Ali BAYRAMOĞLU
Anlaşılan, Kürt meselesi-çatışması 2024 yılı kadar 2025 yılının da en önemli gündem maddesi olacak. Yıl geçişine birkaç gün kala, 28 Aralık’ta yapılan Öcalan DEM heyeti görüşmesi ve ardından gelen açıklamanın sürmekte olan bir tartışmaya, iktidarın açılım hamlesine ivme kazandırdı.
Buluşmanın iki önemli sonucu olduğu söylenebilir.
Öncelikle, iktidarın açılım hamlesinin kapsayıcı bir çatışma çözümü sürecine dönebileceğine dair bir umut, hatta beklenti doğurdu. Zira Öcalan’la birlikte hem devletin önerisine bir yanıt geldi, , hem çatışmanın iki ucundaki taraf “çözüm” önerisi ve istikametinde yüz yüze geldiler.
İkinci önemli sonuç, DEM çevrelerinde ve Kürt kesimde, Öcalan çıkışıyla birlikte açılım hamlesine bakıştaki tereddüttün kaybolması, bir sahiplenme ve destek dalgasının doğması oldu.
Çatışma çözümleri, her şeyden önce barış fikrine doğru bir iklim, bir eğilimi ifade ederler, daha doğrusu yol alabilmek için böyle bir iklime ihtiyaç duyarlar. Bu bakımdan gelinen nokta önemlidir. İlk adımı Bahçeli attı. Bir süre sonra Erdoğan sahiplendi. En nihayet Öcalan benimsedi. Bu tablo, mevcut koşullarla açılımın zaman içinde yol alarak ciddiye bindiğini göstermeye yeter.
Peki, mevcut koşullar neler? Kimilerinin açılım, Öcalan’ın ise paradigma olarak adlandırdığı “model” hangi unsurlardan oluşuyor? Bu modelin bilinenleri ve tarafların mutabık oldukları ögeleri neler? Üç husus öne çıkıyor. Bunlar sırasıyla, 1. Silahların bırakılması; 2. Siyaset yolunun açılması; 3. Türk-Kürt ittifakı-bütünlüğü olarak gözüküyor.
Ancak bundan sonra nasıl yol alınacak, mümkün olursa açılım sürece nasıl dönecek? Esas soruları bunlar oluşturuyor. bu bakımdan modelin bilinenleri kadar (şu an itibariyle) bilinmezleri de belirleyici olacak.
Ufukta üç bilinmez alan görünüyor.
İlk bilinmez alan ve ilgili sorular şunlar Kürt meselesinin talepler ve haklarla ilgili boyutu bir noktada devreye girecek midir? Bu soruya bağlı olarak, çözümün biçim alacağı mecra neresi olacaktır? İlişki Öcalan-iktidar arası dolaylı ilişkilerle mi yürüyecektir yoksa mevcut siyasi partilerin meclis üzerinden devreye girecekleri başka bir zemin mi oluşacaktır? Bu zemin, akla kaçınılmaz olarak anayasayı getirir. Yeni bir anayasa, silahların bırakılmasının, siyaset yolunun açılmasının dışında, Kürt tarafının, en azından yeni bir vatandaşlık tanımı, yerel yönetim yetkileri gibi taleplerinin karşılanmasının yolunu açabilir. Bu bilinmez alan, iktidar-devlet ve Öcalan arasındaki görünür bir beklenti farkını oluşturuyor. İktidar demokrasi sözcüğünü, Kürt meselesi vurgusunu hiç kullanmazken DEM’in Öcalan adına yaptığı açıklamada “demokrasi” öne çıkan bir kavram oldu. Nitekim, Öcalan’ın açıklamasında sorunu meclise taşımak ibaresi yer alıyor ve DEM’in ilk hamlesi de siyasi partilerle görüşeceği yönünde oldu. Bunlar yeni bir toplumsal sözleşme hedefini akla getiriyor. İktidarın bu konuda alacağı olumlu tavır, açılımı sürece dönüştürebilir. Bu olmaksızın silah bırakma konusunda tek yanlı ısrarın ne tün gelişmelere işaret edeceğini kestirmek şu anda pek mümkün değil.
İkinci belirsizlik Kuzey Suriye’yle ilgili görünüyor. Bu bölgede yıllar içinde, Kürt hareketi için toplumsal, siyasal, hatta ekonomik bir yaşam alanı oluşturdu. Türk devleti bu durumu geleceğe yönelik güvenlik tehdidi olarak görüyor. Türkiye’nin talepleri, PKK’nın bölgeden çekilmesi ve PKK’sız bir Kürt dokusunun Suriye merkezi hükümetine, üniter devlet yapısına entegre olması yönünde. Kürt hareketinin varoluş meselesi de ortada. Bu paradoksa çözüm, farklı beklentilere yanıt nasıl bulunacak? Kürt hareketi, Kuzey Suriye’deki varlığını tamamen sona erdirebilecek mi? Yoksa Kuzey Suriye’de Kürt hareketine dolaylı bir alan mı bırakılacak? Bu çerçevede elbette bir de Öcalan ve PKK mensuplarının hukuku meselesi var. “Umut hakkı” bir af mekanizmasına dönüşecek mi? Zor, ama gerçek sorular bunlar
Üçüncü belirsizlik Kürt Hareketi’nin bizzat kendisine ilişkin. Kürt Hareketi, tek parçalı değil. PKK, 45 yıldır bir ayaklanmanın öncüsü ve lideri. Bu süre içinde Kürt hareketinde silahlı unsurların yanına sivil siyasi ve toplumsal unsurlar eklendi. Bölgede göç, kırsal alanların boşalması, kentlerin aşırı büyümesi, sınıfsal yapının yenilenmesi gibi unsurlar üzerinden toplum-siyaset ilişkileri yeniden şekillendi. Bu gelişmeler, Kürt aktörlerinin tek bir özneye indirgenemeyeceğini, farklı eğilimlerden ve parçalardan oluştuğunu gösteriyor. Daha somut bir şekilde ifade etmek gerekirse, Kandil’in tavrı, Öcalan’ın tavrı, DEM’in tavrı, Türkiye’deki Kürt topluluğunun tavrı gibi faktörler arasındaki uyum atılacak muhtemel adımlarda önemli bir mesele ve muhtemel bir sorun alanıdır.
İzlemek, beklemek ve olumluyu desteklemek gerek.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025