Ahmet ALTAN
Bu sistem, darbeci bir ordunun toplum üzerindeki baskısını ve vesayetini sürdürebilmesi için biçimlenmiş. Anayasasını, yasalarını, siyasetini, devletin yapısını bir “vesayet rejiminin” mimarisini taşıyacak kolonlar olarak inşa etmiş.
“Tek kimlikli” bir toplum yapısı öngörmüş.
Dini kendi denetimine almış.
Resmen tek bir ırkı ve tek bir mezhebi kabul etmiş.
Eğitimi ta anaokulundan üniversiteye kadar bir “beyin yıkama” aracı olarak görmüş.
Felsefeyi reddetmiş.
Yazıyı ve bütünüyle sanatı hep bir tehdit olarak algılamış.
Dindarları “yobaz”, aydınları “toplumdan kopuk” züppeler olarak karikatürleştirmiş.
İşadamlarını, istediğinde abad istediğinde berbat edecek şekilde devlete bağlamış.
Medyanın kontrolünü eline almış.
Faşist ceza yasasını, her türlü eleştiriyi ezecek bir kırbaç gibi kullanmış.
Uzun yıllar bu sistemi sürdürmeyi de başarmış.
Değişen dünyada asla değişmeyen bu sisteme karşı sonunda Kürtler silahla, muhafazakâr kesimler örgütlü bir siyasetle ayaklanmış.
Muhafazakârlar, devletin yönetimini askerî vesayetten devralmış.
Yönetimi devralırken de “bu sistemi değiştireceğine, yeni bir anayasa hazırlayacağına, herkesin hakkını vereceğine, hukuku evrensel ölçülere oturtacağına, inanç ve fikir özgürlüğünü sağlayacağına” söz vermiş.
Ve, iktidarı eline aldığına inandığı anda da verdiği bütün sözlerden caymış.
Şimdi AKP, askerî vesayete göre şekillenmiş bir sistemi kendi iktidarı altında değiştirmeden devam ettirmek istiyor.
Başbakan Erdoğan, Mustafa Kemal Paşa ya da İsmet Paşa gibi “kudretli bir adam” olarak ülkeyi yönetmek, “tek kimlikli” toplum yapısını aynen muhafaza etmek istiyor.
İktidarda olan için bu “askerî vesayet” rejiminden iyisi yok, canının istediğini yapıyor, kimseye hesap vermiyor, seninle aynı fikirde olmayan herkesi “vatan haini” ilan edebiliyor, toplumu kendi siyasi çıkarın için beladan belaya sürükleyebiliyor, karşı çıkanı devletin gücüyle ezerek susturuyorsun.
Demokrasiyi ve eşitliği kabul etmiyorsun.
Sen “efendi” oluyorsun, taraftarların devletin “ayrıcalıklı kulları” oluyor, diğerlerini de eziyorsun.
Ezilenler, “sen bizi eziyorsun” dediğinde de “size okul yaptım, hastane yaptım, yol yaptım, daha ne istiyorsunuz” diyorsun, “yanaşmalarına iyi bakan” bir ağa gibi halkın bununla yetinmesini, ağalığa itiraz etmemesini, eşitlik ve özgürlük peşinde koşmamasını söylüyorsun.
Askerî vesayetin paşalarının kendilerini Atatürk’le özdeşleştirip, kendilerini hedef alan herkesi “Atatürk ve devlet düşmanı” ilan etmeleri gibi sen de kendini “dinle” özdeşleştirip seni eleştiren herkesi “din ve devlet” düşmanı ilan ediyorsun.
Fevkalade kurnazca bir yöntem.
Ama bir sorun var.
Hukuk ve demokrasi dışı baskıcı bir yapıyı nasıl koruyup sürdüreceksin?
Askerler bunu silahla koruyordu.
Böyle hukuk dışı bir yapıyı da zaten ancak silahla koruyabilirlerdi.
Sen neyle koruyacaksın?
“Yüzde elli” oy buna yetmez, diğer yüzde elli “bizim hakkımız ne olacak” dediğinde ne yapacaksın?
Pankart açanı, poşu takanı, toplantı yapanı, şarkı söyleyeni toplayıp hapse atabilmek için “silah” gerekir, bu, hukukun yapacağı iş değil çünkü.
O zaman kaçınılmaz olarak başta ordu olmak üzere bütün devleti kendi denetimine alıp, o devletin gücünü kendi iktidarın için kullanacaksın.
Bunun için ordunun başına, polisin başına, istihbaratın başına “kendi adamlarını” getirip, bir “kast” sistemi oluşturmaya uğraşacaksın.
İşte sivil bir “tek adam” diktasının zorlandığı yer de burası.
Devletin silahlı gücüne dayanan hukuk dışı bir iktidar kurulacaksa, devletin silahlı gücü bunun yönetimini neden bir “sivile” versin?
Silaha dayalı hukuk dışı bir rejimde, “silahın gerçek sahibi” yönetimin de sahibi olmak ister.
Hukuka ve demokrasiye dayanmayan bir rejimde “asıl güç” silah olur, hukuk ve demokrasi eksildikçe “silah” meşrulaşır ve sonunda silahın asıl sahibi iktidarı talep eder.
AKP ve Başbakan Erdoğan “tek adam” yönetimi için ısrar ettikçe ve “biz devletin sahibiyiz” diye böbürlendikçe belaların büyümesi, kanlı tuhaflıkların artması bir tesadüf değil.
“Askerî vesayetin” gerçek sahipleri, rejimin değişmediğini gördükçe yeniden iktidar iştahına kapılıyorlar.
Onları şaşırtan, gerileten, yenilgiye uğratan “hukuk ve demokrasi” atılımları olmuştu, o atılımlardan vazgeçtiğinizde, eski rejimi kendi iktidarınız altında sürdürmeye kalktığınızda, “askerî vesayetin” silahlı sahiplerini de iştahlandırırsınız.
AKP, yeniden “hukuk ve demokrasi” ataklarına başlamazsa, rejimi değiştirmek için somut adımlar atmazsa, yaşadığımız belalar bitmeyecek.
Demokrasi azaldıkça, demokrasi dışı güçler palazlanır.
Bütün memleketi kuyruğundan tuttukları bir kedi yavrusu gibi duvardan duvara vurup kan içinde bırakırlar.
Uçaklar yanlış hedefleri vurur, cephanelikler patlar, düz ovada baskın yapanlar buhar olup uçar ve toplum adım adım “geçmişe” doğru kayar.
[email protected]
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018