Akdoğan Özkan
İsrail’in 19 Nisan tarihli misillemesi öncesinde aslında İran’a yönelik nükleer bir EMP (Electromagnetic Pulse) saldırısı hedefleyerek bir F-35 savaş uçağını havalandırdığı, ancak istihbaratı alan Rus uçaklarının İsrail jetini Ürdün hava sahası üzerinde düşürdüğü ileri sürüldü. İddiayı sosyal medya hesabından dile getiren uluslararası ilişkiler ve jeopolitik uzmanı Brezilyalı gazeteci Pepe Escobar, kaynağının bir Asya ülkesinin üst düzey bir devlet yetkilisi olduğunu söyledi.
Escobar’ın iddiasına göre, İsrail jetinin hedefi, İran semalarında yüksek irtifada gerçekleştireceği EMP (elektromanyetik enerji darbesi) saldırısı ile ülkenin elektrik altyapısını felce uğratmak ve tüm elektronik cihazları devre dışı bırakmaktı. Geleneksel patlayıcı silahlara alternatif olarak başvurulan yüksek irtifalardaki EMP saldırıları ile nükleer başlıktan gama ışınları yayılıyor, bunlar da atmosfere girer girmez gerçekleşen iyonlaşmanın etkisiyle elektromanyetik dalgalar üretmeye başlıyor. Bu dalgaların menzilindeki bölgelerde yer alan elektrikli cihaz ve sistemler de bir anlamda felce uğruyor. Şöyle ifade edersek belki daha net anlaşılır: ABD, Kuzey Pasifik Okyanusu’ndaki Johnston Adası’nda, 1962 yılında çok yüksek irtifada 1.4 Megatonluk bir EMP bomba patlattı. Patlamayla birlikte 1400 km uzaklıktaki Hawaii adalarında bir süreliğine sokak lambaları, sigortalar, telefon hizmetlerinde bozulmalar yaşandı, çalışan arabaların motorları dahi durdu.
Velhasıl Brezilyalı gazetecinin iddiasında dile getirdiği saldırı sonrasında İran’ın nükleer enerji üreten, petrol ayrıştıran tüm kritik tesisleri, bilgisayar ağları devre dışı kalacaktı. Ülke karanlığa gömülürken, haberleşme duracak, savunma sistemleri hedef takibi yapamayacak, güdüm sistemleri çökecek, hava trafik kontrolü devre dışı kalacak, belki uçaklar çarpışacak, kısacası modern hayat bir kaosa gömülecekti!
Ancak... Yine aynı iddiaya göre, bahsi geçen misyonla havalanan İsrail F-35'i Ürdün hava sahasını terk etmek üzereyken Rusya Federasyonu Hava Kuvvetleri tarafından düşürüldü. Bunun üzerine taraflar, Üçüncü Dünya Savaşı’nı tetikleme potansiyeli taşıyan tansiyonu düşürmek üzere bu olayı kamuoyuna duyurmamaya, gerçeğin üstünü örtmeye karar verdiler.
Belki de İsrail, İran’ın 14 Nisan tarihli misillemesine son derece yumuşak denilebilecek bir karşı tepkiyle kendisini bu yüzden sınırlandırmıştı.
Pepe Escobar, 20 Nisan, 14.51 tarihli sosyal medya mesajında bunları dile getiriyordu. Deneyimli gazeteci, beş dakika sonra da mesajına bir güncelleme geçerek, iki farklı Asya ülkesinin yüksek düzeydeki istihbarat kaynaklarından iki ayrı ve net teyit aldığını, üçüncü bir teyit için de mesai harcamakta olduğunu açıkladı. Otuz yıldır Asya’da yaşayan ve bölgede geniş haber kaynaklarına sahip olacak üst düzey ilişkiler kurmuş olan deneyimli gazeteci, ilk mesajının kaynağı olan şahıs ile de bir görüşme daha yaptığını ve aktardığı iddianın halen arkasında olduğunu söylüyordu.
O gün Pepe’yi okuyanlar doğal olarak şaşkındı. Böyle bir şey gerçek olabilir miydi? Ancak Pepe, “İnsanların bu kadar şaşırmalarına hakikaten şaşırıyorum. Böyle bir şey gerçekleştiğinde bunun bilgisinin kendilerine televizyonlardan verileceğini mi sanıyorlar? Sanki tarih onlara hiçbir şey öğretmemiş gibi,” diyordu.
Pepe’nin iddialarının akabinde, İsrail’in saldırı planını Ruslara -İran’ın petrol tesislerini de devre dışı bırakacak patlamayla petrol fiyatlarının iki katına çıkacağından endişe eden- ABD’nin ihbar etmiş olabileceğini söyleyenler de çıktı.
