Aydın Selcen
Muhammet bin Salman, Suudi Arabistan’ı bölgede cihadizmin baş sponsorluğundan çektiği gibi, içeride de radikal Vahabi ideolojiyi yumuşatıyor. Eşanlı olarak, Trump bir başka radikal İslamcılık sponsoru Pakistan’ın fişini çekiverdi. Üstelik 2017 biterken Ulusal Güvenlik Danışmanı MacMaster de bölgede radikal ideolojinin baş sponsorlarının artık Türkiye ve Katar olduğunu yumurtlayıverdi.
ABD Başkanı Trump görevde ilk yılını doldururken, yönetimindeki dağınıklık üzerine yazılar, hatta kitaplar peş peşe çıkıyor. Bu konularla ilgili değilseniz “bize ne” diyebilirsiniz ama bunun küresel güç ABD’nin dış siyasetine yansıması ve daha daraltırsak odağı, Ortadoğu siyasetini hepten öngörülemez, başına buyruk, anlaşılmaz kılmak gibi bizi doğrudan ilgilendiren bir boyutu var. Gelin biraz yakından bakıp, bu işlerin ucu bize nereden dokunur anlamlandırmaya, İran’da ve Suriye’de olup bitenleri bu cepheden yorumlamaya çalışalım.
Benim görebildiğim kadarıyla ABD’nin olmayan Ortadoğu siyasetinin pivotu (belki “yeddiemin” mi demeli) Suudi Arabistan (SA) Veliaht Prensi Muhammet Bin Salman (MbS). Trump’ın bölgemizi ilgilendiren herhangi bir konuda ne derinlikte yahut derinliğe gerek yok düz bilgi sahibi olduğunu, ne ölçüde özel ilgi gösterdiğini söylemek güç. Çekirdek kadroda biliyorsunuz iki eski Deniz Piyade Orgenerali, Savunma Bakanı Mattis ile “Chief of Staff” (bizde Özel Kalem Müdürü sanılır ama aslında 4 milyonluk bir bürokrasiyi yöneten bir nevi Başbakanlık Müsteşarı hatta Başbakan gibi düşünün) Kelly ve halen görevde olan Kara Kuvvetleri Korgenerali Ulusal Güvenlik Danışmanı MacMaster var. Bunlara şubat ayında görevden ayrılacağı söylenen eski Exxon CEO’su Tillerson’u ekleyebiliriz. Onun yerine şimdiki CIA Direktörü Pompeo ve yardımcılığına BM Daimi Temsilcisi Haley’nin geleceği söyleniyor.
Trump, “Önce Amerika” diyerek seçimi kazandı. Okumuyor, dinlemiyor, içgüdülerine güvenerek bildiğini okuyor. Öyle ya kimse ona şans vermese de seçimi böyle kazandı. Yukarıda saydığım figürler gündelik işleri çekip çevirse de, Kudüs kararında olduğu gibi son kararı Trump kendi veriyor. Bir de damad-ı şehriyari Kushner var. Kushner, Ortadoğu dosyasında etkin. Ortadoğu ülkelerine de Beyaz Ev’in kapısı, Kushner üzerinden açık. Kushner’in Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Vaşington Büyükelçisi Yusef Otaiba’yla yakınlığı biliniyor. Otaiba, Pompeo’yla da yakın. Otaiba’nın da BAE Veliaht Prensi Muhammet Bin Zahyan’ın (MbZ) has adamı olduğunu da biliyoruz. MbS’nin rakiplerini ve farklı güç odaklarını ekarte etmesinin mekaniğinin böyle işlediğini artık geriye dönüp baktığımızda görebiliyoruz: MbZ-Kushner-MbS.
Ankara, Kushner’e veya Trump’a bir çengel atamadı, dolayısıyla bu resmin bir köşesine tutunmuş değil. Tutunması gerekir mi ayrı soru ancak resmi görmesi zorunlu. BAE’nin Fahrettin Paşa çıkışı, SA’nın Mısır’ın diktatörü Sisi’nin baş sponsoru olması, Filistin Devlet Başkanı Abbas’ı Riyad’a çağırıp “iki ay içinde ya istifa et, ya İsrail’le anlaş” dayatması, Katar’ı yalıtması, Yemen’de insani felakete varan yıkıma devam etmesi, Ürdün Kralı Abdullah’ın kardeşini SA iltisaklı bir darbe olasılığı dolayısıyla azledip gözaltına alması, son halk ayaklanmaları (ya da toplumsal huzursuzluk gösterileri) bağlamında daha da önemli olarak İran’ı inatçı biçimde hedef tahtasına koymasını not etmeliyiz. MbS, SA’yı bölgede cihadizmin baş sponsorluğundan çektiği gibi, içeride de radikal Vahabi ideolojiyi yumuşatıyor. Eşanlı olarak, Trump bir başka radikal İslamcılık sponsoru Pakistan’ın fişini çekiverdi. Üstelik 2017 biterken Ulusal Güvenlik Danışmanı MacMaster de bölgede radikal ideolojinin baş sponsorlarının artık Türkiye ve Katar olduğunu yumurtlayıverdi.
