustos'ta saat 15.40'ta dereye yakın bölgeye gelip, park ettiği ve yaklaşık 50 dakika boyunca orada kaldığı görülüyordu.
Derede aramalar yoğunlaştırıldı. Ve üç gün sonunda 8 Eylül günü sabah saatlerinde Narin’in çuval içindeki cesedinde ulaşıldı.
Kırmızı arabanın sahibi de gözaltına alındı: Sıva ustası Nevzat Bahtiyar.
Cesede dokunmuş, doğrudan cinayete karışmış olabilecek bir şüpheli vardı artık.
Ama daha önce de diğer köylüler gibi ifade veren ve hiç birşey söylemeyen Bahtiyar, yakalanır yakalanmaz itirafçı oldu ve 9 Eylül günü Jandarma’ya verdiği ilk ifadede suçu muhtar Salim Güran’a attı.
Bunu yaparken de günlerdir medyada okuduğu sahte benzincinin iddialarını kullanmıştı:
“İlk ifadesinde köyde Salim’e rast geldiğini ve Salim’in arabanın ön koltuğunda battaniyeye sarılı Narin’i kendisine teslim ettiğini iddia etmişti. Olmayan benzincinin ön koltuktaki bataniyeli uydurma hikayesinden faydalanıyordu Nevzat. Elbette 3 haftadır dedektifçilik oynayan medya mensuplarının aklına Salim’in neden Narin’i bagaja değil de ön koltuğa en görünen yere koyduğunu sormak gelmiyordu.”
Nevzat Bahtiyar’ın Bağlar İlçe Jandarma Komutanlığı’nda 9 Eylül gecesi saat 00.52’de başlayan ifadesi 03.12’de bitti.
Bahtiyar bu ifadesinde Narin’in cesedini niçin alıp dereye gömdüğünü şöyle anlattı:
“(Salim Güran) Aracın ön yolcu koltuğunda bulunan battaniyeye sarılı bir şeyi göstererek ‘Bunu yok edeceksin’ dedi. Ben de gösterdiği şeyin yanına yanaştım, bakınca battaniyeye sarılı ve hareketsiz yatan bir insanın olduğunu gördüm. Şaşırdım ve tereddüt ettim. Salim Güran bana ‘aileyi düşün, sana 200 bin lira veririm’ dedi.”
Fakat Nevzat Bahtiyar, bir gün sonra savcılığa verdiği ifadede bu hikayesini değiştirdi.
Hâkimlik ifadesinde neden değiştirdiğini şöyle anlattı:
“Savcılıkta verdiğim ifademde geçen Salim’in bana dediği ‘Arif’in kızını öldürdüm, sen de bu cesedi alıp yok edeceksin. Yoksa seni ve aileni öldürürüm’ şeklindeki ifade doğrudur. Daha önce ifademde bu durumdan bahsetmemiştim çünkü Salim Güran’dan korkmuştum.”
Bir gün arayla verdiği iki ifade arasında çok sayıda çelişki vardı.
Jandarma ifadesinde cesedi çuvala Salim Güran’la beraber koyduklarını anlatmıştı:
“Bana hitaben ‘Aracında torba var mı?’ dedi. Ben de aracımın bagajından rengini hatırlamadığım bir çuval çıkartarak Salim Güran’a verdim. Battaniyeye sarılı çocuğu alıp çuvalın içerisine beraber koyduk. Mezarlığın yanından inerek Villalar mevkiine gittim (…) Derenin yanındaki stabilize yoldan inerek aşağı inerek uygun bir yer baktım. Aracımı derenin kenarında durdurdum.”
Savcılık ifadesinde ise evine gidip, cesedi çuvala kendisinin koyduğunu anlattı:
“Daha sonra ben kendi ikametimde Narin’in cesedini tek başıma çuvalın içerisine yerleştirdim”.

Yine Nevzat Bahtiyar, jandarma ifadesinde çuvaldaki cesedin kime ait olduğunu bilmediğini söylemişti
“Beraber çuvala koyduğumuz esnada cesedin Narin Güran olup olmadığını anlamadım. Dere yatağına inip çuvalın ağzını bağladığım esnada cesedin Narin Güran olduğunu anladım.”
Ancak savcılık ve mahkeme ifadesinde bunu da değiştirdi:
“Salim bana ‘Arif’in kızını öldürdüm, sen de bu cesedi alıp yok edeceksin’ dedi.”
