Ali Saydam
Bu sefer karpuz efekti Batı'da… Ortadan ikiye bölünmüşler sanki… Bir kısmı kendilerine 'acı gelen gerçeği' (!) kabullenmiş vaziyette. Bir kısmı da çemkirmeye devam ediyor… Türkiye'ye hele de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a düşmanlık hâlâ had safhada…
İşte bir örnek: Dün iki derecelendirme kuruluşundan, iki farklı referandum yorumu geldi.. Moody's, Türkiye ile ilgili yayınladığı raporunda referandum sonucunun başa baş olmasının belirsizliği artırdığını ifade ederken, diğer bir kredi derecelendirme kuruluşu olan Fitch ise referandumun ekonomik reformların yapılması için alan açabileceği değerlendirmesini yaptı.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye'nin 2017 yılı için ekonomik büyüme beklentisini yüzde 3'ten 2.5'e düşürdü. IMF, 2018 yılı için ise Türkiye ekonomisinin yüzde 3.3 büyüyeceğini öngördü. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de Twitter'dan paylaştığı mesajda, “IMF'nin Türkiye ekonomisine ilişkin tahminleri muhtemelen yine yanlış çıkacak” dedi.
Batı basınını şöyle bir izlerseniz, sağlıklı bir fikir vermekten çok uzaklarda, birbiriyle tamamen ters öyle aykırı yorumlarla karşılaşırsınız ki, ne diyeceği başından belli olan en Batı hayranı en ecnebi Türk aydını bile ne düşüneceği konusunda apışır kalır.
Bu arada Sayın Kılıçdaroğlu'nu da anlamak gerek. Ayağının altından halı çekiliyormuş gibi davranıyor. Haklı bizce. Liderliği sallantıda… CHP'nin önündeki büyük fırsatı görememesini, iyi bir 'kaybeden' olamayışını, fırsatları kaçırdığı her 8 seçimde yarattığı bahanelerle kendisini galip gösterme refleksini, bu kez 'tanımıyorum!' şeklinde zirveye taşıyarak ortaya koyduğu agresif kışkırtıcı tutumuyla her türlü tahrike başvurmasını anlamak lazım. Kendisi için yolun bittiğini görüyor çünkü…
CHP'nin ve özellikle Genel Başkanının dayandığı asker – sivil – aydın bürokratik cephesi son kurşunlarını da attı… Bir tek Avrupa kaldı Kemal beyin sırtını yaslayacağı; Batı üzerinden tahrik edip harekete geçireceği kanalların da terör odaklarıyla bağlantılı olmasına bile aldırmadan meydanlara yönelmekte buluyor son umudu…
Ancak bu zemin üzerinden sonuç alması artık mümkün değil… Bir süre sonra öncelikle hırçınlığı, Kemal beye zarar verecektir. Kimsenin şüphesi olmasın. Mecliste HDP ile aynı dili konuşmak bu toplumun en CHP'li kesimlerinin bile uzun süre taşıyabileceği bir yük değildir…
Peki Yüksek Seçim Kurulu açısından bakıldığında ne söylenebilir?
Söylenecek çok şey var.
Bir: Burada onlarca defa yazdığımız şeyi tekrarlayalım: Müphemiyet yaratmak iletişimin bir numaralı düşmanıdır. YSK'nın referandum uygulamaları konusunda iletişimi doğru dürüst yönetememekten kaynaklı pek çok sorunun yanıtı hâlâ verilememekte; bu da ciddi bir algı boşluğu (müphemiyet) yaratmaktadır. Kaç zarf mühürsüz olarak kabul edilmiştir. 2,5 milyon mu 2 bin 500 mü? Yoksa daha mı az?
İki: Ortada bir kriz var mıdır? Bu sorunun yanıtı ikinci bir sorunun yanıtında yatmaktadır: Ortada bir hasar var mıdır? Bizce vardır. AK Parti itibarı, hükümetin itibarı ve en önemlisi YSK'nın itibarı yara almaktadır.
Durduk yerde yaratılmış bu krizi kimin yönetmesi gerekmektedir? Tabii ki YSK'nın. YSK iletişim yönetimi konusunda inanılmaz bir amatörlük sergilerken (bir tek referandum gecesi YSK Başkanı'nın yaptığı o kısa ve yetersiz konuşma vardır ortada) oluşan iletişim boşluğunu CHP lideri inanılmaz tezvirat ve abartı ile doldurmak için çaba harcamakta; YSK'nın yarattığı iletişim boşluğunu ise Sayın Başbakan kapatmaya çalışmakta, bu şekilde AK Parti kesinlikle tarafı olmadığı bir çelişkinin içine çekilmektedir.
Üç: YSK yasaların kendisine verdiği yetkiler çerçevesinde aldığı kararlarda tamamen haklıdır. Ancak her zaman ifade ettiğimiz gibi algılamada hakikat ile gerçeklik (realite), yani hakikatin algılanan kadarı, hiçbir zaman üst üste gelip, eşit ve özdeş olmaz. İletişimin görevi gerçekliği hakikate yaklaştırabilme konusunda tezahür eder. Algı, hakikate ne kadar yaklaştırılabilirse, iletişim o kadar başarılı olmuş sayılır. İşte bu noktada YSK'ya ciddi bir iletişim sorumluluğu düşmektedir. Müphemiyet ve tereddüt yaratacak bilgileri mümkün olduğu kadar izale etmek, algının düzelmesine de imkân verecektir.
Bu iş de sadece 'Ben haklıyım, kanunlara dayanarak karar veriyorum' demekle olmaz. Hakikati algı ile buluşturmakla, o süreci yönetmekle olur.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2020
15.10.2019
24.09.2019
12.09.2019
10.09.2019
25.06.2019
7.05.2019
11.04.2019
4.02.2019