Ahmet ALTAN
Gençliğimde şanssız bir arkadaşımız vardı, çok kısa boyluydu, iki metrelik bir adama yakışacak haşmette bir kafası vardı ve saçları çok erken döküldüğü için keldi.
Bir gün kafasının üzerinde limon kabuğu gibi bir fötr şapkayla geldiğinde bir arkadaşımız, “kendine güveni arttıkça bu çocuk gülünçleşiyor” demişti.
İktidar sahiplerinin kendilerine güveni akıl sınırlarını zorlayarak taştığında ise sadece gülünçleşmiyorlar, bir de herkes için büyük bir tehlike oluşturuyorlar.
Başbakan Erdoğan, “bira da içilen müzik festivalinden” önce festivalin yapılacağı üniversitenin rektörünü aramış, “Orada içkili lokantalar var” demiş, “o çocuklar oraya kafayı bulmaya mı yoksa ilim öğrenmeye mi geliyorlar”.
Bunu da, “doğru söylediğinden” çok emin bir şekilde açıklamış.
Üniversiteyi, ilmi, eğitimi çok iyi bildiğine inanıyor.
Sadece üniversiteyi değil her şeyi “bildiğine” inanıyor son zamanlarda, bu “inanç” onda her şeye müdahale edebileceği kanaati uyandırıyor; bir başbakan düşünün ki işi gücü bırakmış üniversitelerdeki“içkili lokantaların” peşinde koşuyor.
Epey boş vakti var anlaşılan.
Her kim bizim başbakana bu tuhaf fikirleri veriyorsa onu dünyaya rezil etmeye uğraşıyor demektir.
Üniversite, Başbakan Erdoğan’ın sandığı yer değildir, oraları mesleklerini öğrenen genç insanların özgürce yaşadıkları, özgürce öğrendikleri, kendi hayatları hakkında karar verme yeteneğine sahip oldukları “ilim yuvalarıdır”.
Kimse karışmaz üniversitede okuyan insanlara, oralarda öğrencilere “müstakbel meslektaş”muamelesi yapılır, saygı gösterilir.
Onlara ne içip ne içmeyeceği söylenmez.
Zaten bunu bilmeyen bir öğrenci kısa zamanda o okuldan ayrılmak zorunda kalır.
Dünyanın bütün “büyük” üniversitelerinde içkili lokantalar vardır ve oralarda öğrenciler de, öğretmenler de istedikleri zaman içerler.
Harvard’da, Oxford’da, Princeton’da, Michigan’da, Sorbonne’da çok güzel ve kaliteli lokantalar bulunur, çeşitli zamanlarda bu üniversitelerdeki lokantalarda yemek yeme şansını bulduğum için Başbakan Erdoğan’a “araştırmadan” konuşmamasını, durduk yerde gülünçleşmemesini, herkese müdahale etmeye çalışan bir “tiran” gibi davranmamasını, askerî vesayetin generallerine özenmemesini kalb-i halisaneyle öneririm.
“Üniversitelerde içki yoktur” deyip öğrencilerin yediklerine içtiklerine karışmaya kalkışan bir başbakanın, “hiçbir yerde başörtülü öğrenci yoktur” diyen şaşkın generallerden farkı kalmaz.
Kendi bilgisini, tecrübesini “tek ölçü” sanıp herkesin buna uymasını istemek Ortadoğu diktatörlerinin alışkın oldukları bir davranış biçimidir ama toplumlarının o tür yöneticilere artık tahammül edemediğini de yakından izliyoruz.
Başbakan’ın kendine aşırı güveniyle müdahaleciliği yan yana gelince ülke bütün gardiyanların birer Tayyip Erdoğan olduğu bir hapishaneye dönüşüyor.
Bu manasız baskı patlatır ülkeyi.
Ama Tayyip Erdoğan’ın “askerî vesayetin generallerine” benzeme hevesi sadece içerisiyle de sınırlı değil, yaptığı tuhaf açıklamalarla dünyayı da sarsalıyor ve belayı davet ediyor.
Erdoğan Rusya Devlet Başkanı Putin’e bir “latife” yapmış.
“Gelin bizi Şanghay Beşlisi’ne alın biz de AB’den vazgeçelim” demiş.
Başbakan’ın “latifesine” konu olan “birliğin” üyelerinin hepsi “diktatörlükle” yönetiliyor,“demokrasiyle” yönetilen Avrupa Birliği’nden çıkıp “diktatörler” birliğine katılma “şakası” nasıl bir zihinden neşet ediyor siz karar verin.
28 Şubat’ın generalleri de bu tür “yeni ittifaklara” çok hevesliydiler.
Çevik Bir de, “Avrupa Birliği’ne karşı Şanghay Beşlisi’ni düşünmemiz gerektiğini”söylemişti.
O da sıkılıyordu çünkü Avrupa Birliği’nin “demokrasi” diye tutturmasından.
O dönemin Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç da, “İran ve Rusya” ile ittifak kurup Avrupa Birliği’nden ayrılmamızı önermişti.
Başbakan Erdoğan geldi geldi, 28 Şubat’ın vesayetçi generallerinin çizgisine vardı.
O generaller dünyanın farkında değillerdi, anlaşılan “aşırı güven” Erdoğan’ı da iyice körleştirdi, böyle“latifeler” yapamayacak bir ülkenin başbakanı olduğunu unuttu.
Bugün dünyanın en büyük “gerilim hatlarından” biri Batı ile Şanghay Beşlisi arasındaki amansız çekişmedir.
Türkiye gibi bir ülke saf değiştirdiğinde, bunu aklından geçirdiğinde, bunun “latifesini” yaptığında dünyanın bütün başkentlerinde Türkiye ile ilgili planlar bir daha gözden geçirilir.
Böyle bir hamle dünyanın bütün dengelerini altüst eder çünkü.
O dengelerin bozulmaması için neler yapılabileceğini, Türkiye’nin başına neler gelebileceğini bir düşünün.
“Ölümcül” bir şaka bu.
Erdoğan ne dediğinin, ne yaptığının farkında değil gibi gözüküyor.
Bu akıldışı güven onu sadece gülünçleştirmiyor, hepimizi de ortak bir tehlikeye atıyor.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018