Ahmet ALTAN
Aslında ümitli bir olay.
Ana muhalefet lideri Kürt meselesiyle ilgili çözümler öneriyor, Başbakan randevu verip bu önerileri görüşüyor.
En azından işin ciddiyetinin farkındalar.
CHP’nin meseleyi “MHP’nin katkısına bağlaması” çözüm ihtimalini pek güçlendirmiyor ama Başbakan’ın ve AKP’nin “MHP’siz de olur” demesi olumlu bir gelişme.
Neticede Ankara’da hâlâ “nabız atığını” görmek bu şehrin öldüğünü düşünenlere bir nebze ümit veriyor.
Ama Kürt meselesinin bütün bu “iyi niyetli” görüşmelerle çözülmeyeceğini de biliyoruz artık.
Kürt meselesinin otuz yıllık savaştan sonra tek bir çözümü var.
Eşitlik.
Kürtlerin, vatandaşı oldukları ülkenin Türk vatandaşlarıyla her alanda eşit haklara sahip olması.
Bundan daha azına razı olmazlar.
Neden “ikinci sınıf” vatandaş olmayı kabul etsinler?
Aynı ülkenin vatandaşlarıysak eşit haklara sahip olacağız.
Kürt vatandaşlarla “Türk” devletinin olayları algılama hızı aynı değil.
Acıyı çeken Kürtler daha hızlı algılayıp daha hızlı yürüyorlar, devlet daha yavaş ilerliyor ve devlet bir noktaya geldiğinde Kürtler daha ileride bir noktaya ulaşmış oluyor.
1980’de Kürtlerin dillerini konuşması bile yasaktı.
Kürtler dillerini konuşmak istiyorlardı.
Devlet, bu saçma yasağı kaldırdığında artık bununla yetinmeyecek Kürt vatandaşlarıyla karşılaştı.
Kürtlerin hakları hep gecikerek verildi.
Ve, sorun hiçbir zaman çözümlenmedi.
Uludere’deki büyük kırılmadan sonra bence çözüm daha da zor.
Kürtler, sadece devletin değil Türk siyasetçilerin ve Türk vatandaşların da kendi dertlerine, acılarına aldırmadığını düşünüyorlar artık.
“Birlikte yaşamayı” sorguluyorlar.
Sonunda devlet “eşitliği” de kabul edecektir ama sanırım bunu süratle yapmazsa, “eşitlik” de meseleyi çözmeyecek ve “bağımsızlık” talebi kökleşmiş olacak.
AKP, Kürt meselesini çözebilmek için Cumhuriyet tarihinin en önemli adımlarını attı, Avrupa Birliği kriterlerinin ışığında bu meseleyi çözebilmek istedi ama Türk tarafından da Kürt tarafından da istediği ölçüde destek bulamayınca geri çekildi.
Geri çekilişi öylesine plansız oldu ki ilk bulunduğu noktanın da gerisine gitti.
Kürt meselesini sadece “silah ve şiddet” meselesi olarak görmeye başladı.
PKK’yı yenerse her şeyi halledebileceğini düşündü.
PKK’yı yenemezsiniz.
PKK Kandil Dağı’yla birlikte buharlaşıp yok olsa, yenisi bir ayda yeniden kurulur.
Uludere’de insanları öldürüp özür bile dilemezseniz, “silah olmazsa bunlar bizi hem öldürür, hem aşağılar” inancı da derinleşir.
Kürtleri ölümle korkutamazsınız.
Kürt gençlerini görmüyor musunuz, akın akın dağlara gidiyorlar, ölümü göze alarak gidiyorlar.
Aşağılanmak ölümden beterdir, Kürtler bunu yaşayarak biliyorlar.
“Ben seninle eşit olmayacağım, ben senden üstünüm” dediğinde insanları aşağılıyorsun,“öldürüp” özür bile dilemeyince insanları aşağılıyorsun, onlardan “Kürt kökenli vatandaşlar”diye söz edince aşağılıyorsun, anadillerinde eğitimi reddedince aşağılıyorsun, “eşitlik” isteyen insana “sana hastane yaptım ya” dediğinde aşağılıyorsun.
Türkler “Kürtleri aşağılamaktan” vazgeçmediği sürece bu sorun sürer.
Başbakan Erdoğan, Davos Konferansı’nda harika bir konuşma yaptı, başka hiçbir şeye ihtiyaç yok, Erdoğan her olayda kendi konuşmasındaki reçeteleri uygulasın, Türkiye kısa zamanda barışa da huzura da kavuşur.
Davos Konferansı’nda o konuşmayı yapıp, Uludere için özür dilemediğinde ise sorun büyür.
Erdoğan ne yapılması gerektiğini biliyor, eski konuşmaları zaten neler yapılması gerektiğini gösteriyor ama o kendi konuşmalarına uymuyor.
Zaman, “birlikte yaşamanın” aleyhine çalışıyor.
Zaman uzadıkça birlikte yaşamak Kürtler için daha tahammül edilmez bir hâl alıyor.
Türk devleti de, “Türk kökenli vatandaş” da bu gerçeği görmek istemiyor bence.
Bedelinin bunca ağır olmasına, bunca insanın ölümüne rağmen Türklerin neden Kürtleri aşağılamaktan, onları eşit görmemekten vazgeçemediğini anlayamıyorum.
Niye eşit olamıyoruz?
Neden bizim sahip olduğumuz haklara Kürtler de sahip olamıyor?
Bunun mantıklı bir cevabı yok.
“Daha kalabalık olan, daha az olanı ezme hakkına sahiptir” inancından vazgeçmedikçe bizim barışa ulaşmamız çok zor.
“Kürtlerle Türkler eşittir” diyeceğiz, Türklerin sahip olduğu her hakka Kürtlerin de sahip olması gerektiğini söyleyeceğiz.
Ulusalcılarımız ve şimdi de muhafazakârlarımız “eşitliğin ülkeyi böleceğine” inanıyor, bence“eşitsizlik” bu ülkeyi bölecek.
Hem “bölünmekten” niye bu kadar korkuyoruz, iki halk birlikte mutlu yaşayamıyorsa, huzuru, eşitliği, barışı beraberce bulamıyorsa ayrılır.
“Ayrılmak” istemeyen Kürtlerle Türkler varsa, “birlikte yaşamanın” ayrı yaşamaktan daha büyük mutluluk, zenginlik ve huzur yaratacağını göstermek zorundalar.
Ama bunu “Uludere” ile gösteremezsiniz.
Ankara, sorunu çözmek istiyorsa acele etmeli, hayat Ankara’dan daha hızlı ilerliyor çünkü.
Kürtler çok fazla acı biriktiriyor.
Böyle giderse sonunda hiçbir çözüm o acıya teselli olmaya yetmeyecek.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018