Madem Vaşington’a tutunamadık, bölgemizde nerede duruyoruz, oyunu buradan kurabilir miyiz? ArtıTV’de her çarşamba yayınlanan Dünya ve Biz programımın bu haftaki konuklarından Prof. Dr. Serhat Güvenç, geleneksel olarak Ortadoğu’da istikrarın Mısır, İran ve Türkiye aynı masa etrafında oturabildiği sürece sağlanabildiğini anımsattı. Sisi’nin oturacağı bir masanın yakınından dahi geçmeyeceğimiz ortada. MbS’nin SA’da iktidarı silkelemesine ve ABD bağıntısına serin durduğumuz da. Dahası, önce Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu muhatabı Zarif’i, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan mevkidaşı Ruhani’yi telefonla aradı, Dışişleri’nin yaptığı yazılı açıklama ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın’ın basın toplantısındaki ifadeleri Ankara’yı İran’da rejimin yanında konumlandırdı. Öyledir, değildir başka mesele, SA, BAE ve Mısır’ın algısının böyle biçimleneceği ortada.
Bizim açımızdan tüm Ortadoğu siyaseti Suriye’ye ve Suriye Kürtlerinin siyasi çözümde edineceği konuma gelip kilitleniyor. Bunun için top yapamıyoruz, savunmadan çıkamıyoruz. Abu Dabi, Riyad ve Kahire’den ne bize gelip giden var, ne bizden oralara. ABD ile ilişkilerde Fethullah Gülen yerinde duruyor, Hakan Atilla mahkum oldu ve bunu izleyen başka davalar açılabilecek. Kongre’nin S-400 alımı ve Zarrab Davası kaynaklı bir yaptırımlar demeti üzerinde çalıştığı sızdırıldı. ABD Savunma Bakanı Fırat’ın doğusunda daha fazla diplomat görüleceğini açıkladı. Ruslar İdlip’te kim var kim yok bizim kapımıza süpürüp atmak üzere, Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin bir an önce toplanması ve Kürtlerin temsili için de bastırıyorlar.
Özcesi, 2018 belalara gebe bir yıl olacağa benzer. Daha önce yazmıştım, bir Hint atasözü “gideceği limanı bilmeyen yelkenliye hiç bir rüzgardan hayır gelmez” diyor. Dile kolay, Erdoğan’ın 15 yıllık iktidarında, Irak’ta Saddam idam edildi, Libya’da Kaddafi katledildi, Mısır’da Mübarek devrildi. Mübarek’in yerine İhvan Enternasyonali hayaliyle Mursi’yi getirdik derken, aynı takımda olduğumuzu varsaydığımız ABD ve SA onu da askeri darbeyle devirip, yerine Sisi’yi getiriverdi. Tersten etki: 2011’de başlayan iç savaşa rağmen Beşar Esat (“katil Esed”) yaktı, yıktı, yanına Rusya’yı ve İran’ı alarak ayakta kaldı. Ve FETÖ’nün kalkıştığı kanlı 15 Temmuz 2016 darbe girişimi. Üzerine ufuktaki başkanlık seçimleri. Ankara’nın, oyunu böyle okuyup, gardını böyle almaya çalıştığı anlaşılıyor. Oysa asimetrik bir ilişki kurduğumuz Putin’in dümen suyuna girmekle, bu badireleri zor atlatırız. Öyleyse, Dr. Zafer Fehmi Yörük’ün burada Nuray Pehlivan’a verdiği ufuk açıcı söyleşide Freud’a atfen yinelediği veciz ifadeyle bağlayalım ve neden kaçınmamız, neyi çözmemiz gerektiğinin de adını koymuş olalım: “Nevrotik hatırlamaz, tekrarlar.”
*Aziz dostum değerli anayasa hukukçusu Murat Sevinç’in “Yüz Yıldır Kurulamayan Cumhuriyet” makalesini de Sayın Pehlivan’ın Dr. Yörük’le yaptığı söyleşinin ardı sıra okumanızı, bölge siyasetimize o pencerelerden de bakmanızı acizane önermek isterim.
**Aydın Boysan ve Münir Özkul’a Tanrı’dan rahmet dilerim. Sanırım her ikisi de cennetmekandır.
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları




























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024