Halbuki 9 Eylül’deki Jandarma ifadesinde “Salim Güran’ı Narin’i neden öldürdüğüyle ilgili bir bilginiz var mı” sorusuna şöyle cevap vermişti:
“Bana neden öldürdüğünden ve kendisinin öldürdüğünden bahsetmedi. Ama kendisi öldürmediyse neden bana bu cesedi ortadan kaldır desin”
10 Eylül’deki Savcılık ifadesinde ise Salim Güran’ın Narin’i neden öldürmüş olabileceğiyle ilgili iddialı teoriler ileri sürdü:
“Salim Güran'ın Yüksel Güran (Narin'in annesi) ve amcasının eşi Maşallah Güran ile ilişkisi olduğu konuşuluyordu. Ama bu hususta kimsenin ifade vereceğini düşünmüyorum. Benim tahminin bu kadınlardan biriyle yaşadığı cinsel ilişkiyi Narin'in gördüğü yönünde. Bu nedenle Narin Güran'ı öldürebileceğini düşünüyorum. Ancak ben kendi gözlerimle bu kadınlardan biriyle bir ilişki yaşadığını görmedim. Ayrıca şu hususu belirtmek isterim. Uğurcan Güran'ın 25 Ağustos'ta düğünü olacaktı. Erkeklerin büyük çoğunluğu davetiye dağıtmak için köy dışında olduğundan Salim Güran'ın böyle bir cinsel ilişki yaşamak için Tavşantepe Köyü'nde kalmış olabileceğini düşünüyorum. Salim Güran'ın beni ilk çağırdığı nokta Arif Güran'ın ahır olarak kullandığı yerdi. O ahırda bir cinsel ilişki yaşanmış olabilir. Narin de bu noktada bir şeyler görmüş olabilir."
Peki, bir gün önceki ifadesinde olmayan bu “yasak ilişki”, “ahırda cinsel ilişkiyi gördüğü için Narin öldürülmüş olabilir” iddiaları nereden çıkmıştı?
Çok basit.
Çünkü bu savcılık ifadesinden bir gün önce 9 Eylül günü Didem Arslan Yılmaz, amca Salim Güran ile Narin’in annesi arasında ilişki ve Narin’in bunu gördüğü için öldürüldüğü iddiasını televizyonda anlatmıştı.
Nevzat Bahtiyar, benzincinin battaniye hikayesinden sonra bu yasak ilişki iddiasını da ifadesine eklemişti.

Ama ‘Arif’in kızını öldürdüm, sen de bu cesedi alıp yok edeceksin’ gibi Yeşilçam replikleri benzeyen bu abartılı ve çelişkili ifadeler kimseyi şüpheye düşürmemişti.
Mektuptan okuyalım yine:
“3 haftadır dedektifçilik oynayan medya mensuplarının aklına Salim’in neden Narin’i bagaja değil de ön koltuğa en görünen yere koyduğunu sormak gelmiyordu. Daha sonra bu abuk ifadesini değiştiren Nevzat, Narin’i eve götürdüğünü itiraf etmek zorunda kaldı ve Salim’in parayla değil ailesiyle tehdit ettiğini öne sürdü. Ve Salim’in Narin’in annesiyle ahırda ilişkiden ötürü öldürüldüğünü tahmin ettiğini söyledi. Kimse Nevzat’a zaten Narin’i öldürmekle suçladığı Salim’i neden yalan ifadeyle suçlamak ihtiyacı hissettiğini sorgulamadı. Yani Nevzat en kötüsünü zaten söylüyordu bu en kötü iddiayı ortaya attıktan sonra gerçeğini neden anlatamamış ve ilk ifadesini değiştirmişti demeyi kimse akıl edemiyordu. 30 yıllık inşaat ustası Nevzat’ın 40 dakika içinde dereye 8 yaşındaki Narin’i bırakıp üzerine bir kaç taş koyamayacağı bile iddia edildi.”
Ama itirafçı olduğu için dokunulmazlık kazanan Nevzat Bahtiyar’ın ifadelerindeki çelişkilerle ilgilenmedi, onun yerine köylüler şeytanlaştırıldı.
Narin bulunduktan sonra köylülerin akıllı telefonlar yerine tuşlu telefon kullanmaya başlamaları, “korkunç derecede kriminal, soğukkanlı, örgütlü olmalarına, üst bir akıldan talimat almalarına” bağlandı.
