Ahmet ALTAN
Tam gazetenin birinci sayfasını çatmıştık ki flaşlar yanıp sönmeye başladı ekranlarda.
“On üç asker şehit, yedi yaralı.”
Alelacele sayfayı yeniden düzenledik.
Bir yandan da bu saldırının amacını anlamaya çalıştık.
Amaç neydi?
Böylesine büyük bir acı ve öfke yaratan cinayet niye işlenmişti?
Askerlere pusu kurarken PKK nasıl bir tepkinin oluşacağını biliyordu, neden böyle bir tepki yaratmak istiyordu?
Niye “barışı” konuşulamaz hale getiriyordu?
Bu cinayet, Öcalan’ın İmralı’daki müzakerelerde “bir barış konseyi kurulması” için anlaşmaya varıldığını açıklamasının hemen ardından geldi.
Öcalan bu açıklamayı yaparken, “15 Temmuz tarihinin” de önemini yitirdiğini, bu tarihte çatışmaların başlamasının gereksiz olduğunu söylüyordu.
Öcalan’la devletin “resmî müzakerelerinde” barış ve çözüm umudu kuvvetlenmişti.
PKK’nın saldırısının ilk kurbanı askerler, ikinci kurbanı da Öcalan oldu.
Çok açık ve bilinçli bir şekilde kendi “önderini” devre dışı bıraktı PKK.
Bundan sonra Öcalan’la müzakereler nasıl sürecek?
Öcalan, “Biz Öcalan’ın yaptığı anlaşmaları dinlemiyoruz” diyen PKK’yı nasıl temsil edecek?
Öcalan’la görüşenler, onunla yaptıkları anlaşmaların yürüyeceğine nasıl güvenecek?
Yıllar boyunca, “Önderimizle resmî müzakereler yapın, onu muhatap alın” diyen PKK, bu talebi gerçekleştiği sırada kendi talebinden vazgeçti.
Niye?
Benim görebildiğim tek cevap, Öcalan’ın “çözüme ve barışa” yaklaşmış olması.
Ulaşılan çözümün yeni bir anayasayla kurumsallaşması ve Kürtlerin eşit haklara sahip olması, anlaşılıyor ki PKK’nın istediği bir sonuç değil.
“Kurucu önderinin” muhatap alınmasını, yeni bir anayasa düzenlenmesini, Kürtlerin eşit haklara kavuşmasını istemiyorsa PKK ne istiyor?
Bağımsızlık mı?
“Bağımsızlık istemediğini” söylüyor.
Ne istiyor peki?
Benim görebildiğim kadarıyla, Kürt halkının kendisine vermediğini, PKK devletten istiyor.
Son seçimler gösterdi ki PKK’nın “Kürdistan” dediği bölgede yaşayan Kürtlerin yaklaşık yarısı AKP’ye oy veriyor, “gerillanın” açıkça seçim propagandası olarak kullandığı seçimde BDP’ye o bölgede ezici bir destek çıkmıyor.
Üstelik Kürdistan’ın birçok ilinde BDP’ye oy bile yok.
PKK ise o bölgeyi “demokratik özerklik” adı altında yönetmek istiyor.
Yeni anayasayla, yerel yönetimlerin güçlenmesiyle o bölgedeki Kürt halkı tercihini açıkça ortaya koyabilecek, eğer “PKK’yla ortak tabana” sahip BDP’ye oy verirse zaten BDP ve PKK kadroları o bölgeyi yönetebilecek.
Tam böyle bir çözüme yaklaşırken barışı ve çözümü büyük bir cinayetle torpillemenin anlamı ne?
Anlamı bence şu, PKK Kürt halkının “demokratik” desteğini kazanabileceğine güvenmediği için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, “Başına bela olmamı istemiyorsan, o bölgenin yönetimini Kürt halkının tercihine bakmadan bana ver” diyor.
Kürt halkının kim tarafından yönetileceğine, Kürt halkı yerine Türkiye devletinin karar vermesini istiyor.
Bu, en başta o bölgede yaşayan Kürtlere haksızlık, demokrasinin ve eşitliğin kurallarına aykırı.
O Kürtler yerine devlet nasıl karar verir?
Ne hakla karar verir?
PKK, “Kürtler kendi kaderini tayin etsin” diye yola çıkıp, “Kürtler’in kaderini Türkler tayin etsin” noktasına geldi.
Üstelik bu kanlı saldırıdan sonra kendi “temsilcisini ve önderini” de devreden çıkartan PKK’yı, eğer görüşmeler sürerse, o görüşmelerde kimin temsil edeceği de belirsizleşti.
Henüz yemin etmemiş olan BDP’nin “siyasi ağırlığı” da bu saldırıyla sıfırlandı.
Bundan sonra Kürt halkının temsilcisi bizzat Kürt halkı olacak herhalde.
Eşitliğe dayalı yeni bir anayasa hazırlanıp, “Buna ne diyorsun” diye gidip Kürt halkına sorulmalı.
Kürtler için verilecek karar Kürtlere bırakılmalı.
Bakalım onlar ne diyecek.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018