Ahmet TAŞGETİREN
Ak Parti bünyesinden iki partinin daha doğacağı aşağı yukarı kesinleşmiş gözüküyor.
Davutoğlu ve Gül – Babacan etrafındaki oluşumların parti haline gelmesine ramak kaldı, denilebilir.
Parti kurmak zor iş. Herhangi bir siyasi parti bünyesinden doğuyor olunmasa bile, parti kurmak çetin iş. Bir parti bünyesinden doğuş söz konusu ise, çok daha çetin bir mücadelenin içine girmeyi gerektirir.
O işe soyunanlar, büyük bir mücadeleyi göze almış olmalılar.
Niye öyle?
Çünkü hiçbir yerle iltisakı bulunmayan bir parti girişimi bile, “Yeni”liğini ortaya koymak için eskilerle farkını temellendirmek zorundadır.
Bir parti bünyesinden doğuyor iseniz, toplumun önüne çıkarken, içinden çıktığınız parti ile farklarınızı belirlemiş ve toplumca kabul görecek çerçeveye oturtmuş olmalısınız.
Tabii, bunları seslendirdiğinizde, mukabil cevapları da göğüslemek durumundasınız.
Şu anda söz konusu iki partileşme hareketi ile Ak Parti arasındaki ilişki gerilim dozu yükselerek devam ediyor.
Gerilimin Davutoğlu ekseninde daha çok yoğunlaştığını söylemek mümkün. Davutoğlu illerde toplantılar yapıyor, zaman zaman alan açılması ölçüsünde ekranlara çıkıyor, farklılaşma gerekçelerini halkla paylaşıyor, zülf-i yâre dokunduğu durumlarda da mukabil hücumlara hedef oluyor.
Hoş, zülf-i yâre dokunmadığı durumda bile, sadece farklı bir yol açma hamlesiyle “tehdit algısı” oluşturup, hedef olduğunu söylemek lazım.
Davutoğlu ile ilgili bir şey daha söylemek lazım: O, Ak Parti iktidarlarının etkin ismi. Danışmanlık dönemi, Dışişleri Bakanlığı dönemi ve nihayet Başbakanlık dönemi…. Bütün bu dönemlerde pro-aktif bir isim olduğu ve iktidarın özellikle dış politikasına yön verdiği muhakkak. Bu özelliği ile de iş tutma tarzı ve siyasi çizgisi “tanımlanmış” bir sima. Bu niteliği ile aynı zamanda “farklılaşmış” durumda. Bunu, Davutoğlu’nun çizgisini benimseyenlerin de karşı çıkanların da bir hayli netleşmiş olduğunu ifade sadedinde not ediyorum. Yine bunu, Ak Parti’nin dış politikada yaşadığı bazı sorunların Davutoğlu’na mal edilmesi noktasında dikkate almak gerektiği sadedinde söylüyorum.
Gül – Babacan ekseni şu ana kadar daha sakin bir oluşum görüntüsü çizdi. Sanki mutfak çalışmasına odaklanmış, ama, kısa – öz çıkışlarla orada farklı bir oluşum gerçekleştiği izlenimini de veren, Gül – Babacan kişiliğine uygun “temkin”li bir yürüyüş. Bu sebeple de Ak Parti için “potansiyel tehdit” boyutuyla hedef olma, ama daha sınırlı bir hedef olma durumu var.
Davutoğlu’nun Ak Parti ile ilişkisinin dramatik boyutlar taşıdığı bir gerçek. Başbakansınız, Parti Genel Başkanısınız, girdiğiniz seçimde partinizi yüzde 49.5 oya yükseltmişsiniz, ve bir gün siz, yurt dışında, ülkeniz için temasta bulunurken, içerde parti MKYK’sında yetkiniz sınırlanıyor. Anlıyorsunuz ki bir operasyona maruzsunuz. Anlıyorsunuz ki bu operasyon, Cumhurbaşkanı ve partinin kurucu lideri Erdoğan’ın bilgisi olmadan olmaz. Genel Başkanlıktan, Başbakanlıktan ayrılıyorsunuz. İlginç olan şu ki, bir tür “iç darbe” niteliğindeki bu operasyon, muhafazakâr camiada “İktidarda olmak ve Liderlik hatırına” sineye çekiliyor.
Davutoğlu’nun ses tonunun yüksekliğinde bu yaranın etkisi olduğu muhakkak. Ama sanıyorum, kendi kişilik yapısı da duygu yoğunluğunu etkiliyor.
Bununla birlikte Davutoğlu’nun çıkışının “Misyon – Dava” denen şey ile Ak Parti arasındaki mesafenin ciddi biçimde açıldığı gibi bir değerlendirme ile yakın ilişkisi var. Yayınladığı “Manifesto” bu mesafenin notları niteliğinde. Tv-5’teki uzun mülakatta, Ak Parti’nin kendi ana ekseninden uzaklaştığı tespitinin altını çiziyor mesela.
Şu ana kadar görülen o ki, Davutoğlu hâlâ Tayyip Erdoğan’ı sakınıyor. “İhanet” vs gibi suçlamalardan çok rahatsız ama Erdoğan’ı doğrudan hedef almama gibi bir yaklaşım içinde.
Bu nereye kadar gider, soru.
Davutoğlu, Gül – Babacan çizgisine karşı da bir tür “sakınma” içinde. Kendisine yönelik açık bir “mesafe” gösterildiği iddiaları medyada tedavül etmesine rağmen.
Geçen yazımın başlığı “Kapışma” idi. Bu yazıya “centilmenlik temennisi”ni koydum. Bir boyutu medyaya uzanan bizdeki siyasi mücadelede centilmenlik kolay değil. Bakalım hepsi ayrı ayrı önemli olan bu insanlar, siyaseten karşı karşıya geldiklerinde nasıl bir “erdem” sergileyecekler?
Not: Kapışma başlıklı yazımda Davutoğlu’nun “halen Ak Parti üyesi” yerine “Ak Parti milletvekili” olduğunu yazmışım. Düzeltir özür dilerim.
Şule Yüksel Şenler için: Sembol bir isimdi. Türkiye’de başörtüsü mücadelesi onunla yola çıktı denebilir. Şerefle temsil etti başörtüsünün temsil ettiği kişiliği. Yeni neslin onu okuması çok önemli. Sonsuz rahmet diliyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025