Halbuki gerçek çok basitti: Jandarma telefonlara el koyup köylülere tuşlu telefon vermişti:
“Aile ve bireyleri organize katı bir suskunluk yemini etmekle suçlanıp köye OMERTA KÖYÜ ismi uygun görülürken daha geleneksel olanlarca “ ŞEYTAN TEPE YA DA DİLSİZ ŞEYTANLAR KÖYÜ “ tabelasının daha münasip olacağı söylendi. Bunca köylü insanın, kadınların, gençlerin Marxist bir örgütün militanları gibi ağzı sıkı, sorgulara dirençli olmasının imkansızlığı tartışılmadı. Manipülatif şekilde “Neden konuşmuyorlar” diye ekranlarda tartışılıp duruldu. Konuşacak bir şeyleri olmayabilirdi ama bu ihtimal kimin umurundaydı? Ortada organize bir cinayetin olmadığı daha sonraki gözaltılarda da açıkça belliydi, zira anneye “kızınız Salim’in arabasına bindi mi” diye sorulduğunda “evet nişana gitti o arabayla arabayı Salim’in oğlu Devran sürüyordu ama kızım arkaya bindi” demişti. Yani Salim’in aleyhine olabilecek bir detayı değiştirerek söylemiyordu. Keza Enes 2-3 yıl önce babası ve amcası arasında bir maddi problem olduğunu söylemişti o da amcasını korumak derdinde filan değildi herkes bildiğini olduğu gibi anlatıyordu.”
Bu arada Salim Güran aleyhine en güçlü delillerden biri olan arabasında çıkan Narin’in DNA’sında yer değişikliği olmuştu.
Salim Güran’ın ilk ifade tutanağında Jandarma’nın sorduğu sorulara göre arabasındaki Narin’e ait DNA örneği aracın ön sağ koltuğunda tespit edilmişti. Yani arabanın ön koltuğunda cesedin taşındığıyla ilgili tezi doğrulayan bir tespitti bu.
Ama Salim Güran’ın yeni ifadesinde sorulan soruda “Narin’e ait DNA’nın aracın arka sağ koltukta, kapının iç kısmında bulunduğu” söylenmişti.
İsmail Saymaz, rapordaki bu kritik çelişkiyi televizyonda anlattı:
“Bu DNA nerede duruyor? Sağ ön koltukta olmasıyla sağ arka koltukta olması arasında fark var. Çünkü daha önce bu konuda Salim’in karısına sorulduğunda, ‘sağ ön koltuk’ demişti. Sağ ön koltukta Narin’in DNA’sı var diye sorulduğunda, yanıt olarak şu ifadeyi kullanmışlardı: ‘Biz bundan bir ay önce yeğenimizin nişanı için köyden bir yere gittik. Önde Hediye oturuyordu, ön koltukta. Arabayı Devran kullanıyordu. Arka koltukta ise çocuklar vardı. Narin ise arkada oturuyordu.’ Şimdi bu sorguda diyor ki, aslında DNA arka koltukta, kapının iç tarafındaymış. Şimdi DNA önde olduğunda Salim’in ve karısının yalan söylediği ortaya çıkar. Veya DNA arkadaysa Narin’in annesinin doğru söylediği ortaya çıkar.”
Ve geldik son en güçlü delile.
12 Eylül akşamı Halk TV’de Ferit Demir, “cinayeti çözecek ses kaydı” diyerek Salim Güran’ın, yanında çalışan 15 yaşındaki R.A.yla telefon konuşmasından bir cümleyi paylaştı:
“Salim Güran, R… A…’la, Narin’in kaybolduğu 15.15’ten kısa bir süre sonra bir telefon görüşmesi yapıyor. Telefon görüşmesinde şunu soruyor, R… A…’un telefonundan elde edilen ses kaydında; ‘R…, kız yaşıyor mu öldü mü?’ Tekrar ediyorum, ‘R…, kız yaşıyor mu öldü mü?’ Bu kadar, kısacık bir ses kaydı, R… A…’un telefonunda kaydediliyor. Bu tutanaklara da geçti ve bunu birkaç farklı kaynaktan da doğrulattık. En az 4 ayrı kaynaktan doğrulattık.”
Ertesi gün telefondaki ses kaydının dökümleri ortaya çıktı.
Kayıtlarda “R…, kız yaşıyor mu öldü mü?” diye bir cümle yoktu.
