Atilla YAYLA
Bazı olayları izleyip onlarla ilgili yorumları dinledikçe bu ülkenin iki temel probleminin (1) düşünmeyi/tartışmayı bilmemek, (2) usul kurallarının uzun vadede esastan daha mühim ve yararlı olduğunu idrak edememek olduğu kanaatine varıyorum. Gün geçmiyor ki bu tespitleri doğrulayan vakalarla karşılaşmayalım.
Son zamanlarda düşünme metotları, düşünme faaliyetinde kaçınılması gereken yanlışlar ve hatalar, akıl yürütme ve muhakeme kuralları hakkında yararlı kitaplar Türkçede belirmeye başladı. İleriki yazılarımda bunlardan etraflıca bahsetmeyi planlıyorum.
Usul kurallarının önemini kavrayamama, her alanda boy gösterebiliyor. Kürt meselesiyle ilgili tartışmalarda ise özellikle karşımıza çıkıyor. Tartışmalara katılanlar, var güçleriyle, kesin ve değişmez hakikat olarak gördükleri şeyleri savunuyorlar. Bunda kendi başına çok mahzur yok.
Hatta bunun insanî bir durum teşkil ettiği, yani her insanın bir şeyin doğru olduğuna inanmasının ve onu başka insanların da kabul etmesini sağlamaya çalışmasının sıradan bir insan davranışı olduğu dahi söylenebilir. Ancak, kişiler burada durmayıp, kendi hakikatlerini başkalarına empoze etmeye/ettirmeye kalkışınca bazen dramatik bazen komik durumlar ortaya çıkıyor.
Kürt meselesinin çözümüne, diğer birçok meselede olduğu gibi, sabit bir süre içinde hakikat üzerinde mutabık kalarak ulaşamayız. Zaten kesin çözümün ne olduğunu baştan kimse bilemez. Çözüm bir süreçle gelir ve bu sürecin açık uçlu olması gerekir.
Ancak, bu sürecin işleyebilmesi usulde/yöntemde anlaşmaya bağlı. Usul anlaşmazlıkları veya usul anlaşmasını ihmâl edip sadece içerik üzerinde odaklanma her aşamada fizikî çatışmaya dönüşme potansiyeli taşıyan ölümcül ihtilâflar içine düşmemize sebep olabilir.
Kürt meselesinde usul kuralları çok geniş ifade özgürlüğünü tanımayı ve şiddeti dışlayıp demokratik yolları ve kanalları kullanmayı kabul etmeyi kapsar. Bu çerçevede, bireyler ve gruplar her türlü çözüm önerisini dile getirme hakkına sahip olmalı, söz gelimi, bağımsız Kürt devleti, federalizm, özerklik, mahallî idarelerin yetkilerinin artırılması gibi taleplerde bulunabilmeli.
Bu talepleri dile getirdiği için dışlanmamalı, taciz edilmemeli. Buna karşılık, bu taleplerin sahipleri de, taleplerinin peşinen herkesi bağlayacak derecede meşru ve bu taleplerin zorla hayata aktarılmasının hak olduğunu iddia etmemeli.
Talepleri işiten muhalifler de, dile getirilmeleri taleplerin hayata aktarılmasına yetiyormuş veya onları işiten herkes aynı görüşleri savunma noktasına geliyormuş gibi telaşa ve öfkeye kapılmamalı. Taleplerini dillendirenleri yargıyla, mahkemeyle, ezip yok etmekle tehdit etmemeli, hain olmakla ve vatanı satmakla suçlamamalı.
Yukarıdaki fikirleri başka bir şekilde de ifade edebiliriz. Kürt meselesinde her türlü talebi dile getirmek meşrudur, çünkü bu Kürt meselesinin kendinden ziyade ifade hürriyetiyle ve demokrasiyle alâkalıdır. Taleplerin dile getirilebilmesi onların muhteva bakımından meşruiyetini sağlamaya yetmez.
Talepleri (veya önerileri, teklifleri) sadece dile getirilmelerine dayanarak ve halkın, ilgili kesimlerin siyasal reaksiyonunu görmeden doğruluk bakımından karara bağlamamıza yetecek ölçütlere çoğu zaman sahip değiliz ve olamayız.
Şüphesiz, insan haklarına saygıyı önemsemek ve onları her siyasal ve hukukî sistemin değişmez temeli olarak görmek zorundayız. Ancak, bu, tek bir siyasî form içinde değil, birçok siyasi form içinde gerçekleştirilebilir.
Yöntemde ve usul kurallarında uzlaşmak çok ama çok önemli. Bunu başaramayanların radikalleşme ihtimâli yüksek. Radikalleşmekse hem radikalin kendisine hem de başka insanlara ciddî zarar verecek davranışlara yol açabilir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Emekli Amirallerin Bildirisi Neden Yanlış?
16.04.2021 - 23 Nisan 100’üncü Yılında Niçin ve Nasıl Kutlu Olsun?
24.04.2020 - Hükümetin Ekonomi Politikasındaki Temel Hata
12.02.2020 - Unutulan ve Unutturulan Mümtaz’er Türköne
13.11.2019 - Su Fiyatları Niye Artırılmalı?
28.07.2019 - Neler Haktır Neler Hak Değildir?
28.05.2019 - Demokratik totaliterizmin kısmî bir örneği: Amerikan totaliterizmi
22.05.2019 - Seçimi sınırları içinde tutmak
14.05.2019 - Seçim sistemimizi ıslah etmeliyiz!
12.05.2019 - AK Parti’nin Yersiz Telaşı
18.04.2019
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































Îsmaîl Girikî
Taraf Yazari Amberin Zaman sormus: "Türkiye’nin Rojava politikası nedir? diye. Ben acilayayim heme. Türkiyenin Rojavadaki siyaseti ve kiplesi imralide devletin biricik emniyet, güvenligi, istikrari ve Kurd ulusal mucadelesine en büyük darbeyi vurn Abdullah Öcalan dir. A.Öcalan Kürkizmi güncelemek icin devletin gövenini alan kisi olmasi, bu isleri onunla hallediyor. Öcalan Muslime bak seni yapstiririm bir cukura ha dedi ve güreceksiniz Orasida Kuzydeki gibi olmasinmi? KCK Kuzeyde Aktütün, Daglica, Dörtyol, resadiye örneklerle tabir edecegimiz olaylarin aynisini Rojavadada yapmaktadir. O kadar silahi kim verdi? Rejim verdi. PKK Suriye rejimine sadik bir örgüttür. Mesele buda Kurditan sözkonusudur. Kurdler bir kazanim elde etmemsi icin Kemalist PKK/KCK bütün ihanete varan Optisiyonlar devreye sukuyor.