Baskın ORAN
Şu sırada AKP Gn. Bşk. ve CB Erdoğan’ın 2 acil ve önemli meselesi var: Suriyeli mülteciler ve “Fırat’ın Doğusu’nu işgal. Bunlar birbirine göbek bağıyla bağlı. Sırayla alalım.
***
Muhalefet “Suriyelileri sınırdışı etmek insanlığa sığmaz” mealinde pankart açarken, Erdoğan’ın kendi partilileri bütün yurtta ve özellikle de İstanbul’da “Gönderin şu Suriyelileri!” isyanında.
Bunun önemi şurada ki, AKP’nin çifte dikiş kaybettiği İstanbul’dan bahsediyoruz. Cumhuriyet’ten dışarı ve kodesten içeri atılmış Kadri Gürsel yazıyor:
Kentte “geçici koruma” diye kayıtlı 479.000 Suriyeli mültecilerin yüzde 73’ü AKP’li ilçe belediyelerinde yaşamakta. Kamuoyu araştırmalarına göre “Suriyelilerle aynı mahallede yaşayabilirim” demişlerin oranı % 57’den % 31’e, “Aynı apartmanda komşu ya da arkadaş olabilirim” demişlerinki ise % 41’den % 21’e gerilemiş.
Böyle olmasaydı, AKP bu insanları blok halinde vatandaş yapıp oy deposu olarak kullanmak niyetindeydi. Nitekim S. Soylu’dan öğreniyoruz, 92.280 Suriyeliye kaşla göz arasında vatandaşlık verilmiş.
İkinci mesele, yani “Fırat’ın Doğusu’nu işgal” niyeti insan hayatını daha direkt ilgilendiren bir sorun. Çünkü, aşağıda geleceğiz, öldürmek ve ölmekle ilgili.
***
İkisini birlikte düşününce akla ilk gelen: Ağacı kesersin, altında kalırsın. Veya, “Etme-Bulma Dünyası”.
Çünkü Suriye’deki kaosu Erdoğan başlatmadı ama, başlamasına ve hele de bugünkü felakete dönüşmesine büyük katkı yaptı. Daha önce de kaç kere yazdım, kısaca hatırlatayım:
Tunus’ta çıkan “Arap Baharı” (yani şeriatçı Müslüman Kardeşler isyanları) Libya ve Mısır’ı devirip 2011’de Suriye’ye ulaştığında, Başbakan Erdoğan büyük umuda kapılmıştı: Türkiye sınırına kavuşacak bir Sünni Müslüman kuşağının lideri olmak.
Esad, Müslüman Kardeşler’e pabuç bırakmadı. Ve sonuçta Erdoğan’ın bu büyük arzusunu engellemiş oldu.
“Bırakmam onu öyle!” cümlesiyle akıllarda yer etmiş CB Erdoğan, Esad’ı bundan sonra artık hiç bağışlamadı. Bağımsız Suriye topraklarına bizzat silahlı kuvvetlerle girmeden önce, Şam’ı düşürmeye soyunan şeriatçıları desteklemeye koyuldu.
***
Şimdiki S-400 olayı da bunun devamı oldu. Şöyle ki:
CB Erdoğan Suriye’ye dalgalar halinde asker sokup karakol kurma yöntemiyle yerleşmenin gerekçesini, oradan taciz atışları gibi tehditler geldiğiyle izah ediyordu.
Oysa 2011’den bu yana Suriye’den Türkiye’ye yapılan tek atış, bu 22 Temmuz’da Ceylanpınar’da tek katlı bir evin çatısını delerek içindekileri yaralayan bir roket idi. Bunun bir provokasyon olduğu da, IŞİD'e karşı mücadele için Kürt, Arap, Süryani, Ermeni ve Türkmenlerden oluşmuş Demokratik Suriye Güçleri (DSG) tarafından derhal açıklanmış, ilgili olarak bir kişinin tutuklandığı bildirilmişti.
Böylesi bir durumda Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı diye “savunmasal” isimlerle başlayıp Pençe Harekatı diye çok daha “saldırısal” bir isimle devam eden operasyonlarla Suriye’ye girmeye devam edebilmek için Putin’e 2,5 milyar dolar S-400 rüşveti verildi.