Görüşme Ferit Demir’in iddia ettiği gibi Narin’in kaybolmasından kısa bir süre sonra değil, Narin’in ortadan kaybolmasından yaklaşık 3,5 saat sonra 18.38’de yapılmıştı.
Orijinali Kürtçe olan sesli mesajlaşma Türkçe’ye şöyle çevrilmişti:
“Salim Güran: O sondaki köşede bir şeyin düşmüş ha, sana ait bir şey sondaki yamaçta, yamacın köşesi taş.
R.A.: Eee
Salim Güran: Biri yerde
R.A: Tamam henüz bende değil, daha ölmemiş.”
Salim Güran’a yeni ifadesinde bu görüşme soruldu:
“Bahsetmiş olduğunuz görüşme içeriğini hatırladım. Ben bahse konu mısır arazisinin sulamasını yaparken kullandığım trafonun elektriğini bazen kaçak yapmak için bir alet kullanıyordum. Olay günü de o aleti R.A.’ya bırakmış olduğum taş dibinden alması için aradım. Görüşme içeriği tamamen bununla alakalıdır. Narin’in ölümü ile bir alakası yoktur.”
Miham Akkul, mektubunda bu ses kaydının çevirisiyle ilgili bir sorun olduğunu iddia ediyor:
“Bu diyalogda sondaki ölmemiş kelimesinin bağlamdan kopukluğunu şifreli konuşmuşlar ve dosyadaki en büyük kanıt diye medya afişe etti. Peki işin gerçeği neydi? Aslında bu diyalog 18:35 sıralarında Salim ve15 yaşındaki işçisiyle arasında idi, kaçak elektrik meselesi ile alakalıydı. 18:35 olan bu konuşmanın Aslı Kürtçeydi yani ortada bariz bir çeviri hatası vardı, Kürtçe daha ölmedi derken :’ hin nemiri ‘ denir. Muhtemelen ‘ hin nemiri ‘ değil ‘ hin neliviri’ burda değil yahut ” nemirayi “ bende değil denmişti . Zaten Kürtçede ‘ne’ ile başlayan olumsuz eki daha pek çok kelimeyle karıştırılmış olabilirdi . Bir başka apaçık tuhaf çelişki de zaten 15:30 civarlarında cesedi çoktan gömmüş olan Nevzat’ın hikayesiyle bu olayın kopukluğuydu. Zalim, kurnaz, paralı, Kürt, dinci bu muhtar Narin’i kah Nevzat’a kah 15 yaşındaki bir işçiye verip öldürüp yok etmelerini istiyordu. Narin aynı anda iki yerde katledilip feodal Salim’in cumhuriyetin değerlerinden nasiplenmemiş marabaları tarafından mütemadiyen katledilip gömülüyordu.”
Bu kritik ses kaydının Kürtçe’den Türkçe’ye çevirisi adli makamlar tarafından yeniden yapılıyor. Yeni çeviri gerçeği ortaya çıkarabilir.
Yani özetle ortada medyanın başat bir rol oynadığı ideolojik önyargılar, sürekli sızdırılan bilgiler ve bazı gazetecilerin suçu bir aileye ve köye atmak ve günün sonunda yanılmamak için yaptıkları manipülasyonlarıyla içinden çıkılmaz hale gelen bir soruşturma var.
Ve katil bütün bunlardan yararlanıyor.
Miham Akkul, “İtham ediyorum” diye başladığı mektubunu şöyle bitiriyor:
“Narin Güran’ın hikayesi bana Billy Wilder veya Sydney Lumet’nin 50 ve 60'lı yıllarda medyanın yıkıcı ve öldürücü tarafları üzerine yaptıkları filmleri hatırlatıyor. Daha çok da 1952 yapımı Ace in the Hole filmini. 2024 yılının ağustos ayında Narin, Nevzat Bahtiyar tarafından gömüldü, ailesi ise bu kapkara cinayetin oluşturacağı kontrastla beyaz hissetmek isteyen histerik bir toplumun hıncıyla aynı şekilde taşlanıp gömüldü. Şimdi bu gömünün üzerinden sarımtırak dere değil ama köyün mahfıyla sonuçlanacak yıllar süren duruşmalar, açılıp kapanan demir kapılar, telaşlı mübaşirler, paragöz avukatlar akacak ….”
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları


























































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025