Ahmet ALTAN
Osmanlı’dan kalma gizli bir kibrimiz vardır bizim.
Kanuni’nin “Fransa Kralı Francesco”ya yazdığı mektuptaki o yukardan bakış, o “ben” deyişindeki şaşaalı özgüven, tatmin edilmeyi bekleyen gizli özlemlerimizin en derininde yaşar durur.
Onu tatmin edemediğimiz zamanlarda hep biraz “yaralı” kalırız.
Son zamanlarda Avrupalı ülkeler ekonomik krizlerle cebelleşirken bizim muhteşem bir başarıyla dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden biri, bazen de en hızlı büyüyeni olmamız doğrusu ya o özlemimizi nihayet tatmin etti.
O eski kibre kavuştuk ve Avrupa’dan “zavallı sefiller” diye bahsederek, “hasta adam”aşağılamalarının rövanşını almanın hazzına vardık.
Şu anda özellikle bizim toplumun aynasına yansıyan görüntü, “şahlanan Türkiye, parçalanan Avrupa” görüntüsü.
Galiba bu kadarı da bize yetiyor.
Faust’un şeytanla yaptığı anlaşmanın benzerini kaderle yapıp “zamanı durdurmak” istediğimiz âna geldik gibi.
Ama zaman durmuyor.
“Şahlanan Türkiye, parçalanan Avrupa” görüntüsünün arkasında yeni bir yapı oluşuyor.
Geçen gün bizim ekonomi sayfalarında Murat’la Gökhan, “parçalanan” Avrupa’nın yaşadığı krizden nasıl kendini bir “üst düzeye” zıplatacak bir çözüm ürettiğini çok güzel ve ayrıntılı biçimde anlattılar.
Avrupa Birliği, “para birliği”nden, son yaptıkları zirveyle “mali birliğe” geçme kararı aldı.
Daha sıkı ve daha sağlam biçimde bütünleşecekler.
Üyelerinin “mali politikalarının” da ortaklaşa belirleneceği yeni bir düzene geçiyorlar.
Yaşadıkları bu kriz sayesinde, “zaten yapmaları gerekeni” yapmaya karar verdikleri, gelişmelerini hızlandırdıkları bir sonuç yarattılar.
Ekonomik “sorunlardan” yapısal bir devrim çıktı.
Peki, bizim “şahlanışımızdan” ne çıkıyor?
Elimizde büyük bir fırsat var, bu fırsatı nasıl kullanıyoruz?
Türkiye, ta tarihin derinlerinden gelen “yapısal” sorunlarıyla çatlak bir bardak gibi, AKP’nin olağanüstü ekonomik başarısı bu çatlak bardağı bir şekilde “yapıştırmayı” sağlıyor.
Ama bardağı sağlamlaştırmıyor.
AKP, ekonomik başarılarının kendisine verdiği güç ve sağladığı büyük halk desteğiyle “yapısal”reformları gerçekleştirip, Türkiye’nin sorunlarını çözerek yeni bir devlet ve toplum kurma şansına sahip.
Bunu yapmıyor.
Avrupa’nın krizden çıkardığı “devrimi” biz “başarıdan” çıkartamıyoruz.
Tam aksine, AKP bu büyük başarıyı bir “atılım gücü” olarak kullanmak yerine, başarıyı bütün çözümleri “erteleme” fırsatı olarak görüyor, “ekonomi böyle iyiyken başka hiçbir şey yapmak zorunda değilim,” diye düşünüyor, orada da kalmıyor, başarıyı bir “şımarıklığa”çeviriyor, “istersem şikeyi de hoş görürüm, mafyaya da yol açarım” diye geriye doğru kayıyor.
Kürt halkının hiçbir demokratik talebini de duymuyor.
Ekonomik başarının yanına askeri üstünlüğü de katıp, Kürt meselesini de böyle dondurabileceğini sanıyor.
Alevilerin dertlerine kulak vermiyor.
Başbakan “tarihî bir jest” yaparak Dersim katliamı için özür diliyor ama Alevilerin bugünkü sorunlarını çözmeye yanaşmıyor.
Galiba Başbakan “tarihin dizginlerini” eline geçirdiğini ve zamanı kendi istediği gibi, istediği hızda yönetebileceğine inanıyor.
Ne yazık ki “tarihin dizginlerini ele geçirme kudreti” hiçbir faniye tanınan bir hak değil.
Güç, zamanın akışına hükmetmeye çabalayarak değil, zamanın akışına ayak uydurarak elde ediliyor.
Bunu yapmadığınız zaman başarı, “geçici” bir başarıdan öteye gitmiyor.
Bardağı bir süreliğine yapıştırabiliyorsunuz ama bardak gene çatlak kalıyor.
Başbakan Erdoğan elindeki fırsatı, yakaladığı büyük başarıları, kalıcı bir sonuca çevirmeyi bir türlü beceremiyor.
Eğer bizzat hükümet üyelerinin de sıklıkla söyleyip uyardıkları gibi önümüzdeki yıllarda “ekonomiyi soğutmak” ve büyüme hızını durdurmak zorunda kalırsak, bu “çatlak” bardağı Erdoğan nasıl sağlam tutacak?
Yapısal sorunları çözmek için en iyi zamanı korkarım heba ediyorlar.
Ekonomiyi sağlam tutabilmek, bir kriz olduğunda bundan bir “devrim” çıkartabilmek için temeldeki çatlakları düzeltmiş olmak gerekiyor ama Erdoğan temelle hiç uğraşmıyor.
Eğer dürüstlükle, adaletle, hakkaniyetle bağlarını bu hızla koparır, sadece ekonomik başarıya sığınırsa, sonunda temeli çürük bu yapı fena sallanır.
Bardak, çatlağından kırılır.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018