Berat ÖZİPEK
Kürt sorununu, inkar, imha ve asimilasyonla Kemalist devlet başlattı.
Şimdi onun pisliğini temizlemeye, geçmişin acı ve nefret dolu ağır yükünü omzumuzdan atmaya ve kırılanı yapıştırmaya çalışıyoruz.
Halkın seçtiği “Hükümet” halkın seçmediği “Devlet”e sahip oldukça, inisiyatifi ele geçirdikçe, çözüm iradesi de güçleniyor.
Ama görünen o ki, bugün sorunumuz sadece Kemalist oligarşiden ibaret değil.
PKK, devletin çözüm iradesinin zayıfladığını ve hükümetlerin adım atmayacağını fark ettiği her dönemde barış istediğini gösteren önemli jestler yapıyor, ateşkes ilan ediyor vs. Çözüm iradesi belirdiğinde ise gerekçesiz kanlı saldırılarla onu eritiyor.
2004’te AB reformları yapılırken ve her şey iyiye giderken PKK’nın silahlı mücadele kararı almasının hiçbir makul izahı yoktu. O dönemde Öcalan’ın bugün darbecilikten yargılanan derin odağın rehini olduğu, Kandil’den çıkacak “ateşkese devam” kararını engellemek için Öcalan’ın avukatının oraya gönderilip şiddete dönüş kararı aldırdığı söylendi.
Ama ya bugünü nasıl açıklamalı?
2011 yılında bugün de bizzat Öcalan tarafından yapılan “Barış konseyi kuruldu” açıklamasının ardından JİTEM usulü sokak infazlarının, kaza ihbarıyla tuzak kurup polis öldürmelerin, birilerini kaçırıp askeri operasyona çekmenin bir izahı var mı?
Şu an yapılan her saldırının, öldürülen her askerin çözüm iradesine zarar vereceğini anlamamak mümkün mü?
Ak Parti Hükümetinin, KCK tutuklamalarından ordunun operasyonlarını engelleyememeye kadar çok hatası, yanlışı var. Ama bunların hiçbiri, şu yaşadıklarımızın mazereti değil. Çünkü bu hükümet, kendisi açısından en zor sınavı geçerek, Öcalan’ı muhatap alıp adım atma iradesini gösteriyor.
Bunca yıldır, “ben bilmem, önderim bilir, onunla konuş” diyen BDP, bu gerçekleştiği halde, PKK’nın şu veya bu kolunun sabotajına karşı sesini yükseltmiyor, karizması çizilen “önderliğe” dahi sahip çıkmıyor, kendi başına “özerklik” ilan ediyor ve “Kürtler kaybetmez, kaybettirir” türünden marjinal bir gençlik dergisi çevresinin devrimci diliyle tehdit siyasetine devam ediyor.
Galiba hükümet için yolun en çetin kısmı şimdi başlıyor.
Derin Türklerle derin Kürtler, onu yeniden “bu sorunla yaşamaya ikna etmek”için gideceği yola olabildiğince taş yığıyor. Dün açılıma karşı çıkıp bugün Kürt Sorununda hepimizden daha duyarlı olanlar, aynı ateşe benzin döküyorlar. Ak Parti’nin kendi içindeki devletçi ve milliyetçi iğva veren unsurların da fırsatı kaçırmayacağı açık. Şimdi onu, sorunun bir hak sorunu olmadığına ikna edip, onu önceki iktidarlara daha kolay kabul ettirilen “asayiş devleti”ne döndürmeye çalışacaklar.
İşte basiret gerektiren asıl tuzak da burada. Çünkü durduğu an statüko toparlanıp yeniden üzerine gelecek, iktidar hırsları için dünyayı ateşe vermeye hazır darbeciler de istedikleri puslu havayı bulacak.
Zor bir denge bu. Sırat köprüsünden geçmek gibi. Örneğin ne Öcalan’ı yok saymak mümkün, ne de bütün bir yol haritasını onun desteğine bağlamak.
Bu tuzağa düşmeden yola devam edebilmek ise, ancak hak temelli bir perspektifle demokratikleşmeyi ısrarla ve inatla sürdürmekle mümkün.
Eğer savaşan unsurlar adeta elbirliği içinde süreci baltalamak için bütün kozlarını oynamaya başlamışlarsa, orada ışık doğmuş demektir. Konuştuğum bir güvenlik uzmanı, “çözüme yaklaştıkça şiddetin tırmandırılabileceği konusunda kamuoyunu hazırlamak gerektiğini” ifade ediyor.
Sağlam duranın kazanacağı bir “sinir harbi” bu.
Bunun anlamı öncelikle, “kural izleyici” olmak, birilerine yarayacak veya propaganda malzemesi olacak diye bakmadan, hak sahibine hakkını iade etmektir.
Eğer sorunu muhatap olan siyasi aktörlerle çözemezsiniz, hak temelli olarak çözmeye çalışırsınız.
Şiddetin kendisini meşrulaştırmak için başvurduğu bütün gerekçeleri ortadan kaldırmak gerek. Bu da bütün hakları eksiksiz tanımakla olur. Adalet, hakkı teslim etmekse, burada anadilde eğitime itiraz olmaz. Hak mıdır, haktır, o halde iade edilmelidir.
İkinci olarak, halka güvenmek gerek. Türkler ve Kürtler, herkesin ne yaptığını görüyor ve yaptıklarına bakarak ödüllendiriyor veya cezalandırıyor. Ve sanıldığı gibi sloganlarla avlanmıyor.
Şimdi sağlam durmak gerek. Yolun en dar yerindeyiz ve ışığa bu kadar yaklaşmışken tekrar şiddete teslim olmak ölüm demek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
16.01.2025
8.01.2025
20.11.2024
8.11.2024
30.10.2024
31.03.2024
25.11.2023
3.07.2023
18.05.2023