Ali BAYRAMOĞLU
2003 Kasım'da yüzde 34'le başlayan AK Parti öyküsü 2012 Ağustos'unda 52'yle devam ediyor...
AK Parti 12 yıldır rakipsiz bir şekilde iktidarda. Dokuzuncu seçimi de açık ara kazandı ve küçük inişler dışında oy oranını arttırarak yol alıyor.
Bu tablonun çıplak bir gerçeğe, hakim parti gerçeğine işaret ettiği ortak bir kabul haline geldi.
Siyasi partiler bazında, ağır bir siyasi kutuplaşma ortamında yapılan 30 Mart seçimleri sadece oy oranları açısından değil, oyların yapısal dağılımı bakımından da bu gerçeği alabildiğine işaret ediyordu.
AK Parti, Türkiye'nin yüzde 70'ine yakın ilinde yüzde 40'tan fazla oy almıştı. Yüzde 10'nun altında oy aldığı il sayısı sadece 3'tü. Yüzde 27 civarında ilde aldığı oy yüzde 20 ile 40 arasındaydı. AK Parti'nin 1. ya da 2. olmadığı il sayısı ise 10'un altındaydı.
Bir hakimiyet tablosu...
CHP'nin, ana muhalefet partisinin durumu da bu hakimiyeti tersten teyit ediyordu.
CHP'nin oyları 51 ilin 28'inde yüzde 10'un altındaydı. 51 ilin 15'inde yüzde 10'la 20 arasındaydı. Yüzde 20'yi aştığı il sayısı sadece 8'di. 30 büyükşehir belediyesinin 9'unda yüzde 10'un, 30 büyükşehirin 3'ünde yüzde 20'nin altındaydı.
İktidar partisinin 'sosyolojik yayılma'sı ile ana muhalefetin partisinin 'sosyolojik daralma'sı 2014 seçim istatikleriyle sınırlı değil, tersine yıllara dağılan tedrici ve yapısal bir görünüm sunuyor. Yüksek katılım oranıyla gerçekleşseydi iki siyasi parti arasındaki fark yüzde 20'lik devasa bir orana ulaşacaktı.
Bu durum, kaybeden siyasi partilerin, seçmeni duyarsızlıkla suçlamaları yerine kendilerine 'neden' sorusunu farklı biçimde sormaları, kaybeden toplumsal kesimlerin ise 'muhalefetsizlik ile siyasetsizlik' arasındaki bağ hakkında düşünmelerini gerektirir.
'Hakim siyasi parti düzeni' ister muhalefet eksikliğine bağlı olsun, ister siyasi iktidar başarısına, demokrasi açısından doğal olarak sorunlu bir durumdur. Rekabet ve çoğulculuk çıtasını aşağı çeker, siyasetin tabiatını etkiler.
Bugün bir bakıma bunun yansımalarını yaşıyoruz.
Siyasetin dinamiğini siyasi partiler arası ilişkiler değil, tek siyasi parti içindeki tartışmalar oluşturuyor.
Ülke yönetimindeki değişim, bir siyasi partinin yönetim kadrolarındaki değişimle iç içe girmiş bulunuyor ve siyaset temel olarak bu dönüşüme endeksleniyor.
Başbakan Erdoğan'ın startejisi de bu açıdan son derece sıkı.
AK Parti'yi Çankaya'ya çıkmadan yeniden şekillendirmek, seçeceği başbakanı parti başkanı olarak yerine bırakmak üzerine kurulu bu strateji, yeni dönemin 'fiili başkanlık rejimi görüntüsü'yle, dolaylı olsa da 'partili başkan hali'ni iç içe sokuyor.
Nitekim Erdoğan kendisinden sonra AK Parti'de oluşabilecek kendiliğinden bir harekete, örneğin Abdullah Gül'ün partiye geri dönerek genel başkanlığa aday olmasına imkan bırakmayan bir tarzda hareket ediyor.
Erdoğan'ın gücün cumhurbaşkanının elinde toplandığı bir yürütme düzenini ideal olarak gördüğü, iktidarın paylaşılmasını ifade edecek ihtimalleri bertaraf eden bir yol tutturduğu ortadadır.
Gül'ün önünün en azından şimdilik, 2015 genel seçimlerine kadar kapanmasını açıklayan husus da budur.
Zira açıktır ki Gül'ün genel başkanlığı ve başbakanlığı daha kurumsal ve iktidarın paylaşımı bir yapılanmayı ifade eder. Abdullah Gül'ün daha önce yaptığı 'Putin-Medvedec görüntüsü hoş olmaz ya da bu koşullarda siyasette olmam' tarzı açıklamaları, başkanlık rejimi gibi temel meselelerde Tayyip Erdoğan'dan farklı düşüncede olması bu durumun işaretleri arasında yer almaktadır. Erdoğan daha kolay çalışacağı, patronaj yapabileceği bir isimle, partinin genç kadrosundan biriyle hareket ederek, yeni bir düzenin temellerini atmak istiyor.
Erdoğan'ın tercihi budur.
Olan ve olacak olan da budur.
Peki olması gereken?
Türkiye'nin parlamenter sistem limanından ayrıldığına şüphe yok, bu konuda legal ve meşru sınırlar içinde kalındığı sürece herhangi bir sorun da yok. Bu, siyasi bir tercih ve bir irade beyanıdır.
Ancak oluşacak yeni yapının iktidar yoğunlaşması yerine iktidar paylaşımı, karar sürecinde kişiselleşme yerine kurumsallaşmaya dayanması demokrasinin gereklerindendir.
Deneyerek yol alınacak...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025