Ahmet ALTAN
Başbakan Erdoğan, bütün dünyanın kendisini hayranlıkla izleyip alkışladığı “demokrat” günlerinde, “biz inkâr politkalarını terk ettik” diyordu.
Bu, gerçekten anlamlı bir sözdü.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti, “vatandaşlarının” büyük bir kısmının varlığını inkâr etmişti.
Yok farz edilen iki büyük kesim vardı, Kürtlerle Aleviler.
“Din”i kendi denetimine almak isteyen Kemalist Cumhuriyet, nedense herkesin Sünni olmasına karar vermiş ve Diyanet Başkanlığı’nı “Sünnilik” üzerine inşa etmişti.
Herkes Türk ve Sünni olacaktı.
Türk olmak isteyenlerin önünde bir sınır yoktu, olabildikleri kadar Türk olabilirlerdi, “bir Türk’ün cihana bedel olduğuna” inanmakta, “ne mutlu Türk’üm diyene” lafında derin bir mana bulmakta serbesttiler.
İttihatçıların izinden giden Mustafa Kemal, Türk’ü bir çizgi roman karakterine dönüştürmüştü, Türk korkmuyordu, Türk dünyada herkesi yeniyordu, Türk herkesten daha zekiydi, Türk bir süpermendi.
Bu palavralarla büyüyüp de gerçeklerle yüzleşen bütün Türkler hayatlarını bu yüzden psikolojik travmalarla geçirip sonunda “Türk’ün Türk’ten başka dostu olmadığına” inandılar.
Çünkü Kemalist Cumhuriyet’in “Türk süpermenine” inanan Türklerden başka kimse yoktu.
Kemalist Cumhuriyet’in “varlığını kabul ettiği” Sünnilik ise Türklük kadar sınırsız değildi.
Sünni olacaktın ama Cumhuriyet’in sana izin verdiği kadar Sünni olabilecektin.
Ramazanda oruç tutmak, Ramazan Bayramı’na Şeker Bayramı diyerek bayramı kutlamak, Kurban bayramlarında kurban kesmek “olabilecek” işlerdendi.
Cuma’ya gitmek ise pek hoş karşılanmıyordu.
Giderdin gitmesine ama Cuma’ya gidene devlet kademelerinde pek yer verilmezdi.
“Başörtüsü” tuhaf biçimde yasaktı.
Devlet dairesinde “hademe” olacaklara “başını örtmek” serbestti ama ondan bir adım öteye gidemezdin, memur olamazdın, milletvekili “hiç” olamazdın.
Daha sonra “başörtüsüyle okula da gidemezsin” diyerek saçmalığı zirveye ulaştırdılar.
Kürtler, bu “inkârcılığı” silahla kırdılar.
PKK savaşı başlatıp da kırk bin kişi ölünce devlet yöneticileri “Kürt realitesini” tanımak zorunda kaldılar.
Sünniler, kendilerine çizilen sınırları çoğunluklarını sandığa yansıtarak aştılar.
Artık devlet memurlarına Cuma’ya gitmek serbest, hatta gitmeyene kötü gözle bakılıyor.
Başörtüsüyle “resmen” olmasa da “gayrıresmi” olarak okullara girilebiliyor.
Ama Meclis yolu hâlâ başörtülülere kapalı.
Başörtülülerin siyasette önüne çıkan engel bu sefer Kemalistlerden kaynaklanmıyor, yönetimi ele geçiren orta yaşlı Sünni erkeklerin “kadınların çok görünür olmasından” duyduğu rahatsızlıktan kaynaklanıyor.
Sünnilik iktidarda güçlendikçe “erkek” yüzünü de daha fazla gösteriyor.
Ben en büyük ve en gerçek çatışmalardan birinin Sünni erkeklerle Sünni kadınlar arasında
yaşanacağını sanıyorum.
Sünni erkekler, Kemalistlerle savaşırken “Sünni kadını” bir simge olarak kullandılar, “başörtüsünü” bir savaş sloganı yaptılar, savaşı kazandıktan sonra da şimdi kadınları geri plana itmeye uğraşıyorlar, “başörtülüye” siyasetin yolunu açmıyorlar.
Kürtler ve Sünniler, biri silahla, biri çoğunluğuyla Cumhuriyet’in “inkârcılığını” yırtarak ortaya çıktılar ama “silahı ve çoğunluğu” olmayan Aleviler, Kemalist Cumhuriyet’le, o cumhuriyetin yönetimine gelen Sünnilerin ortak inkârcılığından kurtulamadılar.
Milyonlarca Alevi yaşıyor bu ülkede.
Bu insanlar “cemevlerinde” ibadet ediyorlar.
Cenazelerini cemevlerinden kaldırıyorlar.
İmamları, dedeleri, yüzlerce yıllık gelenekleri var.
İnançlarını, ibadetlerini sürdürmek istiyorlar ama “kendi inançları” söz konusu olduğunda “demokrat” olan Sünniler, Aleviler söz konusu olunca “ibadet” hakkına, inanç eşitliğine pek aldırmıyorlar.
Alevi milletvekilleri, “Meclis’te bir cemevi açılmasını” istemişler.
Bu, aslında bir “kabul edilme” talebi, görünürlüğünün tescillenmesi isteği.
Ama “operada mescit” açılmasını “ibadet özgürlüğünün” ayrılmaz parçası olarak gören Sünniler, Alevilerin Meclis’te “cemevi” açılması isteğini reddettiler.
Meclis Başkanı, “Diyanet’e sorduk, siz din değilsiniz” türünden bir cevap verdi.
Her şeyin Diyanet’e sorulmasını, Diyanet’in
bir “fetva” makamı haline getirilmesindeki saçmalığı bir kenara bırakın ama “benim mezhebim Alevilik” diyen milyonlarca insana “hayır, öyle bir mezhep yoktur” demenin ne anlamı var?
Kürtleri inkâr etmek Kürtleri yok etmedi, Alevileri inkâr etmek de Alevileri yok etmez.
Kürde “dilini”, Aleviye “ibadetini” vermeyeceğiz tutturukluğu bu topluma beladan ve huzursuzluktan başka ne getiriyor?
“Siz yoksunuz” deyince milyonlarca insan buhar olup uçuyor mu?
Kemalistler toplumu kendilerine benzetebildi mi ki Sünni Türkler kendine benzetebilsin?
“Tek tip vatandaş” merakı bitmeden biz rahata kavuşmayız.
Bunu Kemalistler bir türlü anlamamıştı, şimdi de “Sünni erkekler” anlamıyor.
Anlaşılıyor ki Kemalizm ölmeden önce hastalığını Sünni erkeklere bulaştırmış.
Kendisi öldü ama hastalığı yaşıyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018