Ahmet TAŞGETİREN
"Duygusal kopuş’ gerekçesi arıyorlar” diye yazmıştım. “Uludere’yi, Kobani’yi kullandılar” diye yazmıştım. “Trajik ölümleri bunun için araç haline getirebilirler” diye yazmıştım. “Şu an bölgede yürütülen güvenlik operasyonlarında buna asla imkan verilmemeli” diye yazmış, “güvenlik birimlerinin de bu yönde ciddi bir çaba içinde olduğu”nu not etmiş, buna rağmen “duvarlara yazılan sloganlar, sokakta bir aracın arkasına bağlanıp sürüklenen ceset görüntülerinin çok kötü” olduğunu ifade etmiştim.
Son günlerde güvenlik güçlerinin sivil halkı korumak için gösterdiği çabaya ilişkin çok güzel görüntüler yansıyor medyaya. Bir askerin bir çocuğun üşüyen ellerini nefesi ile ısıttığı görüntü yürekleri de ısıtacak nitelikteydi.
Ancak bir süredir bölgeden can yakıcı bir hadise olarak medyaya yansıyan bir konu var: Silopi’deki çatışmalar sırasında sokakta vurularak can veren 11 çocuk annesi Taybet İnan’ın sokak ortasında günlerce bekleyen cansız bedeni. Günlerce sokaktan alınamadı cesedi Taybet Annenin.
Neden alınamadı?
Tabii ki çatışmalar yüzünden. Sokaklar ateş altında, kimse giremiyor.
8 gün geçti ve ancak alınabildi ceset oradan. Beyaz bayraklı aile fertleri tarafından.
Olay her haliyle vahim ve sivil halkın bölgede yaşadığı dramın bütün boyutlarını ortaya koyuyor.
Şimdi gelelim işin “duygusal kopuş” yönünde istismar boyutuna.
Rusya’dan döndü, Meclis’te milletvekilliği yeminini yaptı ve çıktı basının karşısına. Kim? Selahattin Demirtaş. İşte onun Taybet Anne ile ilgili söyledikleri:
“Taybet İnan; 11 çocuk annesi bir kadın. 8 gün önce Silopi’de keskin nişancı güvenlik görevlisi tarafından öldürüldü ve tam 8 gündür cenazesi sokaktaydı. Evin içine bile alınamadı. Cenaze bu sabah alınabildi. Eşinin cenazesini almaya giden kocasına da keskin nişancılar ateş etti yaralandı. Cenazeyi almaya giden kayınbiraderine de ateş edildi ve öldürdüler. 11 çocuklu bir kadının 8 gün boyunca cenazesinin kapının önünden alınmasına izin vermemek, başına bir keskin nişancı dikip ‘o cenaze oradan alınmayacak’ demek nasıl bir insanlık halidir, merak ediyorum. Bunlar bir filme konu olsa hepimiz bundan utanırız.”
Demirtaş’a göre Taybet Ana’yı ve kayınbiraderini “Keskin nişancı güvenlik görevlisi öldürmüş”, üstüne üstlük “başına dikilen bir keskin nişancı ‘o cenaze oradan alınmayacak’ demiş!
İşte duygusal kopuş cehennemine cephane taşımak tam da bu.
Demirtaş’a sorayım: Taybet Ana’yı güvenlik güçlerinin öldürdüğüne dair elinizde bir bilgi mi var? Sokaklarda kurşunların vızır vızır işlediği bir ortamda, o cenazenin başında herhangi bir insanın durması “Ve bu cenaze buradan alınmayacak” demesi mümkün mü?
Bu propagandayı PKK adına birisi yapsa, dünya, “bu terör örgütünün dili” der güler geçer, ama bizde bu görevi legal bir partinin eş başkanı üstleniyor.
Önceki gün terör örgütü, içinde öğrencilerin çalıştığı Halk Kütüphanesini kundakladı. Güvenlik birimleri yangının içinden çocukları kurtarmaya çalışıyor. Hani bir ses Demirtaş’tan? Okullar, camiler kundaklandı, bir ses çıktı mı? Demirtaş’a sorarsanız, oralarda hiçbir terörist yok, yollar kesilmiyor, hendekler kazılmamış, barikatlar kurulmamış, silahlı bir çete vatandaşı haraca kesmemiş... KCK bir yer altı örgütü halinde teşkilatlanmamış. Bizzat Kürt halkı canından bezmemiş. N’olmuş, güvenlik güçlerinin kafası bozulmuş, sokağa çıkma yasağı ilan edip, operasyon yapmış.
Pes, pes!
Selahattin Demirtaş, çok kötü bir role soyundu. “Türkiyelileşme” adına elde ettiği tüm birikimi şu son süreçte “Dağa teminat adına” yiyip bitirdi.
Acaba bu rolü, Kandil’in uluslararası konjonktür adına kurguladığı terör siyasetine paralel olarak dış gezilerde kendisine verilen bir misyonla da irtibatlandırıyor mu, onu bilmiyorum. Öylesi kendisi için siyasi intihar demektir.
Yazarlar
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025