Ancak saatler, hatta günler geçecek ve haber hiçbir bağımsız kaynak tarafından teyit edilmeyecekti.
Bu arada modern silah sistemlerinde uzman olan BM Eski Silah Müfettişi ve Amerikan Deniz Piyadeleri emekli istihbarat subayı Scott Ritter, 21 Nisan tarihinde, İsrail’in ASAT (Anti Satellite) tipi bir silahı olsa bile bir F-35’in entegre silah bölmesine bunun uymasının mümkün olmadığını, ancak bir F-15 tarafından taşınabileceğini söyleyerek, anlatının gerçek olamayacağını ifade etti. Soğuk Savaş EMP senaryolarının çoğu, 1 ila 10 megaton arasında güce sahip silahlar öngörüyordu. Bir EMP bombası bir F-35’e dışardan monte edilmeye çalışılsa bile, o platformdan fırlatılacak savaş başlığının boyutu çok küçük olacak, bu durumda da etkisi çok sınırlı kalacaktı.
Dolayısıyla, Ritter’e göre, Pepe Escobar’a kaynağı tarafından aktarılan iddianın arkasında yatan senaryo, ciddi bir tahribat üretmeyecek bir saldırı senaryosuydu ve gerçek olsa bile çok anlamsız bir saldırı niteliği taşıyacaktı.
Konuya ilişkin yorumda bulunanlar arasında CIA ve ABD Dışişleri Bakanlığı Terörle Mücadele Dairesi’nin eski uzmanlarından Larry Johnson da vardı. ABD Ordusunun Özel Harekât gruplarına 24 yıl eğitim vermiş olan Johnson, iddianın Escobar’ın itibarını zedelemek için üretilmiş olabileceğini dile getirdi. Johnson’un kaynaklarına göre, İsrail insansız hava araçlarıyla İsfahan’a “düşük yoğunluklu” denebilecek bir saldırı düzenlemiş, İran hava savunma sistemleri bu saldırıları engellemişti.
Escobar bağımsız kaynaklarca bir türlü doğrulanmayan iddiasına birkaç kez kesin teyit istemiş, kaynak bilgiyi teyit ettiği gibi “büyük bir dünya gücünün bunu tamamen doğruladığını ancak sessiz kalmayı seçeceğini” de ifade etmişti. Söz konusu kaynak ayrıca, bu istihbaratın “bu bilgi kendini beş saniye içinde yok edecektir” tarzında ele alınması gerektiği konusunda büyük güçler arasında fikir birliğine varıldığını da dile getirmişti. Escobar, kaynakların iddiayı çekmeleri halinde kendisinin de özür dileyerek mesajını geri çekeceğini söylemişti.
Escobar’ın söz konusu mesajının üzerinden geçen 10 gün zarfında iddiasını teyit edecek başka bir bilgi çıkmadı. Ya taraflar Üçüncü Dünya Savaşı'na dönüşebilecek şekilde tetiklenmiş bir tansiyonu dindirmek üzere bu “kazanın” üzerini örtmeye karar vermişlerdi, ya da senaryo deneyimli bir gazeteciyi itibarsızlaştırmaya yönelik bir komplo olarak üretilmişti.
Evet, belki büyük bir nükleer savaşı tetikleyecek böyle bir olay hiç gerçekleşmemişti. Ancak iddia gerçek olmasa bile olsa, bir anlatıya dahil edilen bir unsurun ilk başta önemsiz göründüğü ancak daha sonra büyük önem kazanacağı bir anlatı ilkesi olarak Çehov’un Silahı’nın salonun duvarında asılı durmakta olduğunu da gösteriyor. Dünya bu tip EMP bombalarının kullanımının an meselesi olduğu, sadece hangi perdede ne zaman sahne alacağını bilmediğimiz çoklu ve yaygın ihtilafların içine çekiliyor. Barıştan yana güçlerin olduğu kadar “elçiye zeval olmaz” diye düşünerek büyük hatalar yapabilen gazetecilerin de işleri zorlaşıyor. Bir hibrit savaş aracı olarak dezenformasyon en büyük silahlardan biri olarak beliriyor.
Öte yandan ne Ukrayna’da ne Filistin’de ne de Pasifik’teki gelişmeler barışa doğru seyrediyor. Her şey galiba daha kötüye gidiyor. 2023’te toplam küresel askeri harcamaların, 2022'ye göre reel olarak yüzde 7’ye yakın bir artış yakaladığı ortaya çıkıyor. 2009'dan bu yana yıllık en yüksek artışı yakalan silah harcamaları, bize 19 Nisan’da büyük bir nükleer savaşı tetikleyecek bir olay gerçekleşmemiş bile olsa içimizi rahatlatacak bir durum olmadığını söylüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
14.04.2025