Ama yetersiz kalmış olacak ki, sadece Türkiye’nin egemen olacağı 30 km derinliğinde bir “güvenli bölge” ve “Fırat’ın Doğusu” operasyonu yönündeki talepler ABD’nin yanı sıra Rusya tarafından da olumsuz karşılandı.
Dışişleri Sözcüsü Mariya Zaharova kibarca anlattı: "Suriye’yle ilgili bütün meselelerde Türk ortaklarımızla iletişimimizi sürdürüyoruz. Türkiye'nin terörizm konusunda kendi görüşü var. Görüşlerimizin her konuda birbirine uymadığını defalarca söyledik". Rusya bu kadarıyla yetinmişti, çünkü muhtemelen, Türkiye Suriye’de ne kadar batağa saplanırsa Putin’e muhtaçlığı o kadar artar diye hesaplamıştı.
ABD daha net konuştu. Savunma Bakanı Mark Esper, Türkiye güvenli bölge konusunda tek taraflı bir adım atarsa bunun “kabul edilemez” olduğunu söyledi ve daha önemlisi, “DSG kontrolündeki ‘Fırat’ın Doğusu’na Türkiye’nin olası müdahalesine engel oluruz” dedi.
***
Türkiye’nin bölgede tek müttefiki yokken ve dış durumlar aynen böyle iken, üstelik ‘Acaba komşu devletlerden biri kalkar da Türkiye’de güvenli bölge kurmak isterse ne yaparız’ da demeden, “Fırat’ın Doğusu’na gireceğiz” ısrarı nasıl olabiliyor?
Üstelik, iç politikada durum enkazken:
Ekonomi elden avuçtan çıkmış. 14 yaşındaki çocuğu öldüren mermiye “sekti” denmesi Uludere rezaletini hatırlatmış. Altı ay önce kaybolan 6 kişiden 4’ü TEM’de ortaya çıkıvermiş. Adli tatil biter bitmez DGM’ler ve akademisyenler hakkındaki AYM kararlarının derhal uygulanması hukukun en basit gereği. Jandarma’nın tek talebiyle 163 medya adresine erişim yasaklanmış. Say sayabildiğine. AKP’lilerden gelen homurtular artıyor. Kazdağları başta olmak üzere insanlar büyük galeyan halinde.
Tekrar soralım: Böylesi bir ortamda “Fırat’ın Doğusuna gireceğiz” inadı nasıl olabiliyor? Hele de, son YAŞ toplantısında TSK komuta kademesi hercümerce sokulmuşken?
Olabiliyor, çünkü tam da içteki bu enkaz nedeniyle olabiliyor.
Fazlasıyla klasik: İçeride sıkışan otokratik rejimler, dikkatleri dağıtmak için milliyetçi duygulara başvururlar ve dışa saldırılara girişirler. Suriye konusunda da aynı şeyin tıpkısı oluyor. “Suyumu bulandırıyorsun” deyip başkasının toprağına saldırmak gerekiyor; hepsi bu.
Daha önce de defalarca yazdım ama tekrarda fayda var. Tek Adam Yönetimi, “Mahşerin Dört Atlısı” üzerine oturuyor: 1) Dinci AKP; 2) Irkçı MHP; 3) Ehlileştirilmiş Ergenekon; 4) Ulusolcular.
Bu “dört benzemez”in tek ortak paydası, Kürt düşmanlığı. CB Erdoğan iktidarda kalmak için buna oynamak zorunda.
***
Zorunda ama, kendi oğlanlarını rapor ve bedelli sayesinde askere göndermeyen insanların, başka oğlan analarını düşünmemeleri hüzün veriyor.
Çünkü çok bilinen bir kuraldır: Düzenli bir ordu kaostaki bir yeri işgal ettiği zaman başarılı olur ve kolayca kan döker. Burada ağlayacak olan Suriyeli Kürt oğlan analarıdır.
Fakat sonra gerilla direnişi çıkınca kendi kanı dökülmeye başlar. Fehim Taştekin’in hatırlattığı bir durum zuhur edebilir: Suriye, Türkiye’nin Vietnam’ı olabilir.
Burada ağlayacak olan da, Türkiyeli oğlan analarıdır.
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
27.02.2025
27.12.2024
14.11.2024
1.11.2024
25.10.2024
18.10.2024
27.09.2024