Ahmet ALTAN
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye’deki işkencehaneleri, işkenceleri, ölümleri, baskıları anlatıp, Türkiye’nin Suriye’den daha iyi olduğunu söyleyince eleştirilerle karşılaştı.
“Niye Türkiye’yi Suriye ile kıyaslıyorsun” diye.
Kimle kıyaslasın peki?
Başbakan’la Dışişleri Bakanı, övünmeyi seven iki adam, on yıldır yönettikleri ülkeyi kiminle kıyaslayarak övünecekler?
Lüksemburg’la mı, İsveç’le mi, Almanya’yla mı, Britanya’yla mı?
AKP iktidarı, ekonomide gerçekten müthiş bir performans gösterdi, milli geliri iki bin dolarlardan alıp on bin dolarlara getirdi ama bizim ekonomik şartlarımız ancak “kendimizle” kıyaslandığımızda iyi.
Avrupa’nın “batan” ülkelerinin milli gelirleri bizimkinin neredeyse iki katı, “batmayanlar” ise bizim milli geliri yaklaşık üçe katlıyor.
Ekonomide başarılıyız ama Başbakan’ın Yunanistan’a fiyakalanıp, “onlar da kim, batıyorlar” dediğinde, “sen önce bizim milli gelire ulaş da sonra konuşursun” cevabını almasını engelleyecek bir düzeyde değiliz henüz.
Gene de keşke her işi ekonomi kadar başarılı götürselerdi.
Devlet, hukuk, demokrasi, şeffaflık, yaşam hakkı, eşitlik dendiğinde kendimizi kıyaslayıp övünebilmek için yüzümüzü Suriye’ye, Sudan’a, Yemen’e dönmekten başka çare yok.
Ekonomide Yunanistan’a laf atan Başbakan’ın, “demokrasi ve hukuk” konusunda Yunanistan’a sataşması mümkün mü?
“Onlar da kim, bizim demokrasimize baksanıza” diyebilir mi?
Ne Başbakan’ın, ne Dışişleri Bakanı’nın cesareti yeter Türkiye’yi demokrasi konusunda Yunanistan’la kıyaslamaya.
On yıldır yönettikleri ülkeyi demokrasi ve hukuk konusunda Yunanistan’la kıyaslamaya kalktıklarında “utançtan” başka bir şey kalmaz ellerinde.
Eh, durduk yerde utanmak istemediklerinden onlar da ne yapsın, “Suriye’den daha iyi durumdayız” demek zorunda kalıyorlar.
Halbuki bundan iki yıl önceki çizgilerinde dursalar, o gün gittikleri yoldan geri dönmeseler, o gün verdikleri sözleri tutsalardı bugün kendimizi hiçbir utanç duymadan Avrupalı ülkelerle kıyaslayabilecek bir düzeye gelirdik, en azından o yolda övünebilecek bir mesafe alırdık.
Ama AKP “Türkiye’ye hizmet edecek” bir araç olmaktan çıkarılıp “Erdoğan’a hizmet edecek” bir araç haline getirilince, akıllar da “Erdoğan’ın başkanlığına” takılınca biz “demokrasi yarışını” terkettik.
Demokraside “tek rakibimiz Suriye” kulvarına girdik.
Gerçi o yarışta bile Esed’den “siz kendinize bakın” mesajları alıyoruz, Suriye’nin diktatörü Türkiye’ye Kürt sorununu hatırlatıyor ve “farklı” olmadığımızı, aksine “benzediğimizi” söylüyor.
Allah’tan henüz o durumda değiliz ama o kulvarda hızla koşuyoruz.
Biliyorsunuz, içerideki tutukluların serbest kalmasını sağlayacak yeni bir yasa çıkarıldı.
Ergenekon, Balyoz, darbe sanıkları yakında salıverilecek.
Mahkûm olmayan adamın bir yıl tutuklu kalıp, 6 yıla mahkûm olduğu gün serbest bırakıldığı bir hukuk sisteminde, “hayır, o insanları bırakmayın” diyecek hali yok kimsenin.
Belli ki “Genelkurmay Başkanı’nın kibar davranması” karşılığında içerdeki generaller dışarı çıkarılacak.
Çıkarılsın, amenna.
Ama anlaşılıyor ki sadece generaller, Ergenekon, Balyoz, darbe sanıkları yararlanacak bu yeni gelişmeden.
Kürtler gene hapiste kalmayı sürdürecek.
MHP’nin hapisteki milletvekili bırakılacak ama BDP’nin milletvekilleri içeride tutulacak.
Bu bir tahmin değil.
Serbest bırakılmak için başvuran ilk BDP’li milletvekilinin başvurusu reddedildi bile.
Kaldırıldığı söylenen “Özel Yetkili Makemeler” bundan sonra başka isimlerle sadece Kürtler için çalışacak.
Kürt meselesindeki “muhteşem çözümsüzlüğün” kalfalığını yapan AKP, Kürt meselesini “çözmeden” bitirebilmek için “Kürtleri hapse atmak” gibi bir çare buldu sanırım.
Hepsini hapse attıklarında bir sorun kalmayacak.
Üstelik de hepsi “suç” işliyor, poşu takıyorlar, şarkı söylüyorlar hatta Başbakan’ı eleştiren pankart bile asıyorlar.
Şimdilik tek mesele 20 milyon Kürdü içine koyacak hapishane bulmak, daha onları içeri atmadan bile hapishaneleri cehenneme çevirmeyi becerdiler, insanlar içerde alev alev yanıyor.
Üstelik hepsi hapishanelerde Kürtçe konuşacak.
“Anadilde eğitim” sağlayamadık ama anlaşılan “anadilde hapis” sağlanacak:
“Buyrun, Kürtçe konuşanlar için yanan hapishanelerimiz mevcuttur.”
İsviçre’de evrenin sırlarını çözdükleri bir çağdayız, Türkiye’de biz “demokrasinin” sırlarını çözmekte aciz kalıyoruz.
Demokrasimiz yok ama “altı minareli” camimiz olacak, Çamlıca tepesine camiyi kondurdukdan sonra demeci de patlatırlar, “Böyle cami Suriye’de bile yok.”
Başbakan’ın medyası da “yok valla” diye el çırpar.
“Mesele övünmekse demokrasi teferruattır” arkadaşlar.
Bakan Türkiye’yi Suriye ile kıyaslamış, neyle kıyaslasın, kıyaslayacak Avrupalı bir memleket var da o mu kıyaslamıyor?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Ümitliyim, çünkü…
26.05.2020 - Bir Cinayet, bir Cenaze
21.01.2020 - Bu akşam Pariste babam, Malraux ve ben şampanya içeceğiz
6.02.2019 - Biz söylemeyeceksek kim söyleyecek?
28.11.2019 - ÜÇ CAM KUTU
23.11.2019 - Kâğıttan flüt
11.11.2019 - Rüyalar ve milliyetçilik
21.03.2020 - Yargıdaki çöküntüyü tamir etmek elinizde!
25.09.2018 - Milliyetçilik ve Aydınlar
19.09.2018 - Şatodaki Çiçek
26.08.2018
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































osman kılınç
ben şunu de öneriyorum ;neggader renault,peugeot,citroen araba varsa haydi çizmeye